Mısırlı bir gazeteci şöyle demektedir: "Eğitime mani olmak suretiyle Mısırlıların zihinlerini kör bırakmak, endüstrileşmeyi önlemek şartıyla halkı fakir bırakmak pamuk üretimi bahanesiyle de bol sulama yaparak hastalık meydana getiren kurt enfeksiyonunun yayılmasına sebep olmak 1882'den 1918 yılına kadar İngilizlerin Mısır siyasetinin üç esas amacıydı.
Geleceğin kaltınmasıyla ilgili bütün planlamalar dikkatli bir şekilde bu görüşler üzerine yapılmıştır. Bu sömürücüler kendi pamuk endüstrimizin gelişiminden bizi mahrum bırakmışlardır ki, onların Lancashire'deki tekstil endüstrilerine tamamen bağlı kalalım. En azından zihinlerimizin uyanmasını sağlayacak bilgileri veren bir üniversitenin kurulmasına daima karşı çıkmışlardır. Böylece bizi bir cehalet boşluğuna itmeye, fakirliğe ve zayıf düşürmeye muvaffak olmuşlardır.Belkide onlar hemen bağımsızlığımızı istediğimiz için bu zorlukları bize reva görmüşlerdir. Bu sebeple 1919'da Mısır'daki okuma-yazma oranının yüzde 2-3 arasında olduğunu ve geniş halk kitlelerinin fakirlik, hastalık ve cehalet karanlığı içinde olduklarını bütün dünyaya ilan etmişlerdir. İngiliz işgalinin yütünü daha da ağırlaştırdan şey, sanayi ihtilalinin gelişimi ile aynı zamana rastlamasıydı. O zamana kadar sadece Avrupa değil fakat bütün dünya İngiliz emperyalizm felaketinden bu kadar zarar görmemişti. Bu sebepten bizim geri kalmışlığımız yıldan yıla artmış ve I.Dünya Savaşı'nın sonuna kadar azami hadde ulaşmıştır"."Cezayir Müslümanlarını sözde aydınlar sayesinde fethetme düşüncesindeki Julesferry bu sinsice buluşu şu sonucu doğurmuştur: Okul çağına gelmiş müslümanları Fransız okullarında okuyanlarının oranı 1890'da yüzde 1.9, 1908'de yüzde 4,3, 1944'te yüzde 8,8 olmuştur. Oysa Emir Abdülkadir döneminde halkın yüzde 65'inin cahil kaldığı bir ülke durumuna düşmüştür. Arap kültürü ayaklar altına alınmıtır"Sömürgeci devletler işgal ettikleri ülkeleri kültürel bakımdan eritebilmek için bu metodu kullanmışlardır.Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
Geleceğin kaltınmasıyla ilgili bütün planlamalar dikkatli bir şekilde bu görüşler üzerine yapılmıştır. Bu sömürücüler kendi pamuk endüstrimizin gelişiminden bizi mahrum bırakmışlardır ki, onların Lancashire'deki tekstil endüstrilerine tamamen bağlı kalalım. En azından zihinlerimizin uyanmasını sağlayacak bilgileri veren bir üniversitenin kurulmasına daima karşı çıkmışlardır. Böylece bizi bir cehalet boşluğuna itmeye, fakirliğe ve zayıf düşürmeye muvaffak olmuşlardır.Belkide onlar hemen bağımsızlığımızı istediğimiz için bu zorlukları bize reva görmüşlerdir. Bu sebeple 1919'da Mısır'daki okuma-yazma oranının yüzde 2-3 arasında olduğunu ve geniş halk kitlelerinin fakirlik, hastalık ve cehalet karanlığı içinde olduklarını bütün dünyaya ilan etmişlerdir. İngiliz işgalinin yütünü daha da ağırlaştırdan şey, sanayi ihtilalinin gelişimi ile aynı zamana rastlamasıydı. O zamana kadar sadece Avrupa değil fakat bütün dünya İngiliz emperyalizm felaketinden bu kadar zarar görmemişti. Bu sebepten bizim geri kalmışlığımız yıldan yıla artmış ve I.Dünya Savaşı'nın sonuna kadar azami hadde ulaşmıştır"."Cezayir Müslümanlarını sözde aydınlar sayesinde fethetme düşüncesindeki Julesferry bu sinsice buluşu şu sonucu doğurmuştur: Okul çağına gelmiş müslümanları Fransız okullarında okuyanlarının oranı 1890'da yüzde 1.9, 1908'de yüzde 4,3, 1944'te yüzde 8,8 olmuştur. Oysa Emir Abdülkadir döneminde halkın yüzde 65'inin cahil kaldığı bir ülke durumuna düşmüştür. Arap kültürü ayaklar altına alınmıtır"Sömürgeci devletler işgal ettikleri ülkeleri kültürel bakımdan eritebilmek için bu metodu kullanmışlardır.Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.