logo
15 NİSAN 2025

‘Lozan, 100 yıllık Cumhuriyetin en önemli dönüm noktasıdır’

Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından, TOKAMER'in desteği ile 4-5 Mayıs 2023 tarihlerinde “CUMHURİYET’İN 100. YILINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI: TARİH, KURAMLAR, AKTÖRLER, MESELELER” başlıklı bilimsel bir kongre düzenlendi

08.05.2023 22:00:00
‘Lozan, 100 yıllık Cumhuriyetin en önemli dönüm noktasıdır’
‘Lozan, 100 yıllık Cumhuriyetin en önemli dönüm noktasıdır’
Cumhuriyetin 100. Yılı Etkinlikleri kapsamında düzenlenen kongrede Hollanda, Azerbaycan ve Türkiye'den toplam 36 üniversiteden 47 bildiri sunuldu. Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan'ın açılış konuşmasını yaptığı kongrenin ilk paneline Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Kadir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydın ve İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mensur Akgün konuşmacı olarak katıldı.

Kongrede Türk Dış Politikasının tarihi ve geleceğinin akademik boyutuyla ele alınacağını kaydeden Prof. Dr. Erhan, en önemli dönüm noktalarının ise Lozan Antlaşması olduğunu vurguladı. Bu antlaşmanın, Türkiye'nin sınırlarının belirlenmesi, bağımsızlığının ve egemenliğinin tescillemesi bakımından çok önemli olduğunun altını çizdi.


Dönüm noktalarıyla başarılı bir 100 yıl


Prof. Dr. Mensur Akgün, Türk Dış Politikasının, Lozan temel olmak üzere, 100 yıllık bir başarı hikayesi olduğunu belirtti. Lozan'ın başarılı bir diplomasi sürecinin sonunda imzalanabildiğine dikkat çeken Akgün, bunu hem savaşta karşımızda olan müttefiklerin zafiyetlerinden yararlanılarak, onlarla tek tek anlaşmalar imzalanması hem de o zaman yeni ortaya çıkan ve kaderi Türkiye ile özdeşleşen Sovyetler Birliği ile yakınlaşmasıyla mümkün olduğunu hatırlattı.

Akgün, "1925'te imzalanan Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması Türkiye Sovyetler ilişkilerini bambaşka boyuta taşıdı. 1933'te Montrö, 1939'da Hatay sorununu çözen antlaşma önemli dönüm noktalarıdır.

Türkiye'nin İkinci dünya savaşına girmemiş olması, savaş sonrası yalnızlıktan kurtulmak için 1946'da ABD ile ilişkilerini geliştirmesi ve NATO'ya girmesi de dönüm noktalarıdır." diye konuştu. Bununla birlikte bazı hatalarda yapıldığına değinen Akgün, "Keşke 6-7 Eylül olayları olmasaydı, İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına daha fazla uyabilseydik, keşke Kıbrıs meselesine, AB ile ilişkilerimizde sorun yaratacak şekilde yaklaşmasaydık. Ama genel olarak100 yıllık süreçte dış politikamızın bir başarı hikayesi olduğunu söyleyebiliriz" dedi.


Ortak sevinç ve travmalar üzerinden Türk Dış Politikası evrimi


Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan da Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıcından itibaren bütün dış politika tutumlarına baktığınızda pozitif bir anlayış benimsediğini ifade etti. Dışlanmış hissetmesine rağmen olumlu ilişkiler kurmayı ve statükoyu korumayı istediğini ve kendisini egemen güçlerin yanında konumlandırdığını anlatı.

Diğer taraftan psiko-politik alanında çalışmalar yaptığını belirterek, olayların ve psikolojik durumların karşılıklı etkileşimlerine, yansımalarına baktıklarını söyledi. Türkiye'nin sağlam bir ulus ve devlet hikayesi olduğunu ifade ederek, geçmişten bugüne "Zafer" anlatısını benimsediğine değindi. Lozan'ın da bunun en önemli sembolik parçası olduğunu kaydeden Deniz Ülke Arıboğan, "Türkiye rövanş arayan, arayışı olan, saldırganlaşan bir ülke değil. İlişkilerini diplomasi ile yürütmüş, hiç toprak kaybetmemiş, artıda olan bir ülke." değerlendirmesini yaptı.

Sembollerin de önemine değinen Arıboğan, ulusal kimliklerin dış politikayı şekillendirdiğini anlattı. Son zamanlarda Cumhuriyetin seçilmiş zafer anlatısı olan İstiklal Harbi yerine, Osmanlı ile ilişkilendirilecek zaferler üzerinde durulduğunun söyledi.

Çanakkale Zaferinin, 1453 İstanbul'un Fethinin, hatta 1071 Malazgirt Zaferinin gündeme getirilmesini buna bağladı. 15 Temmuz'un da bu bağlamda sembol niteliği olduğuna değinen Arıboğan, "Seçilmiş bir travma üzerinde, yas ve ağıt kültürünün öne çıktığını görüyoruz. Dönemsel olarak Türkiye'nin kimliğini de değiştirebilecek bir durum bu. Köprülere, yollara isimleri verilen şehitlerin, savaş kahramanlarının yerine ikame edildiği, yeni bir anlatı görüyoruz.

Bunlar iç politikaya yönelik gibi görünüyor ama dış dünyaya karşı, ülkelerin psikolojilerini etkiliyor. Kendini düşmanlarla çevrili, hasmane bir ortamda gören ülkelerin dış politikası da edilgen ve savunmacı oluyor" değerlendirmesini yaptı.

Dış politika konusunda ciddi dönüşlerin de yapılabildiğini belirten Arıboğan, "Eski Osmanlı havzasında yeni bir ekonomik iş birliği ortaklığı ile yola çıktığımız, mayınları temizlediğimiz bir yolda, şu anda bütün sınır hattını İran, Irak, Suriye Ermenistan'a kadar duvarla kapattığımız yeni bir duruma geçiyoruz.

Bu çok doğal olarak edilgen ve savunmacı bir anlayışın sonucu." diye konuştu. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarından itibaren, Lozan'ın yarattığı psikoloji ile savunmacı olmaktan uzaklaşıldığını dile getirerek, "Türkiye, hasım olarak batıyı görmemiştir.

Türkiye'nin "ötekisi", 1918'de İstanbul'u işgal eden İngiltere ya da güney ve güneydoğu hattını işgal eden Fransızlar, İtalyanlar da değildir. Türkiye ulusal kimliğini geliştirirken "ötekisi" olarak zaman zaman kendi tebaasını Rum, Ermeni ve Yahudileri seçmiştir ama asıl kendi hayaletini, Osmanlı geçmişini seçmiştir. Bu, o zamanlarda dış dünya ile pozitif ilişkiler kurması için fırsat yaratmıştır. Bundan dolayı dış politika anlamında "ötekisini" konjonktürel olarak sürekli yenilemiştir. Bazen Sovyetler Birliği, Yunanistan, İsrail, İran ya da Suriye olmuştur. Şu anda ise belirgin olarak ABD'dir" diyerek tarihle süreci değerlendirdi.


Coğrafya ve tarih bağlamında değişen Türk Dış Politikası


Prof. Dr. Mustafa Aydın ise coğrafya ve tarih bağlamında ele alarak dış politikayı uzun vadede değerlendirdiğini ifade etti. Mustafa Aydın'a göre 1920'ler ve 1990'lar olmak üzere 2 büyük kırılma noktası söz konusu.

Türkiye'nin, bu ilk dönemde büyük bir imparatorluktan, ulus ve bölge devletine dönüştüğünü ve adaptasyon süreci geçirdiğini kaydetti. 1990'lardaki radikal değişimin ise uluslararası sistemdeki soğuk savaşın sona ermesiyle, Türkiye'nin bir kanat ülkesi olmaktan çıktığına ve yakın çevresini farklı okumaya başladığına işaret etti.

Daha geniş bir nüfus alanı olduğunu gördüğünü, bu yaklaşımına 1990'larda Orta Asya, 2000'lerde Kafkaslar ve Balkanlar, 2010'da Ortadoğu'ya yönelik olduğunu anlattı.

Bunlara rağmen Türk Dış Politikasının, belli süreklilikleri olduğunu da ifade eden Mustafa Aydın, bunun sınırlılıklarından ve limitasyondan kaynaklandığını açıkladı.

"Orta büyüklükte olan bir devlet durumumuzu değiştiremedik. Üst gelir düzeyine ulaşacağımızı düşünüyorduk ancak bunu henüz gerçekleştiremedik. Orta gelir grubundan çıkamadık. Sınırlı ekonomik güç, sınırlı ulusal kaynaklar ile uluslararası sistemin hala büyük devletler tarafından domine ediliyor olması gibi nedenler, zincirlerini kırmaya çalıştığı dönemlerde engel olarak karşısına çıktı." değerlendirmelerini yaptı.


Türk Dış Politikasında etkili olan 3 sendrom


Mustafa Aydın, ayrıca ideoloji ve siyasi parti gözetmeksizin Türk Dış Politikasında etkili olan 3 önemli sendromdan bahsetti. "Bunların ilki Yalnız Kurt sendromu. "Türkün, Türk'ten başka dostu yoktur" sözünde kendini buluyor.

Mesela yaptığımız ankette "Türkiye dış politikasını yürütürken kimle iş birliği yapmalıdır?" diye soruyoruz.  Halkın %27'si gibi önemli bir kısmı hiç kimse ile diyor. İkincisi Sevr Sendromu. Türkiye'yi parçalayacakları düşüncesi. 150 yıllık tarihi yaşanmışlıklar bunlara kaynaklık ediyor. Üçüncüsü de Hegemon sendromu.

Yakın coğrafyamızda bizim dışımızda başka bir hegemon istemiyoruz. Bunlarla rahatsız ilişkiler kuruyoruz. Fırsat bulursak da biz egemen olalım istiyoruz" dedi.


Yeni Durumlar, Yeni Hedefler


Prof. Dr. Çağrı Erhan panelin sonunda, günümüzde değişen şartları anlayabilmek için tarihi yeniden okuma gereksiniminden söz etti. Değişen durumlara göre yeni hedefler belirlenmesinin altını çizerek, "Küresel ısınma, iklim değişikliği uluslararası ilişkileri de etkiliyor.

Geçmişte Türkiye'ye ağır sanayi ile uğraşmayın, siz tahıl ambarı olarak Fransa'yı İtalya'yı besleyin diyorlardı. Şimdi su azalıyor, biz de Ukrayna tahılına tabii oluyoruz. Tabii afetler ya da tabii kaynaklar da ilişkileri etkiliyor.

Karadeniz'de doğalgaz, Gabar Dağları'nda petrol çıkıyor. Devletlerin gizli arşivleri açılıyor. Bilmediğimiz yeni durumları öğreniyoruz. Bunlara göre geleceği planlamak gerekiyor" dedi


'Uluslararasıcı bir stratejisi olmalı'


Mustafa Aydın da son olarak gelecek dış politikasında "Uluslararasıcı" olarak tanımlanabilecek büyük bir strateji gerektiğinin altını çizdi. Parametrelere baktığınızda Türkiye'nin 4 farklı cephesi olduğunu ve bunları doğru kullanmasının önemine değindi.

Batı da güçlü olmak isteyen Türkiye'nin, doğuda da güçlü olması gerektiğini anlattı. Karadeniz coğrafyası için politika geliştirmemiş bir Türkiye'nin, Ortadoğu'da etkili olamayacağını, batıda da ciddiye alınmasının mümkün olmadığını kaydetti. "Ayaklardan biri güçsüz ise topal masa oluyorsunuz" benzetmesini kullanan Aydın, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye, bu tarihi ve zor coğrafyada gerçekçi ve pragmatik olmaz ise bu sayılan sendromların bazıları gerçeğe dönüşebilir. O nedenle Diplomasi, Diyalog ve Develepment ile yani akıl, fikir ve izan çerçevesinde, ekonomik güç ve halkın refahını da göz önünde tutarak etkili bir dış politika izlemesi gerekiyor."

HAKAN AKKUŞ

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Trump'ın hedefinde bu kez Harvard Üniversitesi var
Talep listesini reddeden üniversitenin federal fonlarını durdurdu
Şehit Nurettin Tokyürek gözyaşlarıyla uğurlandı
Şehit Tokyürek Erzurum'da defnedildi
Vahşi Yahudilerden katiam üstüne katliam
Siyonist barbarlar çadırları vurdu
Sonu kansere kadar gidiyor
Spor kıyafetleri zehir saçıyor
Bu işin sonu yine acı bitecek
Ekonomi yeniden cari açık kıskacında
Şikayetler katlanıyor
Elektrikli araçlar saç baş yolduruyor
Ticaret Bakanı Bolat, Suriye yolcusu
Suriye'nin Türkiye'ye uyguladığı yüksek gümrük vergileri masada
Özlem ve minnetle
Prof. Dr. Haydar Baş anıldı
Süper Lig kulüpleri bankaların kucağında
İşte bankalara borçlu kulüpler
Bakanlık verileri açıkladı
Bütçe 261.5 milyar TL açık verdi
Türkiye dahil beş ülkede dev operasyon
13 milyar TL'lik mal varlığına el konuldu
Ürünler tarlada dondu
Sebze ve meyve bu yaz cep yakacak!
Beykoz Belediyesi'ne yönelik soruşturma sürüyor
Başkan yardımcısı gözaltına alındı
"Çin'e uygulanan tarifeleri kimse sürdürülebilir bulmuyor"
ABD Hazine Bakanı Bessent açıkladı
ABD, katliam için İsrail'e yeni silahlar gönderecek
Ateşkes derken de savaşı kastediyorlar
Trump'ın hedefinde bu kez Harvard Üniversitesi var
Talep listesini reddeden üniversitenin federal fonlarını durdurdu
Şehit Nurettin Tokyürek gözyaşlarıyla uğurlandı
Şehit Tokyürek Erzurum'da defnedildi
Vahşi Yahudilerden katiam üstüne katliam
Siyonist barbarlar çadırları vurdu
Sonu kansere kadar gidiyor
Spor kıyafetleri zehir saçıyor
Bu işin sonu yine acı bitecek
Ekonomi yeniden cari açık kıskacında
Şikayetler katlanıyor
Elektrikli araçlar saç baş yolduruyor
Ticaret Bakanı Bolat, Suriye yolcusu
Suriye'nin Türkiye'ye uyguladığı yüksek gümrük vergileri masada
Özlem ve minnetle
Prof. Dr. Haydar Baş anıldı
Süper Lig kulüpleri bankaların kucağında
İşte bankalara borçlu kulüpler
Bakanlık verileri açıkladı
Bütçe 261.5 milyar TL açık verdi
Türkiye dahil beş ülkede dev operasyon
13 milyar TL'lik mal varlığına el konuldu
Ürünler tarlada dondu
Sebze ve meyve bu yaz cep yakacak!
Beykoz Belediyesi'ne yönelik soruşturma sürüyor
Başkan yardımcısı gözaltına alındı
"Çin'e uygulanan tarifeleri kimse sürdürülebilir bulmuyor"
ABD Hazine Bakanı Bessent açıkladı
ABD, katliam için İsrail'e yeni silahlar gönderecek
Ateşkes derken de savaşı kastediyorlar
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.