Okyanus ötesinden, Filistin'den yaşanan vahşete hayır, diyen İsrail'i kınayan, tehdit eden bir ses, duyduk.
Ardından bu sesin sahibini, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantılarında gördük. Yine İsrail ve Amerika karşıtı söylemleri vardı. Sayın Erdoğan ile de çok samimi pozlar verdi, ortak açıklamalar yaptı. İTT kararlarına destek de verdi.
Haliyle milletimiz sevdi bu zatı. Zaten bu ülkede İsrail-ABD-AB karşıtı iki cümle kur, din-iman de, kırk yıl mala, makam boğul.
O zat, Maduro idi. Çok uzaklardan gelmişti. Sonraları yine medyamızın gündeminde kalmaya devam etti. Çünkü ABD ve tüm emperyalistleri lafla bombalıyordu.
Sayın Erdoğan bu ayın başında G-20 zirvesi için Arjantin'e gitti. Oradan da Venezüella'ya geçti ve Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile bir araya geldi.
Kurulan cümlelerde karşılıklı iyi niyetler, hedefler, ortak paydalar, iş birliği tavan yaptı. Artık milletimiz iyice Maduro'yu sevmişti.
Peki, kimdir bu Maduro, diye merak ettiniz mi? Kimdir Maduro? Tek cümle ile tarif edeyim mi? Halkı aç, kendi tok, mangalda kül bırakmadan konuşan bir lider.
Maduro'nun kısa özgeçmişine bakınca çok tanıdık sahneler karşıma çıktı. Asıl mesleği şoförlük. Bir dönem sendikacılık, işçi sözcülüğü yapmış. Hapse girmiş, çıkmış. Keskin bir dille, halkın istediği cümleleri kuran bir kişi.
Chavez'e sınırsız sadakati, siyaset merdivenlerini hızla tırmanmasına vesile oluyor. Öyle ki, Chavez, Maduro'yu 2006'da bakanlık koltuğuna oturtuyor, oradan da yardımcılığına getiriyor.
Kanser hastası Chavez tedavi için Küba'ya gitmeden önce Maduro'yu halef ilan ediyor, halktan, kendisine bir şey olursa Nicolas Maduro'yu desteklemelerini istiyordu.
Chavez öldü. Sandıklar kuruldu. Açlık ve umutsuzluk içindeki Venezüella halkının % 54'ü sandıklara gitmedi. Giden % 46'dan, % 67 oy alan Maduro başkan seçildi.
Muhalefetin boykot ettiği seçimleri Maduro ve partisi kazanmıştı. Maduro balkona çıktı, çıkmadı mı bilmiyorum ama seçimden sonra;
"Bu sandık sonucuyla emperyalizme gününü gösterdik, Venezuela'nın tarihin akışını değiştirdik' diyor ve ekliyordu; 'Venezuela'da daha önce hiçbir devlet başkanının yüzde 68 oyla seçilemedi, bunu sadece ben başardım'.
Evet, Maduro başkan olmuştu ama Venezüella her gün daha da kötüye gidiyor. Her şeyi petrole bağlayan, yerli ve milli tarımı, sanayiyi vs. oluşturamayan, halkın temel ihtiyaçlarını bile ithalat yoluyla karşılayan Venezüella, petrol satamayınca bir anda aç kaldı, çıplak kaldı.
Venezuela'da enflasyon 5 haneli, fiyatların her 26 günde iki kat arttığı yazılıyor. Öyle ki 15 yıl önce bir ev alınan paraya bugün ancak kahve içilebiliyormuş.
Halk günlük gıda ve temizlik maddelerini almakta dahi zorlanıyor. Sağlık hizmetleri bitmiş. Çoğu okullar kapalı.
Marketlerde raflar boş. Altyapı yetersizliğinden ötürü bir çok bölgede elektrik ve su yok.
Halk, ülkesinden kaçıyor. BM rakamlarına göre ekonomik sorunların başladığı 2014'ten beri 2,3 milyon Venezüellalı başka ülkelere göç etmiş.
Peki, Maduro ne yapıyor?
Paradan sıfır atıyor. İlk 2008'de Chavez enflasyonla mücadele için paradan 3 sıfır atmıştı. aradan 10 yıl geçti. bu sefer aynı mazeretle paradan 5 sıfırı da Maduro attı.
'Sihirli formül', 'ekonomik önlemler' adlı paketler açıklıyor. Enflasyon ile etkin mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceklerini ifade ediyor.
Bu politikaların ortaya çıkardığı sonuçlar ortada ve bu anlayışlarla sonuç alınamayacağını da herkes görüyor.
Peki, Maduro'yu iktidarda tutan güç nedir?
Ekonomik, siyasi, sosyal tabloya bakınca bu yönetim nasıl ayakta duruyor, sorusu ister istemez akla geliyor.
Cevap hep aynı; Para, medya, yargı ve asker.
Ülke hukuktan tamamen soyutlanmış. Denetim mekanizmaları çökmüş. Medya, zaten Chavez döneminde devletleştirilmişti.
Petrolden gelen para sadık destekçileri ve binlerce generaller arasında pay ediliyor. En önemlisi ise her zaman suçlu başka yerde aranıyor.
19 yıllık iktidar partisinin ikinci kez başkanlığa seçilen lideri Maduro her kamera karşısına geçtiğinde; "Ülkenin mevcut tablosunda kendisi dışında herkesin suçu olduğunu ve kendisinin düzelteceğini iddia ediyor."
Çok tanıdık bir anlayış (!)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025