TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Toplantısı'ndaki (YİK) konuşmasında "Rekabetçi kur, yüksek ihracat ve cari fazla mantığıyla kurgulanan ama günümüz kalkınma anlayışı ve pratiğiyle yeterince örtüşmeyen politikalar kalkınma açısından istenilen sonuçları vermiyor. Büyüme, kalkınma için tek başına yeterli olmuyor, hatta maalesef fakirleşerek büyüyorsunuz" demişti
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise TÜSİAD Başkanı Orhan Turan'a cevaben "Sen daha çıraksın, haddini bil. Ülkemizde ekonomik sorunlara teşhis yanlış konduğu için tartışmalar ve çözüm arayışları da yanlış mecrada yürümektedir. Öyle diyor TÜSİAD'ın başındaki... Büyüme her şey değildir, öyle diyor... İhracat endeksli büyüme her şey değildir... Öyle diyor. İhracat olmazsa, büyüme olmazsa sen ayakta duramazsın ya. İhracatın, büyümen olmayacak, sadece ithalat öyle mi? İthalat seni bitirir, batırır; ithalata dayalı ihracat dersen aklım alır. Ama ihracatı bir kenara koyacak olursan, o ülke yürümez" diye konuşmuştu.
Sanırsın ki, Erdoğan 20 yıldır yaptığı hatayı görmüş de, çareyi keşfetmiş de doğru yola girmiş. Nerede? Haftada bir yeni program açıklıyor. Bir yazıp bir bozuyor. İş insanlarının kafası allak bullak oldu. İktidarı süresince uyguladığı düşük kur yüksek faiz politikalarıyla ithalatı patlatmış, üreticiyi bitirmiştir. 20 yılda 1 trilyon 200 milyar dolar dış ticaret açığı döviz kaybına sebep olmuştur. Yaşadığımız döviz krizinin bir numaralı sebebi budur.
Son süreçteki ihracat odaklı büyüme politikası, üretme kabiliyetini ve sermayesini yitirmiş 100 bin ihracatçı firma, yüzde 65 oranında ithal ara malına muhtaçken, 84 milyonun kaçının yarasına merhem olabilir?
Kaçırdınız treni Sayın Erdoğan. Kaçırdın treni Türk milleti. Var olduğunu iddia ettiğin akademisyenlerle girdiğiniz bu vahşi kapitalist modelin ülkeyi batıracağını gören, "Durun, bu sokak çıkmaz sokak" diyen, çare olarak "30 yıllık emeği Milli Ekonomi Model'ini kitaplaştıran, 10 kongre ile kamuoyuna sunan" Prof. Haydar Baş'ı dinleyecektin. O zaman kâinat devleti olur, bu sitemlere maruz kalmazdın.
Baş Hoca'mın, "Partimi kapatıp sana bedava danışman olayım. Yeter ki ülkem ve milletim kurtulsun" diyerek sana gönderdiği, 4 milyar nüfuslu BRICS ülkelerini dünya liderliğine taşıyan MEM'i reddetmeyecektin. Yanlışta ısrarın ülkeyi de seni de mağdur etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan devamla şunları söylemişti: "Türkiye'deki enflasyon; kamu maliyesindeki bozulmadan, arzdaki azalmadan, talepteki aşırı yükselişten değil de enerjiden kura kadar farklı sebeplerin ağırlıklı olduğu sorunlardan kaynaklı olduğu için buna klasik anlayış ile çözüm aramak beyhudedir. Diyorlar ki akademisyenleriniz olacak, be zavallı, bizim kurullarımızda akademisyenlerimiz olmadığını sana kim söylüyor? Biz kiminle nerede nasıl çalışacağını 20 yıldır ispat etmiş bir partiyiz. Bay Orhan, bundan sonra hangi akademisyenlerle çalışacağımızı sana sorarız, senin vereceğin isimlerle çalışırız. Kafaya bak ya! Bunlar ne zavallı!"
Diyorsun ki, "Enflasyon, yanlışta ısrarın biriktirdiği, dış ticaret açığının sebep olduğu, baskılanmış döviz krizini çözmek için yaptığın yüzde 100 devalüasyondan kaynaklandığını müsebbibin yanlış uygulamalar olduğunu gizlesen de herkes biliyor."
Diyorsun ki, "Kamu maliyesindeki bozulma" yanlış yatırımlar, israf ve yandaş beslemelere akıtılan fütursuz kaynaklardan kaynaklanıyor.
Diyorsun ki, "Arzdaki azalma", kaynakları boş işlere yönlendirmenin 512 çeşit vergiyle milletin cebini boşaltmanın, tasarruf eksikliğinin, güvensizlik sebebiyle yatırımları sekteye uğratmanın sonucu...
Diyorsun ki, "Talepteki aşırı yükseklikten değil..." Tespit doğru. Enflasyonun sebebinin talep olmadığını, maliyet olduğunu 20 yıl önce söyleyen Baş Hoca'mın dediğine gelsen de kapitalist modelle çözemezsin.
Diyorsun ki, "Enerjiden"... Tespit doğru da 20 yıl bu problemi çözmek için hiçbir şey yapmadınız ki. İktidardan giderayak Akdeniz'de, Karadeniz'de göz boyayan senaryolar çare olmadı/olmayacak.
Diyorsun ki, "Döviz, kur"... Küresel aklın oyuncağı olup fütursuzca döviz harcandı. Borç alındı, harcandı. Yandaşlara hariç gelir getirecek bir yatırım da yapılmadı.
Diyorsun ki, "Klasik anlayış ile çözüm aramak beyhudedir"... Çok şükür anladınız diyeceğim de konuşma metnini keşke idrak edip siz yazsaydınız. Çünkü algıdan başka hiçbir şey yok.
Diyorsun ki, "Bizim kurullarımızda akademisyenlerimiz olmadığını sana kim söylüyor?"... 3-5 maaş alan akademisyenleriniz var da ülkeyi krizden krize sokup milleti borç batağına sokup aç perişan etmek mi hünerleri?
Diyorsun ki, "Biz kiminle nerede nasıl çalışacağını 20 yıldır ispat etmiş bir partiyiz"... Ülkenin kazanımları yok edilip kaynakları bitti, devlet ve millet borç çukuruna düşürüldü.
100 bin ihracatçı ve tedarikçileri kazansa da; TÜİK'e göre 3 milyon 853 bin gerçekte 10 milyonu işsiz, 9 milyon (245 dolar) asgari ücrete mecbur, 13 milyon emekli açlık sınırının yarısına mahkûm, 17 milyon yardıma muhtaç, 41 milyon kişiyi borca esir...
"Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek" olmaz.
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020