Bağımsız Türkiye Partisi'nin yeni İstanbul İl Teşkilatı ilk genişletilmiş il divanı toplantısını yaptı. PERPA İstanbul Restaurant'ta gerçekleştirilen toplantıya Genel Başkan Prof. Dr. Haydar Baş da katıldı.
Irak'la savaşın anlamı
Divan üyelerine hitaben bir konuşma yapan BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, başta muhtemel Irak savaşı olmak üzere Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren siyasi, sosyal ve ekonomik konularda öz ve önemli açıklamalarda bulundu. İmam-ı Azam, Ahmet bin Hanbel, Hz. Yuşa (as), Selman-ı Farisi, Hz. Yunus, Abdülkadir Geylani, Huzeyfetül Yeman (Peygamberimizin sır kâtibi), Zübeyr bin Avvam, Hz. Talha, Abdurrahman bin Mehdi, Malik bin Dinar, Hz. Ali, Hz. Hüseyin, Musa Kazım Hazretleri isimlerini sayarak bunlar gibi yüzlerce büyük zevatın, sahabenin yattığı Irak'a, milletimizin "hayır" demesine rağmen hükümetin tezkeresiyle ABD'nin müdahale edecek olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Esasen savaşların sebeplerinden bir tanesi, milletlerin şeref ve haysiyetini korumaktır. Bu isimler İslâm dünyasının şeref ve haysiyeti değil midir? Bunu korumakla kim mükelleftir? Bizler mükellefiz. Biz, mükellef olduğumuz bu değerleri korumak yerine bunların sırtından para kazanmayı gaye edinirsek bizim adımıza insan denmez. İffetinizi, namusunuzu, hayanızı, maddi varlığınızı, vatanınızı ve de maneviyatınızı korumaya matuf bir tarzın, bir hareketin, bir eylemin adıdır savaş. Bu değerlere sahip olan toplumlar, bunları koruyabilmek için herşeyini verdiği gibi canını da verir. Canımızı vermekle mükellef olduğumuz bu değerleri şimdi biz üç-beş kuruşa satıyorsak çok düşünmeliyiz."
Millet bu savaşa "hayır" diyor
Bu ihanetin tarihte bir defa olduğunu, bu ihaneti yapan Müslüman Arap kardeşlerimizin o günden bugüne iki yakalarının biraraya gelmediğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, devlet iradesinin can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini korumak ve kollamakla mükellef bulunduğunu, hele, Türkiye Cumhuriyeti'nde iktidar olan bir iradenin, sadece kendi insanına değil kendini sorumlu kabul ettiği bölge coğrafyasında da bu emniyetleri doya doya yaşatmak mükellefiyetinde olduğunu belirtti. "Fakat bu coğrafyada, bunu gerçekleştirecek istediğimiz bir hükümete kavuşmamız mümkün olamadı" diyerek sözü 3 Kasım seçimlerine getiren Prof. Dr. Haydar Baş, seçimden önce, şu anda yaşanan her şey için halkımızı önceden haberdar ettiklerini, Kıbrıs'ın, Güneydoğu'nun, Ege'nin, Karadeniz'in, İstanbul'un, Doğu Anadolu'nun gündem edileceğini söyleyip vazifelerini yaptıklarını ifade ederek şunları söyledi: "Fakat yüce milletimize anlatma imkanı bulamadık ki şu anda bu kaderi yaşıyoruz. O zaman hepimize düşen vazife kapı kapı dolaşıp duyuramadığımız sesimizi herkese duyurmaktır. Aslında insanımız, duyarlıdır. Onun için de bu savaşa hiç bir kardeşimiz 'evet' dememektedir. Hepsi tek ses, tek yürek, tek bilek 'hayır' demektedir. Sahip olduğu cevherden, asaletten dolayı böyle yapmaktadır."
Borçlardan kurtulmanın yolu
BTP olarak bir sosyal devlet dava ettiklerini, o devlette yaşayan herkesin bir eli yağda bir eli balda olacağını, insan haklarının tam manasıyla yaşanacağını söylediklerini, söylemeye devam ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, inşa edecekleri toplumda "yok"ların yok olacağını ifade etti. IMF programını uygulayan kim olursa olsun ülkeyi hayırlı bir noktaya taşımasının mümkün olmadığını, buna rağmen iktidarın onun dışında bir çözüm getirmesinin de mümkün olmadığını ileri süren Prof. Dr. Haydar Baş, "Çünkü bu, bir kabiliyet işidir. Türkiye'nin bugünkü şartlarında bu işi yapmak bir er kişi işidir. Yani sizin işinizdir" şeklinde konuştu. Prof. Dr. Haydar Baş şöyle devam etti:
"260 milyar dolar borcunuz olacak. Bu borcun yıllık faizi 55 katrilyon olacak. Senin de milli gelirin 115 katrilyon olacak. Sen bunun içinden çıkacaksın. Çıkamazsın. Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu durumu olağanüstü bir sistemle değiştirecek, kaynak bulacak bir irade lazımdır. O da bizim irademizdir. 'Klasik mantıkla, klasik çözüm yolları ile ben bunu yaparım' dersen, yapamazsın. Öyle bir kaynak bulacağız ki yılda 60 katrilyonluk faizi silebilelim. Bu büyük bir karadeliktir. Semadaki karadelikler girdap gibi yıldızları yutuyor, yok ediyor. Belki de kıyamet bu karadeliklerden kopacak. Türkiye'nin iktisadi kıyameti de bu faiz karadeliğinden olacak. Bu karadeliği yok etmek mecburiyetindeyiz. Nasıl yok edeceğiz? 260 milyar dolar borcumuz vardı. Dış borcumuzu 6-8 ay içerisinde kapatarak iç borca da yeni bir sistem getireceğiz. İç borç bankalardan alınan borçlardır. Biz bunları döviz olarak ödemek mecburiyetinde değiliz. İşte bizim meşhur emisyon olayı ile bu borçları bir gecede kapatacağız. 'Hocam! Bizim darphane buna yetmez.' Üç tane darphane bulacağız. 'Yine yetmez.' On tane darphane kuracağız." Sen bir Afrika ülkesi değilsin. Müstakil, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devletisin. Bağımsız olmanın ana şartı, bir devletin irad ettiği zaman lüzumu kadar parasını hayata geçirmesidir. Bunu yapamıyorsan sen bağımsız devlet değilsin. Müstemleke bir devletsin, esirsin veya valilikle idare ediliyorsundur."
Gözleri ülkemizde
Çok ciddi bir ekiple aylar süren çalışmalar yaparak borçları nasıl kapatacaklarının planını, projesini çıkardıklarını, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, seçim propagandasında milletin huzuruna çıkarak "ben şu işi şöyle yapacağım" diyerek kaynak gösteren tek partinin BTP olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Milletimize, 'Sizi altın tüccarı yapacağız" dedik. Ama anlatamadık. Devlet şirket kuracak ve bu şirkete milleti ortak edecekti. Bu şirket zarar etmesi mümkün olmayan bir şirkettir ve ortağım da devlettir. İşlediğimiz, sattığımız malzeme altındır. Biz, 260 milyar değil, 600 milyar dolar borcu kapatacak kaynaklara sahibiz. ABD'nin okyanus ötesinden bizim coğrafyamıza gelmesi tesadüf değildir. Bor'du, Toryum'du, ülkemizde trilyon dolarlık rezervler var. Hâlâ bizim Güneydoğu bölgemizin sınırları, bizim bu stratejik müttefikimiz ABD tarafından tanınmıyor. Yani eve misafir getirdik, gözü hanımda. Eğer bunu görmüyorsan senin şeref anlayışında çok ciddi sakatlıklar var demektir. Sana bunu belki bugün, yarın göstermez. Ama 12-13 sene içerisinde bak nasıl gösterecek, göreceksiniz. Ama Bağımsız Türkiye iradesi buna da mani olacaktır. Bu millet, Ortaasya'dan bu coğrafyaya geldiği günden bu tarafa bu kadar büyük bir zilleti ilk defa yaşıyor."
Bu vatan bizimdir
"Biz bu ülkeyi kurtaracağız, koruyacağız" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, sözlerini şöyle bitirdi: "Biz bu milletin sahibiyiz. Biz, Allah'ın izniyle sivil ve askerin, devletle milletin kardeş olduğu bir devlet, bir millet, tek vücut, tek bilek, tek yürek bir bünye getireceğiz. Çünkü bu vatan bizimdir. Onun için hepsini seveceğiz, kucaklayacağız. Adam olana kadar adam olma seferberliği ilan edeceğiz."
Dertlere derman olacak aklı selim
BTP genişletilmiş il divanı toplantısında Genel Başkan Yardımcısı Ali Gedik de kısa bir konuşma yaptı. BTP'nin gerekliliğinin gün geçtikçe daha da artmakta olduğunu söyleyen Ali Gedik, Türkiye'nin dertlerine derman olacak bir aklı selime ihtiyaç olduğunu, bölgemiz insanını, ülkemiz insanını sevecek, hayatın gerçeklerini bilecek ve görecek, bütün insanlara adalet ve merhamet nazarıyla bakacak, sosyal bir devletin, kâinat devletinin adalet projektörü ile önlerini aydınlatacak bu aklıselimin BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tan başkası olmadığını belirtti. İl Başkanı Fuat Şengül ise, mevcut gidişatı önlemek için seçimden önce halkı uyardıklarını, buna rağmen böyle bir seçim yaptıklarını söyledi. Şengül, "Buna rağmen biz problemleri çözmek için çalışacağız. Seçim öncesi ne yaptı isek bundan sonra da aynısını yapacağız. İktidarda olsa idik neler yapacaktık, bunu anlatacağız ve Türkiye'yi iktidarına kavuşturacağız" dedi.
Irak'la savaşın anlamı
Divan üyelerine hitaben bir konuşma yapan BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, başta muhtemel Irak savaşı olmak üzere Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren siyasi, sosyal ve ekonomik konularda öz ve önemli açıklamalarda bulundu. İmam-ı Azam, Ahmet bin Hanbel, Hz. Yuşa (as), Selman-ı Farisi, Hz. Yunus, Abdülkadir Geylani, Huzeyfetül Yeman (Peygamberimizin sır kâtibi), Zübeyr bin Avvam, Hz. Talha, Abdurrahman bin Mehdi, Malik bin Dinar, Hz. Ali, Hz. Hüseyin, Musa Kazım Hazretleri isimlerini sayarak bunlar gibi yüzlerce büyük zevatın, sahabenin yattığı Irak'a, milletimizin "hayır" demesine rağmen hükümetin tezkeresiyle ABD'nin müdahale edecek olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "Esasen savaşların sebeplerinden bir tanesi, milletlerin şeref ve haysiyetini korumaktır. Bu isimler İslâm dünyasının şeref ve haysiyeti değil midir? Bunu korumakla kim mükelleftir? Bizler mükellefiz. Biz, mükellef olduğumuz bu değerleri korumak yerine bunların sırtından para kazanmayı gaye edinirsek bizim adımıza insan denmez. İffetinizi, namusunuzu, hayanızı, maddi varlığınızı, vatanınızı ve de maneviyatınızı korumaya matuf bir tarzın, bir hareketin, bir eylemin adıdır savaş. Bu değerlere sahip olan toplumlar, bunları koruyabilmek için herşeyini verdiği gibi canını da verir. Canımızı vermekle mükellef olduğumuz bu değerleri şimdi biz üç-beş kuruşa satıyorsak çok düşünmeliyiz."
Millet bu savaşa "hayır" diyor
Bu ihanetin tarihte bir defa olduğunu, bu ihaneti yapan Müslüman Arap kardeşlerimizin o günden bugüne iki yakalarının biraraya gelmediğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, devlet iradesinin can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini korumak ve kollamakla mükellef bulunduğunu, hele, Türkiye Cumhuriyeti'nde iktidar olan bir iradenin, sadece kendi insanına değil kendini sorumlu kabul ettiği bölge coğrafyasında da bu emniyetleri doya doya yaşatmak mükellefiyetinde olduğunu belirtti. "Fakat bu coğrafyada, bunu gerçekleştirecek istediğimiz bir hükümete kavuşmamız mümkün olamadı" diyerek sözü 3 Kasım seçimlerine getiren Prof. Dr. Haydar Baş, seçimden önce, şu anda yaşanan her şey için halkımızı önceden haberdar ettiklerini, Kıbrıs'ın, Güneydoğu'nun, Ege'nin, Karadeniz'in, İstanbul'un, Doğu Anadolu'nun gündem edileceğini söyleyip vazifelerini yaptıklarını ifade ederek şunları söyledi: "Fakat yüce milletimize anlatma imkanı bulamadık ki şu anda bu kaderi yaşıyoruz. O zaman hepimize düşen vazife kapı kapı dolaşıp duyuramadığımız sesimizi herkese duyurmaktır. Aslında insanımız, duyarlıdır. Onun için de bu savaşa hiç bir kardeşimiz 'evet' dememektedir. Hepsi tek ses, tek yürek, tek bilek 'hayır' demektedir. Sahip olduğu cevherden, asaletten dolayı böyle yapmaktadır."
Borçlardan kurtulmanın yolu
BTP olarak bir sosyal devlet dava ettiklerini, o devlette yaşayan herkesin bir eli yağda bir eli balda olacağını, insan haklarının tam manasıyla yaşanacağını söylediklerini, söylemeye devam ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, inşa edecekleri toplumda "yok"ların yok olacağını ifade etti. IMF programını uygulayan kim olursa olsun ülkeyi hayırlı bir noktaya taşımasının mümkün olmadığını, buna rağmen iktidarın onun dışında bir çözüm getirmesinin de mümkün olmadığını ileri süren Prof. Dr. Haydar Baş, "Çünkü bu, bir kabiliyet işidir. Türkiye'nin bugünkü şartlarında bu işi yapmak bir er kişi işidir. Yani sizin işinizdir" şeklinde konuştu. Prof. Dr. Haydar Baş şöyle devam etti:
"260 milyar dolar borcunuz olacak. Bu borcun yıllık faizi 55 katrilyon olacak. Senin de milli gelirin 115 katrilyon olacak. Sen bunun içinden çıkacaksın. Çıkamazsın. Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu durumu olağanüstü bir sistemle değiştirecek, kaynak bulacak bir irade lazımdır. O da bizim irademizdir. 'Klasik mantıkla, klasik çözüm yolları ile ben bunu yaparım' dersen, yapamazsın. Öyle bir kaynak bulacağız ki yılda 60 katrilyonluk faizi silebilelim. Bu büyük bir karadeliktir. Semadaki karadelikler girdap gibi yıldızları yutuyor, yok ediyor. Belki de kıyamet bu karadeliklerden kopacak. Türkiye'nin iktisadi kıyameti de bu faiz karadeliğinden olacak. Bu karadeliği yok etmek mecburiyetindeyiz. Nasıl yok edeceğiz? 260 milyar dolar borcumuz vardı. Dış borcumuzu 6-8 ay içerisinde kapatarak iç borca da yeni bir sistem getireceğiz. İç borç bankalardan alınan borçlardır. Biz bunları döviz olarak ödemek mecburiyetinde değiliz. İşte bizim meşhur emisyon olayı ile bu borçları bir gecede kapatacağız. 'Hocam! Bizim darphane buna yetmez.' Üç tane darphane bulacağız. 'Yine yetmez.' On tane darphane kuracağız." Sen bir Afrika ülkesi değilsin. Müstakil, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devletisin. Bağımsız olmanın ana şartı, bir devletin irad ettiği zaman lüzumu kadar parasını hayata geçirmesidir. Bunu yapamıyorsan sen bağımsız devlet değilsin. Müstemleke bir devletsin, esirsin veya valilikle idare ediliyorsundur."
Gözleri ülkemizde
Çok ciddi bir ekiple aylar süren çalışmalar yaparak borçları nasıl kapatacaklarının planını, projesini çıkardıklarını, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, seçim propagandasında milletin huzuruna çıkarak "ben şu işi şöyle yapacağım" diyerek kaynak gösteren tek partinin BTP olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Milletimize, 'Sizi altın tüccarı yapacağız" dedik. Ama anlatamadık. Devlet şirket kuracak ve bu şirkete milleti ortak edecekti. Bu şirket zarar etmesi mümkün olmayan bir şirkettir ve ortağım da devlettir. İşlediğimiz, sattığımız malzeme altındır. Biz, 260 milyar değil, 600 milyar dolar borcu kapatacak kaynaklara sahibiz. ABD'nin okyanus ötesinden bizim coğrafyamıza gelmesi tesadüf değildir. Bor'du, Toryum'du, ülkemizde trilyon dolarlık rezervler var. Hâlâ bizim Güneydoğu bölgemizin sınırları, bizim bu stratejik müttefikimiz ABD tarafından tanınmıyor. Yani eve misafir getirdik, gözü hanımda. Eğer bunu görmüyorsan senin şeref anlayışında çok ciddi sakatlıklar var demektir. Sana bunu belki bugün, yarın göstermez. Ama 12-13 sene içerisinde bak nasıl gösterecek, göreceksiniz. Ama Bağımsız Türkiye iradesi buna da mani olacaktır. Bu millet, Ortaasya'dan bu coğrafyaya geldiği günden bu tarafa bu kadar büyük bir zilleti ilk defa yaşıyor."
Bu vatan bizimdir
"Biz bu ülkeyi kurtaracağız, koruyacağız" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, sözlerini şöyle bitirdi: "Biz bu milletin sahibiyiz. Biz, Allah'ın izniyle sivil ve askerin, devletle milletin kardeş olduğu bir devlet, bir millet, tek vücut, tek bilek, tek yürek bir bünye getireceğiz. Çünkü bu vatan bizimdir. Onun için hepsini seveceğiz, kucaklayacağız. Adam olana kadar adam olma seferberliği ilan edeceğiz."
Dertlere derman olacak aklı selim
BTP genişletilmiş il divanı toplantısında Genel Başkan Yardımcısı Ali Gedik de kısa bir konuşma yaptı. BTP'nin gerekliliğinin gün geçtikçe daha da artmakta olduğunu söyleyen Ali Gedik, Türkiye'nin dertlerine derman olacak bir aklı selime ihtiyaç olduğunu, bölgemiz insanını, ülkemiz insanını sevecek, hayatın gerçeklerini bilecek ve görecek, bütün insanlara adalet ve merhamet nazarıyla bakacak, sosyal bir devletin, kâinat devletinin adalet projektörü ile önlerini aydınlatacak bu aklıselimin BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tan başkası olmadığını belirtti. İl Başkanı Fuat Şengül ise, mevcut gidişatı önlemek için seçimden önce halkı uyardıklarını, buna rağmen böyle bir seçim yaptıklarını söyledi. Şengül, "Buna rağmen biz problemleri çözmek için çalışacağız. Seçim öncesi ne yaptı isek bundan sonra da aynısını yapacağız. İktidarda olsa idik neler yapacaktık, bunu anlatacağız ve Türkiye'yi iktidarına kavuşturacağız" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.