Son birkaç asırdır masada kaybetmeye o kadar alışmışız ki, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Rum tarafına attığı son dakika golünü daha yeni yeni kavrayabiliyoruz. Denktaş'ın taraflar arasında serbest geçişi sağlayan kararı, Rum tarafında büyük bir şokun yaşanmasına neden olduğu gibi, yüzyıllardır süregelen "diplomatik başarısızlık ve dış politikada manevra kabiliyetinden yoksunluk" geleneğimizde de önemli bir kırılma yaşattı. Denktaş önce çok bunaldı, Türkiye'deki iktidardan ilk başlarda yeteri kadar destek alamadığı gibi, AB'ci medyanın da telkinleriyle iktidarla ters düştü. Fakat daha sonra Kıbrıs'ın stratejik önemi üzerine yapılan "derin vurgular" iktidar sarkacını Denktaş'a doğru az da olsa kaydırdı. İktidar, Denktaş'ı destekleme zarureti ve Kıbrıs'ın AB'ye üyelik uğruna feda edilemeyecek önemde bir stratejik ada olduğu bilincine kavuşturulmaya çalışıldı.
Nihayet, "Kıbrıs'ta kıyamet tarihi" olarak lanse edilen 16 Nisan tarihi gelip çattı. İhanet noktasında birbirleriyle yarışan aydınların hemen hepsi, kendilerinin kurduğu '17 Nisan sabahı Kıbrıs'ta KKTC adına herşeyin bitecek ve KKTC Rum tarafına katılarak âbâd olacak' hayalini, vatanseverlere bir "Kıbrıs'ta kaçınılmaz son" şeklinde yansıtmaya çalıştılar. Birçok vatansever bu tehlikeli ve çirkin propagandanın etkisinde kaldı ve Kıbrıs'a dair umutlarını yitirmeye başladı. Ama onların hayalleri gerçekleşmedi. Bugün 29 Nisan ve Kıbrıs'ta kıyamet kopmadı. Aksine şu an rüzgar bizden taraf esiyor. Rumlar, Denktaş'ın, sınır kapılarını bila kaydü şart açarak kendilerine attığı diplomatik tokadın etkisinden hala kurtulamadı. Bugüne kadar hiçbir şekilde tanımadıkları KKTC'nin pasaportlarıyla işlem yapmaya mecbur oldular. Ve umdukları gibi, Türkler Güneye akın etmedi, aksine Rumlar Kuzeye akın etti. Ve hoşgörüyü, misafirperverliği Türkler gösterdi Rumlara. Rumlar ne yaptı? Rum tarafına geçen Türklere saldırdılar. Rum tarafı çok zor durumda kaldı. Barışı isteyenin kim olduğu, dünya kamuoyuna objektif bir şekilde sunulmuş oldu. Kuzey kesiminin kendilerine lanse edildiği gibi geri kalmamış olduğu anlaşıldı. Türkün nizamı, adaleti, hoşgörüsü bir kez daha tüm dünyaya duyuruldu. Hepsinden önemlisi, birkaç asırdır makus talihimiz haline gelen, "masada kaybetme geleneğine" artık kolay kolay gelmeyeceğimiz anlaşıldı.
Nihayet, "Kıbrıs'ta kıyamet tarihi" olarak lanse edilen 16 Nisan tarihi gelip çattı. İhanet noktasında birbirleriyle yarışan aydınların hemen hepsi, kendilerinin kurduğu '17 Nisan sabahı Kıbrıs'ta KKTC adına herşeyin bitecek ve KKTC Rum tarafına katılarak âbâd olacak' hayalini, vatanseverlere bir "Kıbrıs'ta kaçınılmaz son" şeklinde yansıtmaya çalıştılar. Birçok vatansever bu tehlikeli ve çirkin propagandanın etkisinde kaldı ve Kıbrıs'a dair umutlarını yitirmeye başladı. Ama onların hayalleri gerçekleşmedi. Bugün 29 Nisan ve Kıbrıs'ta kıyamet kopmadı. Aksine şu an rüzgar bizden taraf esiyor. Rumlar, Denktaş'ın, sınır kapılarını bila kaydü şart açarak kendilerine attığı diplomatik tokadın etkisinden hala kurtulamadı. Bugüne kadar hiçbir şekilde tanımadıkları KKTC'nin pasaportlarıyla işlem yapmaya mecbur oldular. Ve umdukları gibi, Türkler Güneye akın etmedi, aksine Rumlar Kuzeye akın etti. Ve hoşgörüyü, misafirperverliği Türkler gösterdi Rumlara. Rumlar ne yaptı? Rum tarafına geçen Türklere saldırdılar. Rum tarafı çok zor durumda kaldı. Barışı isteyenin kim olduğu, dünya kamuoyuna objektif bir şekilde sunulmuş oldu. Kuzey kesiminin kendilerine lanse edildiği gibi geri kalmamış olduğu anlaşıldı. Türkün nizamı, adaleti, hoşgörüsü bir kez daha tüm dünyaya duyuruldu. Hepsinden önemlisi, birkaç asırdır makus talihimiz haline gelen, "masada kaybetme geleneğine" artık kolay kolay gelmeyeceğimiz anlaşıldı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012