Sosyal Devlet/ Milli Devlet, Sosyal Güvenlik finansmanı için üç kaynaktan istifade etmektedir.
* Üretim karşılığı elde edecekleri senyoraj geliri,* Tüketimin desteklenmesi sonucu büyüyen ekonomilerde artan vergi geliri,* Yer altı ve yerüstü kaynaklarının devlet millet ortaklığı ile işletilmesinden elde edilecek gelirler ki, sadece bu son enstrüman ülkemiz şartlarında 3 katrilyon dolar nispetinde inanılması güç kaynak sağlamaktadır.
Faize ödenen para son bulacaktırÜlkemiz örneğine tekrar dönersek; bütün bu kaynaklara ihtiyaç bile duymadan, sadece 'faize ödenen para'nın son bulmasından dolayı elimizde kalacak gelir, bütün bu harcamalar için yeterli finansmanı bize kazandırmaktadır. Faizle borçlanmaya ne şekilde ve niye son vereceğimizi Milli Ekonomi Modeli'nde izah etmiştik. 2006 rakamlarıyla söylersek, ülkemiz şartlarında yılda faize ödenen para 120 katrilyonun üzerindedir. Bütçe kayıtlarımızda hükümetin bunun 'nerede ise yarısı'nı gösteriyor olması; geri kalan kısmını, anapara haline çevirip gizlemesi, gerçekleri değiştirmemektedir. Gerek ıskontolu tahvil ihaleleri ile, gerekse öteleme ihaleleri ile faiz kısmı 'ana para' haline çevrilerek bütçe ve borç kayıtlarından çıkarılmaktadır. 2005 yılında toplam sosyal güvenliğe harcanan para 46 milyar 824 milyon TL'dir. Bunun içerisinde bütçeden aktarılan 23 milyar TL ile, işçi ve işveren primleri de bulunmaktadır. Sadece faize verdiğimiz para elimizde kalsa; şu anda sosyalgüvenliğe yaptığımız harcamanın nerede ise üç katını yapabiliriz ki, bundan başka elimizde devreye konmayı bekleyen yukarıda ifade ettiğimiz üç kaynağımız daha bulunmaktadır.
Sosyal güvenlik bireyleri riskten korurSosyal Güvenlik kapsamında yukarıda ifade ettiğimiz 9 riske karşı bireyler devletin koruması altındadır, devletin koruması "sosyal devlet" olmasının gereğidir. Ancak bu 9 riskin dışında Sosyal Devlet/Milli Devlet, Sosyal Güvenlik hizmetlerinin arasına 'barınma ihtiyacı'nın karşılanmasını da eklemiştir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Ömer Saraçoğlu / İstanbul ÜniversitesiMilli Devlet tek kurtuluş yoluDünyanın dört bir tarafından bu bilimsel kongreye iştirak eden saygıdeğer bilim adamları, sevgili dinleyiciler... Uygulanan ekonomik sistemler, karma ekonomi modelinden önceleri plansız daha sonra planlı liberal kapitalist ekonomi modeline doğru bir gelişim göstermiştir. Bu sistem mutlu bir azınlığı zenginleştirirken, işsizliği artırmış ve insanlarımızın büyük çoğunluğunu asgari ücretle çalışmaya mecbur etmiştir. Bugün yaklaşık bir milyon civarındaki vatandaşımız açlık sınırının altında ve yine yaklaşık 19 milyon vatandaşımız da yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiş bulunmaktadır. Çıkarılan azınlıklara ve ecnebilere ilişkin Vakıflar Kanunu ile yabancı vakıflara yeni kapitülasyonlar verilmektedir. Türk halkının vergi yükü artırılırken, AB ile yapılan işlerin hepsi vergiden muaf hale getirilmiştir. AB'ye girmemiz şiddetle savunulurken, AB'nin Türkiye'ye ne gibi bir yarar sağladığı sorulmamakta ve bağımsızlığımızın ne olacağı sorgulanmamaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Devlet-Sosyal Devlet modeli ile bütün ulusların kendi kendine nasıl yetebileceklerinin nasıl kalkınabileceklerinin anahtarı olan Mili Ekonomi modelini uygulayarak dünyanın beklediği barışa sosyal adalete ve demokrasiye ulaşabileceklerinin adresini göstermektedir.
* Üretim karşılığı elde edecekleri senyoraj geliri,* Tüketimin desteklenmesi sonucu büyüyen ekonomilerde artan vergi geliri,* Yer altı ve yerüstü kaynaklarının devlet millet ortaklığı ile işletilmesinden elde edilecek gelirler ki, sadece bu son enstrüman ülkemiz şartlarında 3 katrilyon dolar nispetinde inanılması güç kaynak sağlamaktadır.
Faize ödenen para son bulacaktırÜlkemiz örneğine tekrar dönersek; bütün bu kaynaklara ihtiyaç bile duymadan, sadece 'faize ödenen para'nın son bulmasından dolayı elimizde kalacak gelir, bütün bu harcamalar için yeterli finansmanı bize kazandırmaktadır. Faizle borçlanmaya ne şekilde ve niye son vereceğimizi Milli Ekonomi Modeli'nde izah etmiştik. 2006 rakamlarıyla söylersek, ülkemiz şartlarında yılda faize ödenen para 120 katrilyonun üzerindedir. Bütçe kayıtlarımızda hükümetin bunun 'nerede ise yarısı'nı gösteriyor olması; geri kalan kısmını, anapara haline çevirip gizlemesi, gerçekleri değiştirmemektedir. Gerek ıskontolu tahvil ihaleleri ile, gerekse öteleme ihaleleri ile faiz kısmı 'ana para' haline çevrilerek bütçe ve borç kayıtlarından çıkarılmaktadır. 2005 yılında toplam sosyal güvenliğe harcanan para 46 milyar 824 milyon TL'dir. Bunun içerisinde bütçeden aktarılan 23 milyar TL ile, işçi ve işveren primleri de bulunmaktadır. Sadece faize verdiğimiz para elimizde kalsa; şu anda sosyalgüvenliğe yaptığımız harcamanın nerede ise üç katını yapabiliriz ki, bundan başka elimizde devreye konmayı bekleyen yukarıda ifade ettiğimiz üç kaynağımız daha bulunmaktadır.
Sosyal güvenlik bireyleri riskten korurSosyal Güvenlik kapsamında yukarıda ifade ettiğimiz 9 riske karşı bireyler devletin koruması altındadır, devletin koruması "sosyal devlet" olmasının gereğidir. Ancak bu 9 riskin dışında Sosyal Devlet/Milli Devlet, Sosyal Güvenlik hizmetlerinin arasına 'barınma ihtiyacı'nın karşılanmasını da eklemiştir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Ömer Saraçoğlu / İstanbul ÜniversitesiMilli Devlet tek kurtuluş yoluDünyanın dört bir tarafından bu bilimsel kongreye iştirak eden saygıdeğer bilim adamları, sevgili dinleyiciler... Uygulanan ekonomik sistemler, karma ekonomi modelinden önceleri plansız daha sonra planlı liberal kapitalist ekonomi modeline doğru bir gelişim göstermiştir. Bu sistem mutlu bir azınlığı zenginleştirirken, işsizliği artırmış ve insanlarımızın büyük çoğunluğunu asgari ücretle çalışmaya mecbur etmiştir. Bugün yaklaşık bir milyon civarındaki vatandaşımız açlık sınırının altında ve yine yaklaşık 19 milyon vatandaşımız da yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiş bulunmaktadır. Çıkarılan azınlıklara ve ecnebilere ilişkin Vakıflar Kanunu ile yabancı vakıflara yeni kapitülasyonlar verilmektedir. Türk halkının vergi yükü artırılırken, AB ile yapılan işlerin hepsi vergiden muaf hale getirilmiştir. AB'ye girmemiz şiddetle savunulurken, AB'nin Türkiye'ye ne gibi bir yarar sağladığı sorulmamakta ve bağımsızlığımızın ne olacağı sorgulanmamaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Devlet-Sosyal Devlet modeli ile bütün ulusların kendi kendine nasıl yetebileceklerinin nasıl kalkınabileceklerinin anahtarı olan Mili Ekonomi modelini uygulayarak dünyanın beklediği barışa sosyal adalete ve demokrasiye ulaşabileceklerinin adresini göstermektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.