Sekülarizm ve laiklik
Bu okulların ortak özellikleri din derslerinin diğer düz liselerden fazla olması ve isimlerinin İHL adını taşımasıdır. Onun dışında ise okunan programlar, dini dersler hariç, diğer liselerden çok farklı değildir. Zaten farklı olsa üniversite sınavlarını başarılı bir şekilde tamamlayamaz ve hepsi yetersiz puan almış olurlar. Demek ki okuma programları - dünyevi bilgiler bakımından düz liselerden farklı değil ki onlarda da bu bilgiler mevcut olmaktadır. Ancak bu İHL'lerdeki başarı oranının yüksek olması - onların daha inançlı olmaları ve daha disiplinli okumalarına bağlanabilir.
İHL'lere giden halkımızın gelen durumu
İHL okullarına gidenlerin büyük çoğunluğu orta halli ve düşük gelirli ailelerin çocukları olmaktadır. O insanlar çocuklarının ülkemizdeki "Misyonerlik Akımlarına" karşı, kendi çocuklarına, inançlarını iyi öğretmek için bir nevi çırpınmaktadırlar. Çünkü zamanında Türkiye'nin üzerinden geçen birçok inanç düşmanlıkları - komünizm - misyonerlikler - ayrılıkçılık ve batı özentileri ile benzeri cereyanlar - Milletimizin özü ve kökü sayılan inançlarını sarsmış ve Türk-Müslüman bütünlüğüne büyük çapta zarar vermiş bulunmaktadır. Bu sebeple İmam Hatip İsmine bakarak bu çocukların hepsinin "imam" ve "hatip" olmalarını beklemek biraz yanlış olur. Dediğim gibi aralarındaki birçoğu dini bilgilerini takviye etmeye çalışmak istedikleri için bu okulları seçmiş bulunmaktadırlar.
Laiklik ve sekülerleşmenin
farklılıkları
Daha önce de yazılanlardan anlaşıldığına uygun olarak, laiklik kelimesinin Fransızca'dan alındığı bilinmektedir. Fransız ihtilaliyle başlayan kilise - devlet idarelerinin ayrılmasını ifade etmektedir. Bu durum Fransa'da büyük çapta kan dökülerek ve ayaklanmalarla elde edilmiş bir husustur. Laiklik, dünyada ilk kez Fransa'da uygulanmaya başlanmış ve zamanla, önce Avrupa'ya ve sonra da tüm dünyaya yayılmaya başlamıştır. Bu sebeple "laik" demek "devlet-din" idari ayrılığı demektir. Türkiye, Laik Devlet idaresine sahip bulunmaktadır. Bu sebeple kimsenin Devlet idaresinde dini istismar etmesi mümkün değildir. Bunun tam tersi, kimse Devlet eliyle milletin dini duygularını rencide etmesine müsaade edilmemesi gerekmektedir.
Sekülarizm ise başka şeyi ifade etmektedir. "Sekülarizm" sözcüğünün başlıca ifadesi: Bir nevi "dünyevileşmek" demektir. Demek ki laiklik kelimesi ile aralarında bazı farklılıklar mevcuttur. Biri Devlet yönetimini, diğeri ise insanların şahsi görüşlerini daha fazla ifade etmektedir.
Türkiye'de Laik Devlet mevcuttur. Ama onun yanında Dünyaya bakış açılarında da değişmeler olmaktadır. Mesela Osmanlı zamanında, uzun zaman ihmal edilen dünyevi bilgilerin inançlı insanlar tarafından da öğrenilmesine artık önem verilmektedir. İşte bu bakımdan İHL okullarında da bu durum tatbik edilmektedir. Aslında, bu tür tedrisatın laik devlete zarar verebileceğini düşünmemek gerekmektedir. Çünkü dünyevileşme -yani sekülerizm- inançları yok etmeye çalışmamaktadır. Bunun tersi de inançlı insanların dünyaya dönük bilgilenmeleri de sadece faydalı olmaktadır. Mesela inançlı - dindar - kimseler insan yapısının, Anatomisini ve Fizyolojisini - Tabiat bilgilerini ve harikalarını öğrendikçe Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğünü ve gücünü daha fazla takdir etmektedir.
Öte taraftan inancı sağlam olmayan insanlar, bu durumlara farklı bakarak tabiatın gücünü görmektedir. Demek ki birileri Allah'ın gücüne, diğerleri de "tabiatın" gücüne inanmaktadırlar. Buradan bakarak ortaya bir gerçek daha çıkmaktadır. Bu durumda her iki tarafın da bir şeye inanmak durumunda olduklarını göstermektedir. İnançlılar Allah'a, diğerleri ise tabiata inanmaktadırlar. Ama hiçbiri de bu durumda aslında inançsız değildir. Sadece Allah'a olan inanç "tabiata" olan inançla yer değiştirmektedir. Bu durum böyledir. Çünkü insanların tabiatı itibarıyla bir şeylere inanması neredeyse zaruret halini almaktadır. Eğer Allah'a inanmıyorsa, o insan başka bir şeye mutlaka inanmak zorunda kalacaktır. Çünkü içindeki inanç boşluğunu, başka bir hususla doldurmak zorundadır. Mesela bazıları sadece maddenin - paranın - zenginliğin gücüne inanmaktadırlar. Onların da inanç düzenleri "materyalizm" - maddeciliktir. -
Bu okulların ortak özellikleri din derslerinin diğer düz liselerden fazla olması ve isimlerinin İHL adını taşımasıdır. Onun dışında ise okunan programlar, dini dersler hariç, diğer liselerden çok farklı değildir. Zaten farklı olsa üniversite sınavlarını başarılı bir şekilde tamamlayamaz ve hepsi yetersiz puan almış olurlar. Demek ki okuma programları - dünyevi bilgiler bakımından düz liselerden farklı değil ki onlarda da bu bilgiler mevcut olmaktadır. Ancak bu İHL'lerdeki başarı oranının yüksek olması - onların daha inançlı olmaları ve daha disiplinli okumalarına bağlanabilir.
İHL'lere giden halkımızın gelen durumu
İHL okullarına gidenlerin büyük çoğunluğu orta halli ve düşük gelirli ailelerin çocukları olmaktadır. O insanlar çocuklarının ülkemizdeki "Misyonerlik Akımlarına" karşı, kendi çocuklarına, inançlarını iyi öğretmek için bir nevi çırpınmaktadırlar. Çünkü zamanında Türkiye'nin üzerinden geçen birçok inanç düşmanlıkları - komünizm - misyonerlikler - ayrılıkçılık ve batı özentileri ile benzeri cereyanlar - Milletimizin özü ve kökü sayılan inançlarını sarsmış ve Türk-Müslüman bütünlüğüne büyük çapta zarar vermiş bulunmaktadır. Bu sebeple İmam Hatip İsmine bakarak bu çocukların hepsinin "imam" ve "hatip" olmalarını beklemek biraz yanlış olur. Dediğim gibi aralarındaki birçoğu dini bilgilerini takviye etmeye çalışmak istedikleri için bu okulları seçmiş bulunmaktadırlar.
Laiklik ve sekülerleşmenin
farklılıkları
Daha önce de yazılanlardan anlaşıldığına uygun olarak, laiklik kelimesinin Fransızca'dan alındığı bilinmektedir. Fransız ihtilaliyle başlayan kilise - devlet idarelerinin ayrılmasını ifade etmektedir. Bu durum Fransa'da büyük çapta kan dökülerek ve ayaklanmalarla elde edilmiş bir husustur. Laiklik, dünyada ilk kez Fransa'da uygulanmaya başlanmış ve zamanla, önce Avrupa'ya ve sonra da tüm dünyaya yayılmaya başlamıştır. Bu sebeple "laik" demek "devlet-din" idari ayrılığı demektir. Türkiye, Laik Devlet idaresine sahip bulunmaktadır. Bu sebeple kimsenin Devlet idaresinde dini istismar etmesi mümkün değildir. Bunun tam tersi, kimse Devlet eliyle milletin dini duygularını rencide etmesine müsaade edilmemesi gerekmektedir.
Sekülarizm ise başka şeyi ifade etmektedir. "Sekülarizm" sözcüğünün başlıca ifadesi: Bir nevi "dünyevileşmek" demektir. Demek ki laiklik kelimesi ile aralarında bazı farklılıklar mevcuttur. Biri Devlet yönetimini, diğeri ise insanların şahsi görüşlerini daha fazla ifade etmektedir.
Türkiye'de Laik Devlet mevcuttur. Ama onun yanında Dünyaya bakış açılarında da değişmeler olmaktadır. Mesela Osmanlı zamanında, uzun zaman ihmal edilen dünyevi bilgilerin inançlı insanlar tarafından da öğrenilmesine artık önem verilmektedir. İşte bu bakımdan İHL okullarında da bu durum tatbik edilmektedir. Aslında, bu tür tedrisatın laik devlete zarar verebileceğini düşünmemek gerekmektedir. Çünkü dünyevileşme -yani sekülerizm- inançları yok etmeye çalışmamaktadır. Bunun tersi de inançlı insanların dünyaya dönük bilgilenmeleri de sadece faydalı olmaktadır. Mesela inançlı - dindar - kimseler insan yapısının, Anatomisini ve Fizyolojisini - Tabiat bilgilerini ve harikalarını öğrendikçe Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğünü ve gücünü daha fazla takdir etmektedir.
Öte taraftan inancı sağlam olmayan insanlar, bu durumlara farklı bakarak tabiatın gücünü görmektedir. Demek ki birileri Allah'ın gücüne, diğerleri de "tabiatın" gücüne inanmaktadırlar. Buradan bakarak ortaya bir gerçek daha çıkmaktadır. Bu durumda her iki tarafın da bir şeye inanmak durumunda olduklarını göstermektedir. İnançlılar Allah'a, diğerleri ise tabiata inanmaktadırlar. Ama hiçbiri de bu durumda aslında inançsız değildir. Sadece Allah'a olan inanç "tabiata" olan inançla yer değiştirmektedir. Bu durum böyledir. Çünkü insanların tabiatı itibarıyla bir şeylere inanması neredeyse zaruret halini almaktadır. Eğer Allah'a inanmıyorsa, o insan başka bir şeye mutlaka inanmak zorunda kalacaktır. Çünkü içindeki inanç boşluğunu, başka bir hususla doldurmak zorundadır. Mesela bazıları sadece maddenin - paranın - zenginliğin gücüne inanmaktadırlar. Onların da inanç düzenleri "materyalizm" - maddeciliktir. -
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006