Bağımsız Türkiye Partisi İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkan adayı Sayın Selim Kotil, hemen hemen her konuşmasında bir espri yapıyor ve diyor ki; "söz konusu ses yarışması olsaydı ben kaybederdim, sesimi görüyorsunuz, eğer güzellik yarışması olsaydı yine kaybederdim, saçlarımı görüyorsunuz ama söz konusu İstanbul'a hizmet yarışı ise burada duralım biraz."
Selim Kotil tabii ki burada durmuyor ve İstanbul için geliştirdiği projeleri yarım saat, bir saat saya saya bitiremiyor.
Televizyonda konuşuyorsa, program sunucusu bir ara, zar-zor fırsat bulup saatine bakıyor ki belirlenen sınır çoktan aşılmış.
Selim Kotil'in projeleri millete ulaştığı kadar milletin dilinde, çoğu henüz adını bile ezberleyemedi medyanın cimriliği yüzünden ama caddede, sokakta, toplu taşıma araçlarında kulak misafiri olduğunuzda çoğu yerde ve çoğu zaman şu cümleyi duyabiliyorsunuz bu günlerde; "Haydar Baş'ın adamının çok acayip projeleri var, akşam falan kanalda dinledim hayran kaldım."
Gerçekten duyan, dinleyen hayran kalıyor ama Selim Kotil'i gizlemek, saklamak için neredeyse tüm medya ittifak halinde.
Yıllardır hemen her seçimde Sayın Haydar Baş'a uygulanan malum ambargo şimdi de partisinin adaylarına, özellikle de İstanbul adayına uygulanıyor.
Namuslu, vicdanlı ve tarafsız medya organlarına sahip olsaydık eğer hiç tartışmasız bu gün Selim Kotil, seksen iki milyonun dilindeydi, çünkü İstanbul için sadece o proje açıklıyor.
İktidar partisinin genel başkanından aşağılara doğru bütün adaylarını, bütün vekillerini dinleyin bir tane proje bulamayacaksınız söylediklerinde.
Hem, on yedi seneden beri tek başına iktidar olan ve yığın yığın dertleri, problemleri milletin kucağına yığmış olan bir partinin açıklayacağı ne gibi bir projesi olabilir, ya da açıklasa kim inanır?
Bu sebepten olacak ki Sayın Erdoğan, gittiği illerde, çıktığı meydanlarda, konuştuğu mitinglerde hep aynı şeyleri söylüyor, yegâne sermayesi muhalefet partilerine çatmak, sataşmak ve "bağırmak bir sanattır" dediği bağırmak sanatını kullanmak.
Devletin tepesinde bulunuyor olmanın tüm avantajlarını tepe tepe kullanıyor, devletin televizyon kanalları da dâhil olmak üzere bir-iki istisna dışında bütün kanalları da tepe kullanıyor ve yerel seçimleri kazanmaya uğraşıyor.
"Bu şehre ihanet ettik, etmeye de devam ediyoruz" diyen bu zihniyet, Selim Kotil'in katı açılmamış projelerini sosyal medya aracılığı ile duyunca, önce bir rengi kaçıyor, benzi soluyor, dudaklarını şöyle bir ısırıyor ve adımlarını hızlandırıyor.
Medya ne kadar kör, ne kadar sağır olursa olsun sen bağır sayın Selim Kotil, çareye, çözüme, plana ve projeye susmuş olan bu millet elbette seni duyacaktır.
Medya kör medya sağır
Bağır Selim Kotil bağır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025