"Müslüman Türk tarihinin her zaman yaşanılır olabilmesi için, Müslüman Türk kimliği idealinin vazgeçilmez bir misyon olarak korunması gerekmektedir" diye konuşan Prof. Dr. Haydar Baş, "Bunun dışındaki bütün tedbirler beyhudedir ve de yokluğa mahkumdur" dedi
Bursa'da gerçekleştirilen Ehl-i Beyt Sempozyumu'nu kapanış konuşmasını yapan Prof. Dr. Haydar Baş, "Anadolu toprakları ve üzerinde yaşayan insanlar Müslüman Türk kimliği ile Türk milletine emanet edilmiştir" diye konuştu. "Bu ideali yaşantısının gayesi haline getiren Türk milletinin iman kimliği, Allah'ın, Türk milletine bir lutfudur ve ihsanıdır" diyen Prof. Baş şöyle konuştu: "Türk milleti bu misyonu devam ettirdiği müddetçe, Anadolu topraklarında bir ve beraber olarak yaşanacak, bu insanlar Türk, bu vatan da Türk vatanı olarak kıyamet sabahına kadar kalacaktır. Bu adaletin ınkırazı, ihmali veya farklı anlayışlara tebdili neticesinde ise, üzerinde yaşayan insanların tel tel dökülmesi, topraklarının da elinden çıkması kaçınılmaz bir kaderdir. Çünkü, Allah, bu toprakları ilay-ı kelimetullaha hizmet etmek için Müslüman Türk kimliğine hibe etmiştir. Aksi takdirde, tarihi misyonundan kopmuş Türk milletinin elinde ne vatan, ne de onun üzerindeki insanlar kalır. Müslüman Türk tarihinin her zaman yaşanılır olabilmesi için, Müslüman Türk kimliği idealinin vazgeçilmez bir misyon olarak korunması gerekmektedir. Bunun dışında alınacak olan bütün tedbirler beyhudedir ve de yokluğa mahkumdur. Batı ideolojisi ile ayağa kaldırılmış İslam dünyasındaki Arap Baharı safsatası, asla istenilen birliği ve beraberliği temin edemeyecektir. Müslüman Türk kimliğinin tarih boyu icra ettiği ilay-ı kelimetullah vazifesini deruhte edemeyecektir. Batının emperyalist ideolojisi ile oluşturulan Arap Baharını İslam dünyasına empoze edenler, Müslüman Türk kimliğinden adım adım kopacak, İslam'dan uzaklaşmanın ve de İslam'sız yaşamanın bir mânâ da mahkumu olacaklardır."
Dinlerarası Diyalog, Ehl-i Beyt'ten koparır"Müslüman Türk inancı tarihin derinliklerinden gelen İslam Türk medeniyetinin ölçüleri ile hayat bulmadıkça, emperyalist batı dünyasının önünde ezilip yok olmaya mahkumdur" tespitini yapan Baş, sözlerine şöyle devam etti: "Hıristiyan batı emperyalizmi ile doğu İslam Türk medeniyetinin hayat boyu var olan mücadelesini Dinlerarası Diyalog faaliyetleri ile yok etmeye çalışmak İslam Türk medeniyetinden koparak Batı emperyalizminin oyuncağı haline dönüşmektir. Zira, bu iki dünya arasında var olan mücadele; dinlerin, ideolojilerin, medeniyetlerin mücadelesidir. Bunu yok farz ederek yola çıkmak, Ehl-i Beyt'in asırlar boyu süren mücadelesini yaşamaktan mahrum kalmak, Türk İslam medeniyetinden uzaklaşmak mânâsına gelir. Sünni görüş adı altında Ehl-i Beyt anlayışına karşı çıkmak, Dinlerarası Diyalogun arkasındaki sermaye sahiplerinin toplumu ele geçirmek için oynadıkları oyunun maşası haline bilerek veya bilmeyerek gelmek demektir.
BOP'a karşı Ehl-i Beyt duruşuBüyük Ortadoğu Projesi ile sınırları ve kimyası değiştirilecek 22 İslam ülkesi üzerinde planlanan çalışmalar hesaplandığı gibi devam ediyor. Dinlerarası Diyalog, bu planların inanç boyutudur. Sünni dünya, Emeviler ile başlayan bozulmanın etkisi ile daha kolay ele geçirilmiş ve Sünni inanç üzerinde batının istediği değişim tamamlanmıştır diyebiliriz. Takdir edersiniz ki, inancını yitiren bir toplum işgale hazır hale gelir. Ancak, Ehl-i Beyt dünyası bu değişime, karşı duruş sergilemektedir. İstediği neticeyi bu cenahta almayan batı, Ehl-i Beyt inancına ve imamet kurumuna karşı başlattığı taarruz ve asılsız karalama kampanyaları ile, İslam akaidini hâlâ diri tutan bu dünyayı devre dışı bırakmaya çalışmaktadır. Şûrâ Sûresi 23. ayet-i kerimede, 'De ki: Ona karşılık (peygamberlikten) sizden, yakınlarıma sevgi göstermekten başka bir ücret istemiyorum' buyurulmaktadır. Bu, Allah'ın emridir, Ehl-i Beyt'i sevmek Allah'ın emri olduğu halde, Ömer b. Abdülaziz dönemi dışında Ehl-i Beyt, tüm Sünni halifelerce aşağılanmış, fakir bırakılmış, İmam Hüseyin katledilmiş, diğer imamların hemen hepsi zehirlenerek şehit edilmiştir."
Bursa'da gerçekleştirilen Ehl-i Beyt Sempozyumu'nu kapanış konuşmasını yapan Prof. Dr. Haydar Baş, "Anadolu toprakları ve üzerinde yaşayan insanlar Müslüman Türk kimliği ile Türk milletine emanet edilmiştir" diye konuştu. "Bu ideali yaşantısının gayesi haline getiren Türk milletinin iman kimliği, Allah'ın, Türk milletine bir lutfudur ve ihsanıdır" diyen Prof. Baş şöyle konuştu: "Türk milleti bu misyonu devam ettirdiği müddetçe, Anadolu topraklarında bir ve beraber olarak yaşanacak, bu insanlar Türk, bu vatan da Türk vatanı olarak kıyamet sabahına kadar kalacaktır. Bu adaletin ınkırazı, ihmali veya farklı anlayışlara tebdili neticesinde ise, üzerinde yaşayan insanların tel tel dökülmesi, topraklarının da elinden çıkması kaçınılmaz bir kaderdir. Çünkü, Allah, bu toprakları ilay-ı kelimetullaha hizmet etmek için Müslüman Türk kimliğine hibe etmiştir. Aksi takdirde, tarihi misyonundan kopmuş Türk milletinin elinde ne vatan, ne de onun üzerindeki insanlar kalır. Müslüman Türk tarihinin her zaman yaşanılır olabilmesi için, Müslüman Türk kimliği idealinin vazgeçilmez bir misyon olarak korunması gerekmektedir. Bunun dışında alınacak olan bütün tedbirler beyhudedir ve de yokluğa mahkumdur. Batı ideolojisi ile ayağa kaldırılmış İslam dünyasındaki Arap Baharı safsatası, asla istenilen birliği ve beraberliği temin edemeyecektir. Müslüman Türk kimliğinin tarih boyu icra ettiği ilay-ı kelimetullah vazifesini deruhte edemeyecektir. Batının emperyalist ideolojisi ile oluşturulan Arap Baharını İslam dünyasına empoze edenler, Müslüman Türk kimliğinden adım adım kopacak, İslam'dan uzaklaşmanın ve de İslam'sız yaşamanın bir mânâ da mahkumu olacaklardır."
Dinlerarası Diyalog, Ehl-i Beyt'ten koparır"Müslüman Türk inancı tarihin derinliklerinden gelen İslam Türk medeniyetinin ölçüleri ile hayat bulmadıkça, emperyalist batı dünyasının önünde ezilip yok olmaya mahkumdur" tespitini yapan Baş, sözlerine şöyle devam etti: "Hıristiyan batı emperyalizmi ile doğu İslam Türk medeniyetinin hayat boyu var olan mücadelesini Dinlerarası Diyalog faaliyetleri ile yok etmeye çalışmak İslam Türk medeniyetinden koparak Batı emperyalizminin oyuncağı haline dönüşmektir. Zira, bu iki dünya arasında var olan mücadele; dinlerin, ideolojilerin, medeniyetlerin mücadelesidir. Bunu yok farz ederek yola çıkmak, Ehl-i Beyt'in asırlar boyu süren mücadelesini yaşamaktan mahrum kalmak, Türk İslam medeniyetinden uzaklaşmak mânâsına gelir. Sünni görüş adı altında Ehl-i Beyt anlayışına karşı çıkmak, Dinlerarası Diyalogun arkasındaki sermaye sahiplerinin toplumu ele geçirmek için oynadıkları oyunun maşası haline bilerek veya bilmeyerek gelmek demektir.
BOP'a karşı Ehl-i Beyt duruşuBüyük Ortadoğu Projesi ile sınırları ve kimyası değiştirilecek 22 İslam ülkesi üzerinde planlanan çalışmalar hesaplandığı gibi devam ediyor. Dinlerarası Diyalog, bu planların inanç boyutudur. Sünni dünya, Emeviler ile başlayan bozulmanın etkisi ile daha kolay ele geçirilmiş ve Sünni inanç üzerinde batının istediği değişim tamamlanmıştır diyebiliriz. Takdir edersiniz ki, inancını yitiren bir toplum işgale hazır hale gelir. Ancak, Ehl-i Beyt dünyası bu değişime, karşı duruş sergilemektedir. İstediği neticeyi bu cenahta almayan batı, Ehl-i Beyt inancına ve imamet kurumuna karşı başlattığı taarruz ve asılsız karalama kampanyaları ile, İslam akaidini hâlâ diri tutan bu dünyayı devre dışı bırakmaya çalışmaktadır. Şûrâ Sûresi 23. ayet-i kerimede, 'De ki: Ona karşılık (peygamberlikten) sizden, yakınlarıma sevgi göstermekten başka bir ücret istemiyorum' buyurulmaktadır. Bu, Allah'ın emridir, Ehl-i Beyt'i sevmek Allah'ın emri olduğu halde, Ömer b. Abdülaziz dönemi dışında Ehl-i Beyt, tüm Sünni halifelerce aşağılanmış, fakir bırakılmış, İmam Hüseyin katledilmiş, diğer imamların hemen hepsi zehirlenerek şehit edilmiştir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.