BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, SP Lideri Erbakan'ın cenaze töreni için "Herşey güzeldi ancak bana göre en güzel olan bugüne kadar devletin ve milletin, sivilin ve askerin beraber olduğu; adeta bir yürek ve bir bilek olarak ortaya çıktığı bir cenaze merasimi olmasıydı" dedi
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, önceki gün bizzat katıldığı 54. Hükümetin Başbakanı ve Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın cenaze merasimini değerlendirdi. Necmettin Erbakan'ın 'ulu bir çınar' olduğunu söyleyen BTP Lideri, "Onun Türk milletinin son asırda yetiştirdiği manevi ve milli bir dava önderi olduğunu" vurguladı. Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Bizler teşkilat mensuplarıyla birlikte genel başkan yardımcılarımız ve bendeniz olmak üzere Türk milletiyle birlikte Fatih Camii'nde hazır bulunduk. Dualarla, niyazlarla merhumu Hakk'a uğurladık. Mekanı cennet olsun, milletimizin başı sağolsun. Orada benim acizane tespit ettiğim çok güzel ve unutulması mümkün olmayan muhteşem bir manzara vardı."
Millet bir bilek, bir yürekCenaze merasiminde milletin bir bilek ve bir yürek olduğuna işaret eden Prof. Dr. Baş, şunları kaydetti: "Herşey güzeldi ancak bana göre en güzel olan bugüne kadar devletin ve milletin, sivilin ve askerin beraber olduğu; adeta bir yürek ve bir bilek olarak ortaya çıktığı bir cenaze merasimi olmasıydı. 1. Ordu Komutanı Hayri Kıvrıkoğlu, bazı komutanlarımız, askeri mensuplar, sivil halkın tamamı, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar ve devlet erkanı oradaydı. Bu manzara, yıllardan beri milletin birliğine ve beraberliğine hasreti olanlara şunu söyletti: Hocamızın ölümü bile milleti biraraya toplamaya kafi geldi. Milleti barıştırdı. Kendisine rahmet ve milletimizin yüreğine de huzur getirdi. Bunu yaşayıp gördüm. İnşallah bu devam eder" dedi.
İki önemli vasfıBTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, sözlerine şöyle devam etti: "Erbakan'ın vefat ettiği gün yaptığım değerlendirmede Sayın Hocamızın iki büyük vasfının olduğunu net olarak ortaya koydum. Birinci vasfı manevi liderlik, ikinci vasfı ise milli liderlik. Merhum hiçbir zaman maneviyatla milli olmayı birbirinden ayırmış değildi. Her ikisini atbaşı götürmüş ve toplum içinde yaşayan bütün etnik grupların tamamına bir millet gözüyle bakmıştır. Bunların tamamı iman ehlidir, Müslümandır, Türk milletidir. Bu değerlendirme ile hayatını yaşamıştır. Siyasette de bu tavrı ortaya koymuştur. Erbakan'ı zaman içinde hazmedemeyip eleştirenler, göreceksiniz bundan sonra 'vay, biz bu inceliği kaçırdık' demek suretiyle pişmanlıklarını da ifade edeceklerdir."1980 Cumhuriyeti koruma harekatından sonra onun isteğiyle kendilerinin ayrı bir çalışma yöntemi takip etme durumunda kaldıklarını belirten Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Ama zaman zaman kendisiyle görüşmeler, mektup göndererek toplumun hangi istikamete gittiğini ifade etmek gibi bir rapor verme özelliğimiz de vardı. Son olarak arkadaşlarım -ki onlar partimizde genel başkan yardımcılarıdır- Erbakan Hocaefendiye gittiklerinde Türkiye'nin hiç de iyi gitmediğini, iktisadi olarak yeraltı ve yerüstü kaynaklarını milletin elinden çıkarıldığını, ilaveten dini sulandırdıklarını, dinlerarası diyalog ve ılımlı İslam adı altında meseleyi tamamen saptırdıklarını arkadaşlarımız rapor olarak kendilerine arzettiler. O da 'Ben olayın bu kadar ciddi olduğunu düşünemiyordum. Şimdi daha dikkatli olacağım' demiştir. Bundan sonra Avrupa teşkilatlarını ele aldı. Türkiye'de yaptığı konuşmalarda bizi değerlendirmelerimizin tamamına iştirak ederek, dava arkadaşlarını yönlendirdi. Mesela şu sözleri önemlidir: "Bana diyorlar ki, senin yaşın 85. Neden siyaset yapıyorsun? Başkaları var, yapmana gerek yok! Ben bunu bir hak ve batıl mücadelesi olarak görüyorum. Gelmişler Dinler Bahçesi adıyla kilise açtılar. Ortada Hıristiyann yok, ortalık kilise doldu. Siz Kelime-i Şahadet'ten Muhammed Resulullah'ı çıkartırsanız, ortada İslam mı kalır?" Rahmetli biz diyalog ve ılımlı İslam konusunu konuştuğumuz da, "Demek ki bunlar İslam'ı saptırıyorlar, farklı bir dini gündeme getiriyorlar. Bunlar Siyonistlerin maşası oldular. Ecnebilere de maalesef memleketi peşkeş çektiler" diye sernezişlerde bulunmuştu. Ülkenin kaynaklarını elden çıktığını söyledi. 'Benim Erzincan'da yaptığım yatırımları bile yabancılara verdiler' demişti. Kısaca Erbakan Muhterem; memleketine, milletine, devletine ve dinine sahip çıkan bir insandı. Kısaca vatanı, milleti, dini ve devleti üzerinde her türlü hasssiyeti gösterdi. O yaşta ülkesine, devletine, milletine ve dinine sahip çıktı. Ben cenaze merasiminde gördüm ki, milleti de ona sahip çıktı. Böyle büyük bir lideri dar-ı bekaya, Hakk2a uğurladık. Cenab-ı Hak mekanını cennet etsin."
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, önceki gün bizzat katıldığı 54. Hükümetin Başbakanı ve Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın cenaze merasimini değerlendirdi. Necmettin Erbakan'ın 'ulu bir çınar' olduğunu söyleyen BTP Lideri, "Onun Türk milletinin son asırda yetiştirdiği manevi ve milli bir dava önderi olduğunu" vurguladı. Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Bizler teşkilat mensuplarıyla birlikte genel başkan yardımcılarımız ve bendeniz olmak üzere Türk milletiyle birlikte Fatih Camii'nde hazır bulunduk. Dualarla, niyazlarla merhumu Hakk'a uğurladık. Mekanı cennet olsun, milletimizin başı sağolsun. Orada benim acizane tespit ettiğim çok güzel ve unutulması mümkün olmayan muhteşem bir manzara vardı."
Millet bir bilek, bir yürekCenaze merasiminde milletin bir bilek ve bir yürek olduğuna işaret eden Prof. Dr. Baş, şunları kaydetti: "Herşey güzeldi ancak bana göre en güzel olan bugüne kadar devletin ve milletin, sivilin ve askerin beraber olduğu; adeta bir yürek ve bir bilek olarak ortaya çıktığı bir cenaze merasimi olmasıydı. 1. Ordu Komutanı Hayri Kıvrıkoğlu, bazı komutanlarımız, askeri mensuplar, sivil halkın tamamı, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar ve devlet erkanı oradaydı. Bu manzara, yıllardan beri milletin birliğine ve beraberliğine hasreti olanlara şunu söyletti: Hocamızın ölümü bile milleti biraraya toplamaya kafi geldi. Milleti barıştırdı. Kendisine rahmet ve milletimizin yüreğine de huzur getirdi. Bunu yaşayıp gördüm. İnşallah bu devam eder" dedi.
İki önemli vasfıBTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, sözlerine şöyle devam etti: "Erbakan'ın vefat ettiği gün yaptığım değerlendirmede Sayın Hocamızın iki büyük vasfının olduğunu net olarak ortaya koydum. Birinci vasfı manevi liderlik, ikinci vasfı ise milli liderlik. Merhum hiçbir zaman maneviyatla milli olmayı birbirinden ayırmış değildi. Her ikisini atbaşı götürmüş ve toplum içinde yaşayan bütün etnik grupların tamamına bir millet gözüyle bakmıştır. Bunların tamamı iman ehlidir, Müslümandır, Türk milletidir. Bu değerlendirme ile hayatını yaşamıştır. Siyasette de bu tavrı ortaya koymuştur. Erbakan'ı zaman içinde hazmedemeyip eleştirenler, göreceksiniz bundan sonra 'vay, biz bu inceliği kaçırdık' demek suretiyle pişmanlıklarını da ifade edeceklerdir."1980 Cumhuriyeti koruma harekatından sonra onun isteğiyle kendilerinin ayrı bir çalışma yöntemi takip etme durumunda kaldıklarını belirten Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Ama zaman zaman kendisiyle görüşmeler, mektup göndererek toplumun hangi istikamete gittiğini ifade etmek gibi bir rapor verme özelliğimiz de vardı. Son olarak arkadaşlarım -ki onlar partimizde genel başkan yardımcılarıdır- Erbakan Hocaefendiye gittiklerinde Türkiye'nin hiç de iyi gitmediğini, iktisadi olarak yeraltı ve yerüstü kaynaklarını milletin elinden çıkarıldığını, ilaveten dini sulandırdıklarını, dinlerarası diyalog ve ılımlı İslam adı altında meseleyi tamamen saptırdıklarını arkadaşlarımız rapor olarak kendilerine arzettiler. O da 'Ben olayın bu kadar ciddi olduğunu düşünemiyordum. Şimdi daha dikkatli olacağım' demiştir. Bundan sonra Avrupa teşkilatlarını ele aldı. Türkiye'de yaptığı konuşmalarda bizi değerlendirmelerimizin tamamına iştirak ederek, dava arkadaşlarını yönlendirdi. Mesela şu sözleri önemlidir: "Bana diyorlar ki, senin yaşın 85. Neden siyaset yapıyorsun? Başkaları var, yapmana gerek yok! Ben bunu bir hak ve batıl mücadelesi olarak görüyorum. Gelmişler Dinler Bahçesi adıyla kilise açtılar. Ortada Hıristiyann yok, ortalık kilise doldu. Siz Kelime-i Şahadet'ten Muhammed Resulullah'ı çıkartırsanız, ortada İslam mı kalır?" Rahmetli biz diyalog ve ılımlı İslam konusunu konuştuğumuz da, "Demek ki bunlar İslam'ı saptırıyorlar, farklı bir dini gündeme getiriyorlar. Bunlar Siyonistlerin maşası oldular. Ecnebilere de maalesef memleketi peşkeş çektiler" diye sernezişlerde bulunmuştu. Ülkenin kaynaklarını elden çıktığını söyledi. 'Benim Erzincan'da yaptığım yatırımları bile yabancılara verdiler' demişti. Kısaca Erbakan Muhterem; memleketine, milletine, devletine ve dinine sahip çıkan bir insandı. Kısaca vatanı, milleti, dini ve devleti üzerinde her türlü hasssiyeti gösterdi. O yaşta ülkesine, devletine, milletine ve dinine sahip çıktı. Ben cenaze merasiminde gördüm ki, milleti de ona sahip çıktı. Böyle büyük bir lideri dar-ı bekaya, Hakk2a uğurladık. Cenab-ı Hak mekanını cennet etsin."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.