Bir gün önünde bir merkebi öyle dövdüler ki hayvanın arkasından kan boşandı. O anda Bayezid-ı Bistamî Hazretlerinin de baldırlarından kan sızmağa başladı.Bülbül tegannî ederken karşı dağdan ayrı ses gelmez. Ne kadar ülfetimiz var ise, yakınlığımız da o kadardır. Hz. Ali (r.a.)'a bir kimsenin kendisini çok fazla sevdiğinden bahsederler. Hz. Ali (r.a) "Doğru" der.'Benim onu sevdiğim kadar o beni sevmektedir" buyurur. Yani, ruhî aynileşme, fizikteki birleşik kaplar misalinden gayrı değildir.Muhakkak ki insan, Rasülullah (sav) karşısında, ilahî ürperişlerini ve bediî duygularını hissettiği, ruhunu dış dünyaya ait bütün çizgilerden boşalttığı vakit, O'nunla aynileşme yolundadır. Rüştünü ikmal etmiştir.O'nu tam manası ile kimse ta'rif edemedi. Yaradılışını tanıyamadı. Cebrail (a.s) dahî sidre-i muntehada: Ben son hududundayım, Sen devam et'' dedi. Her sahabî istidadı nispetinde Rasülullah (s a) hissedebilirdi. Kendi vecdinin penceresinden onu seyrederdi. Hz Aişe "Rasülullah' ın (s a) siması o kadar parlar ve nur sarardı ki ayın on dördünden daha parlak olurdu. Karanlıkta iğneye ipliği onun aydınlığında geçirirdim" buyurur.En çok O' nu kendinde hisseden ve hakîkat-ı Muhammediyye' ye nail olan Ebübekir (r a) oldu. Ve bu muhabbet yangınının içinde, sînesinden gelen kavruk ciğer kokusu ile yaşadı. Son anlarında da Fahr-i Kainat Efendimiz (sav) "Bütün kapılar kapansın, yalnız Ebübekir 'in ki kalsın" buyurdu.Hz. Mevlana (k.s)"İki dünya bir gönül için yaratılmıştır. Sen olmasaydın bu Kainatı yaratmazdım" hadîsinin manasını düşün"...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.