Mehdî Abbasî dönemi
Mehdî’nin halifeliğe geçiş dönemi babasının hatalarını düzeltmekle başlamıştır
27.12.2023 08:22:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Mehdî'nin halifeliğe geçiş dönemi babasının hatalarını düzeltmekle başlamıştır.
İlk icraat olarak babasının hapse attığı Hâşimoğulları'nı ve siyasî mahkumları serbest bıraktı. Halkın katledilmesine son verdi.
Babası Mansur'un, halkı ezerek ellerinden aldıklarını bütün malları geri verdi. Hatta İmam Kâzım'a babası İmam Ca'fer döneminde ellerinden zorla alınan malları geri iade etmiştir.
Bu dönemde izlediği siyaset hakkında şu sözler ona aittir:
"Hoşgörü ile terbiye etmenin, cezalandırmadan daha etkili olduğunu gördüm. Selamet derhal ceza vermektense, affetmektedir. Kalpler şefkat dilendiği zaman şefkat göstermeyen, gücü yettiği zaman affetmeyen, zafer kazandığı zaman bağışlayamayan, merhamet etmesi istendiğinde merhamet etmeyen bir yöneticiye bağlanmaz. Merhameti az, baskısı çok kimsenin gazaba uğraması ve düşmanlarının çok olması kaçınılmazdır."
Halkını seven ve hizmet eden bir halife gibi görünse de bir yıl içinde bu çizgiyi değiştirdi ve diğer halifeler gibi halka zulmetmeye başladı.
Bu dönemde vezir Ya'kub b. Dâvud'u görüyoruz. Dirâyetli, akıllı ve faziletli olan Ya'kub, kendini içkiye ve kadına veren bu halifeyi ikaz ediyor; ancak netice alamıyordu.
Ehl-i Beyt sevenlerine yakın davranması sebebiyle zaman içinde Halife Mehdî ile araları açılmış ve Mehdî, "Senin kanın bana helâldir, istesem seni öldürürüm" diyerek onu hapse atmıştır.
Halife Mehdî dönemi, hanımının devlet işlerine olan ciddi müdahalesi ile Abbâsî döneminde kadın hâkimiyetinin olduğu bir devirdir.
Eşi Hayzaran'ın devlet adamlarının atanmasında payı olduğu bilinmektedir.
Halifenin ilgisizliği ve saray eğlencelerine düşkünlüğü neticesinde başıboş kalan yönetimden istifade edenler, rüşveti ve fesadı yaygınlaştırdılar.
Mehdî, ilk olarak Bağdat pazarlarına vergi uygulamaya başladı.
Tarih-i Ya'kubî'de, çiftçilerin durumunun bozulduğundan ve halkın hâlinden şikâyetinden bahsedilir.
Mehdî döneminde sarayın harcamalarında ciddi israflar dikkat çekicidir.
Halife Mansur'un halktan zorla toplayarak biriktirdikleri, Mehdî sayesinde zevk ve sefa uğruna saçılmıştır.
Öyle ki, oğlu Hârun'un düğün merâsimlerine harcanan paralar hakkında, "Bundan önce İran kisraları, Roma sezarları ve batı kralları böyle bir şey yapmamışlardı" denilmiştir.
Mehdî, Hicrî 169 senesinde 48 yaşında öldü. Ölmeden oğulları Mûsâ ve Hârun için biat almıştı.
MEHDÎ ABBÂSÎ DÖNEMİNDE HADİS UYDURULMUŞTUR
Mehdî döneminde yapılan haksızlıklara karşı halkın ayaklanmasını önlemek maksadı ile uydurulan hadislerle, halifeler kutsal gösterilmekte idi.
Adeta onların günah işlemeyeceklerine halk ikna edilmekteydi.
Yarışı seven Mehdî'nin gözüne girmek isteyen Gıyas b. İbrahim, Ebû Hureyre'den rivâyet edilen, "Yarış ancak toynaklı hayvanlarda ve develerde olur" hadisine kendi uydurduğu, "Bir de kanatlı hayvanlarda olur" sözünü de eklemişti.
Halife Mehdî de bu şekilde hadis uydurması karşılığında kendisine on bin dirhem verdi.
Adam gidince, Halife Mehdî arkasından, "Ben, onun, Allah Resûlü adına yalan söylediğine şahitlik ederim. Resûlullah bunu söylemiş değildir. Ama bu şekilde bana yakın olmak istedi" dedi.
Bu dönemde Ehl-i Beyt sevenlerini aşağılamak için şiirler uydurulmuş ve Mehdî bunları yazanları da ödüllendirmiştir.
MEHDÎ DEVRİNDE EHL-İ BEYT SEVENLERİNE YAPILAN ZULÜMLER
Halife Mehdî de Emevîler ve kendinden önceki Abbâsî halifesi dönemindeki uygulamaları bozmamış, halifelik koltuğunun elinden alınması korkusu ile İmam Ali (a.s.) evlatlarına ve onların yolundan gidenlere büyük zulümlerde bulunmaktan çekinmemiştir.
Tarihçiler Mehdî'nin İmam Ali'yi sevenlerden korkusu konusunda şu örneği yazarlar:
"Kâsım b. Meşaci Tamimî, öleceğini anladığı zaman bir vasiyetname yazıp imzalaması için Mehdî'ye gönderdi.
Mehdî, vasiyetnameyi okurken, Kâsım'ın, Allah'ın birliğine ve Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) peygamberliğini ikrarın hemen peşine Ali'nin (a.s.) Peygamberin vasîsi ve Müslümanların İmamı olduğuna şehâdet getirdiğini okuyunca, vasiyeti hemen attı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
İlk icraat olarak babasının hapse attığı Hâşimoğulları'nı ve siyasî mahkumları serbest bıraktı. Halkın katledilmesine son verdi.
Babası Mansur'un, halkı ezerek ellerinden aldıklarını bütün malları geri verdi. Hatta İmam Kâzım'a babası İmam Ca'fer döneminde ellerinden zorla alınan malları geri iade etmiştir.
Bu dönemde izlediği siyaset hakkında şu sözler ona aittir:
"Hoşgörü ile terbiye etmenin, cezalandırmadan daha etkili olduğunu gördüm. Selamet derhal ceza vermektense, affetmektedir. Kalpler şefkat dilendiği zaman şefkat göstermeyen, gücü yettiği zaman affetmeyen, zafer kazandığı zaman bağışlayamayan, merhamet etmesi istendiğinde merhamet etmeyen bir yöneticiye bağlanmaz. Merhameti az, baskısı çok kimsenin gazaba uğraması ve düşmanlarının çok olması kaçınılmazdır."
Halkını seven ve hizmet eden bir halife gibi görünse de bir yıl içinde bu çizgiyi değiştirdi ve diğer halifeler gibi halka zulmetmeye başladı.
Bu dönemde vezir Ya'kub b. Dâvud'u görüyoruz. Dirâyetli, akıllı ve faziletli olan Ya'kub, kendini içkiye ve kadına veren bu halifeyi ikaz ediyor; ancak netice alamıyordu.
Ehl-i Beyt sevenlerine yakın davranması sebebiyle zaman içinde Halife Mehdî ile araları açılmış ve Mehdî, "Senin kanın bana helâldir, istesem seni öldürürüm" diyerek onu hapse atmıştır.
Halife Mehdî dönemi, hanımının devlet işlerine olan ciddi müdahalesi ile Abbâsî döneminde kadın hâkimiyetinin olduğu bir devirdir.
Eşi Hayzaran'ın devlet adamlarının atanmasında payı olduğu bilinmektedir.
Halifenin ilgisizliği ve saray eğlencelerine düşkünlüğü neticesinde başıboş kalan yönetimden istifade edenler, rüşveti ve fesadı yaygınlaştırdılar.
Mehdî, ilk olarak Bağdat pazarlarına vergi uygulamaya başladı.
Tarih-i Ya'kubî'de, çiftçilerin durumunun bozulduğundan ve halkın hâlinden şikâyetinden bahsedilir.
Mehdî döneminde sarayın harcamalarında ciddi israflar dikkat çekicidir.
Halife Mansur'un halktan zorla toplayarak biriktirdikleri, Mehdî sayesinde zevk ve sefa uğruna saçılmıştır.
Öyle ki, oğlu Hârun'un düğün merâsimlerine harcanan paralar hakkında, "Bundan önce İran kisraları, Roma sezarları ve batı kralları böyle bir şey yapmamışlardı" denilmiştir.
Mehdî, Hicrî 169 senesinde 48 yaşında öldü. Ölmeden oğulları Mûsâ ve Hârun için biat almıştı.
MEHDÎ ABBÂSÎ DÖNEMİNDE HADİS UYDURULMUŞTUR
Mehdî döneminde yapılan haksızlıklara karşı halkın ayaklanmasını önlemek maksadı ile uydurulan hadislerle, halifeler kutsal gösterilmekte idi.
Adeta onların günah işlemeyeceklerine halk ikna edilmekteydi.
Yarışı seven Mehdî'nin gözüne girmek isteyen Gıyas b. İbrahim, Ebû Hureyre'den rivâyet edilen, "Yarış ancak toynaklı hayvanlarda ve develerde olur" hadisine kendi uydurduğu, "Bir de kanatlı hayvanlarda olur" sözünü de eklemişti.
Halife Mehdî de bu şekilde hadis uydurması karşılığında kendisine on bin dirhem verdi.
Adam gidince, Halife Mehdî arkasından, "Ben, onun, Allah Resûlü adına yalan söylediğine şahitlik ederim. Resûlullah bunu söylemiş değildir. Ama bu şekilde bana yakın olmak istedi" dedi.
Bu dönemde Ehl-i Beyt sevenlerini aşağılamak için şiirler uydurulmuş ve Mehdî bunları yazanları da ödüllendirmiştir.
MEHDÎ DEVRİNDE EHL-İ BEYT SEVENLERİNE YAPILAN ZULÜMLER
Halife Mehdî de Emevîler ve kendinden önceki Abbâsî halifesi dönemindeki uygulamaları bozmamış, halifelik koltuğunun elinden alınması korkusu ile İmam Ali (a.s.) evlatlarına ve onların yolundan gidenlere büyük zulümlerde bulunmaktan çekinmemiştir.
Tarihçiler Mehdî'nin İmam Ali'yi sevenlerden korkusu konusunda şu örneği yazarlar:
"Kâsım b. Meşaci Tamimî, öleceğini anladığı zaman bir vasiyetname yazıp imzalaması için Mehdî'ye gönderdi.
Mehdî, vasiyetnameyi okurken, Kâsım'ın, Allah'ın birliğine ve Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) peygamberliğini ikrarın hemen peşine Ali'nin (a.s.) Peygamberin vasîsi ve Müslümanların İmamı olduğuna şehâdet getirdiğini okuyunca, vasiyeti hemen attı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.