AK Parti'nin Çankaya Köşkü adayı Abdullah Gül, 4 yılı aşkın süredir yürüttüğü Dışişleri Bakanlığı görevinde Amerika ve Avrupa Birliği ile ilişkilere büyük önem verdi. Cumhurbaşkanlığına aday gösterilen Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün bakanlığı döneminde Türk dış politikası önemli gelişmeler, dönüm noktaları ve ziyaretlere sahne oldu.Gül, ABD'nin Irak'a müdahalesinin damgasını vurduğu 2003 yılında, göreve gelir gelmez, dünyadaki önemli sıcak gelişmelere paralel seyir izleyen dış politika konularına yoğunlaştı. Irak'a bir operasyonun çok yaklaştığı günlerde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulan 59. hükümette Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti'nin 39. Dışişleri Bakanı olarak 14 Martta görevi devraldı. ABD ile köprüleri sağlamlaştırdıABD'nin Irak operasyonu 20 Martta başladı. Gül'ün "Televizyonlarda izlediğimiz sinema değil" ifadesi, operasyonun insani boyutunu yansıtıyor olması açısından önemliydi. Bu arada, ABD'nin Türkiye'den acil olarak Amerikan uçaklarının transit geçişine izin verilmesini istemesi üzerine, savaşın başladığı gün olan 20 Martta, "yurt dışına asker gönderme ve hava sahasının yabancı uçaklara açılması" tezkeresi kabul edildi. Tezkere, hükümete bu iki konuda 6 aylık yetki verdi. Savaşın başlayacağı gece, İngiltere Türk hava sahasının kendilerine de açılması için Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e resmen başvurdu. Savaşın ilk günlerinde Türkiye ile ABD arasında, Türk askerinin kuzey Irak'a girmesi konusunda da müzakereler yürütüldü. Powell ile kritik zirveIrak operasyonunun başlamasından 10 gün sonra Dışişleri Bakanı Gül'ün ilk önemli konuğu, 1 Nisan 2003 tarihinde dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell oldu. Powell, 1 Mart tezkeresinin TBMM'de kabul edilmemesinin Amerikan yönetiminde sıkıntı yarattığı ve Türk-Amerikan ilişkilerinin "stratejik" olma niteliğinin yeniden sorgulandığı bir döneme denk gelen ziyaretinde, Türk hükümetinden insani yardımlar konusunda birçok talepte bulundu. Powell, ziyareti sırasında, "Türk askerinin kuzey Irak'a geçmesine gerek olmadığı, bölgede her şeyi kontrol altında tuttukları" mesajını verdi. Takip eden dönemlerde Ankara'nın gündemini, ABD'nin Türkiye'den asker talep ettiği haberleri meşgul etmeye başladı. Hükümet üyeleri, önce önlerine böyle bir talep gelmediğini açıklarken, Dışişleri Bakanlığı açıklama yaparak, Amerikan yönetiminin 26 Mart 2003 tarihinde, bütün koalisyon ülkelerine, Irak'ta askeri, güvenlik, yeniden imar ve insani yardım gibi alanlarda ne gibi katkılarda bulunabilecekleri konusunda genel bir "sualname" ilettiğini bildirdi. Gül, ABD'nin Irak'ın yeniden yapılanmasına ilişkin Türkiye'den bu taleplerine prensipte "evet" dediklerini belirtirken, ancak bunun hangi şartlar altında olacağının sonradan netleşeceğini söylüyordu. Türkiye, bir yandan ABD ile Irak'ın yeniden yapılandırılması ve istikrar gücüne katılımı müzakerelerini yürütürken, diğer yandan Irak'ta Türk askerine nasıl bakıldığına ilişkin araştırmalara başladı. ABD istediklerini kolay aldıTürkiye, Haziran ayı sonlarında BM Güvenlik Konseyinin 1483 sayılı kararı uyarınca Irak'ın yapılandırılmasına yardım edecek ülkelere, talep etmeleri durumunda Türkiye'nin imkanlarından yararlanabilmelerine izin verdi. Bu izne muharip güçler dahil edilmedi. Nisan ayının ortalarında Iraklı Kürt grupların Kerkük'e girdiğine dair haberler, Kürtlerin Irak içindeki diğer gruplara nazaran ABD'den daha ayrıcalıklı muamele görmesi ve Amerikan Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in Türk ordusunu eleştiren açıklamaları, Türkiye-ABD ilişkilerinde bazı sıkıntılar yaratırken, 4 Temmuzda Irak'ın Süleymaniye kentinde 11 Türk askerinin gözaltına alınmasıyla ciddi bir krizin eşiğine gelindi. NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı Orgeneral James Jones, olaydan hemen sonra Ankara'ya geldi, olayın nedenlerini araştırmak üzere Türk-Amerikan Ortak Komisyonu kuruldu. Dışişleri Bakanlığı, Orgeneral Jones'un ziyaretini, ABD'nin olaya verdiği önemi gösterdiğini bildirdi. Kıbrıs'ı veriyordu ki...Türkiye'de 2003 yılı, AB süreci açısından da yoğun bir diplomasi trafiğine sahne olurken, pek çok AB yetkilisi Ankara'yı ziyaret ederek özellikle reformlar ve Kıbrıs sorunu Avrupalı yetkililerin üzerinde sıkça durduğu konular oldu. TBMM'de yaz aylarında arka arkaya reform paketlerinin kabul edilmesi ve özellikle AB'nin üzerinde durduğu anadilde yayın ve asker-sivil ilişkileri gibi konularda önemli değişikliklere gidilmesi, AB çevrelerinde büyük memnuniyet yarattı. Türkiye'yi bu yıl içinde ziyaret eden Avrupalı yetkililerin hemen hepsi, Dışişleri Bakanı Gül ve diğer yetkililerle görüşmelerinde, hükümetin reformlarla ilgili kararlılığını öven sözler sarf ettiler. Brüksel zirvesi17 Aralık 2004 Brüksel zirvesinde Türkiye'nin AB ile tam üyelik müzakerelerinin 3 Ekim 2005 tarihinde başlaması kararı alındı. Ancak bu tarih, Yunanistan, Fransa ve Avusturya'nın desteğini alan Kıbrıs Rum yönetiminin talebi üzerine, "Gümrük Birliğinin Kıbrıs Rum yönetimi dahil 10 yeni üyeye genişletilmesini öngören Ankara Anlaşmasının Ek Protokolünün imzalanması (parafe edilmesi)" şartına bağlandı.3 Ekime kadar uzanan süreç ve sonrasında Gül, sürecin başlaması ve sürmesi adına birçok diplomatik girişim ve faaliyette bulundu. 3 Ekime kadar geçen süreçte, Türkiye-AB Troykasının 7 Martta yaptığı ve Gül, AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ve AB Dönem Başkanı Lüksemburg'un Dışişleri Bakanı Jean Asselborn'un da katıldığı toplantı, süreç için önemli yer teşkil etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.