"Ben bakmaya kıyamıyordum oğluma, dalyan gibi 2 metre boyunda. Gözümden sakınıyordum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sağ olsun, Allah başkalarına acı yaşatmasın."Bebek katiline "sayın", vatan savunmasında, ırz namus müdafaasında canlarını feda, kanlarını sebil edenlere de "kelle " diyenler hey! Yukarıdaki cümleyi bir yerlerden hatırlıyor musunuz?Şerefli ecdadımızı katillikle, kasaplıkla suçlayan salyalı ağızları akşamdan aradığı halde bir şehit annesini aramayan, araması gerektiğini söyleyenlere de "iki saat onların anlattıklarını mı dinleyeceğim" diyenler hey! Yukarıdaki yürekleri yakan cümle bir yerlerden kulağınıza çalındı mı?Sözde iktidar oldukları halde, vatan ve millet düşmanlarına karşı bir türlü muktedir olamayanlar, Mehmetçiğe kurşun sıkan eli kanlı teröristlerin leşleri belediye araçlarında,ambulanslarında taşınırken külliyen demokrat kesilip ses çıkarmayanlar hey! Bir babanın ağzından dökülen bu cümle kulağınıza kadar gelebildi mi?Yetmiş üç milyonluk bir ülkenin, binlerce yıllık devlet geleneği olan Türk devletinin Dışişleri Bakanı sıfatı ile; "Kerkük'ü ağzınıza alırsanız ülkenizi karıştırırız" diye tehditler savuran bir çapulcuya ağzının payını vermek yerine başından beri o çapulcuyu üstümüze havlattıran ABD'nin bayan bakanına şikayet edenler hey! Daha yeni, daha kanı kurumamış bir şehidin babasının ağzından çıkan bu yakıcı cümle yüzünüzü bir nebze kızarta bildi mi acaba?Irak'ın kuzeyinin, yani o tehditler savuran adamın kontrolünde olduğu söylenen, dolayısıyla askerimize kurşun sıkan cümle çapulcuların barındığı o diyarın elektriğini temin edenler, üstelik bize verilenin üçte bir fiyatına onlara verenler hey! Dalyan gibi, iki metre boyunda, bakmaya kıyamadığı oğlunu vatana kurban veren bağrı yanık bir babanın feryadı kulağınıza ulaştı mı?11. Cumhurbaşkanı adayı İngiliz ekolünden mi, yoksa Amerikan ekolünden mi olsun diye günlerdir, haftalardır kamuoyunu kilitleyenler hey! Ülkenin dört yanına giden şehit tabutlarını, yükselen ağıtları görmemek ve duymamak için kafanızı hangi kum yığınlarına soktunuz?Evet, dalyan gibi, iki metre boyunda, bakmaya kıyamadığımız delikanlılarımız birer-ikişer, üçer-beşer toprağa düşüyor. Kalleş kurşunların nereden, hangi kalleş ellerden geldiği belli fakat siyasi iradede tık yok.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025