Kulların en hayırlısı kimdir?
İmam Bâkır (a.s.) sâlih bir cemaati oluştururken, ahlaken çöküntü içindeki Emevi Devleti’ni de imar etmeye çalışmıştır. Güzel ahlak vasıflarını nasihatlerinde sıralamaktadır
18.09.2023 17:42:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Bâkır (a.s.) sâlih bir cemaati oluştururken, ahlaken çöküntü içindeki Emevi Devleti'ni de imar etmeye çalışmıştır. Güzel ahlak vasıflarını nasihatlerinde sıralamaktadır.
İmam (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Resûlullah'a (s.a.v.), 'Kulların en hayırlısı kimdir?' diye soruldu. Buyurdu ki: İyilik ettiklerinde mutluluk duyan, kötülük ettiklerinde derhal istiğfar eden, kendilerine verildiğinde şükreden, sınama amaçlı bir musibete uğradığında sabreden, öfkelendikleri zaman bağışlayan kimselerdir."
Mü'minin ahlâkî vasıflarını sıralarken, Allah'ın onlara yardımını da buyurmaktadır:
"Bir kimsenin yanında mü'min kardeşinin gıybeti yapılır, o da buna karşı mü'min kardeşini savunur, ona yardım ederse, Allah da dünya ve ahirette ona yardım eder. Ama gücü yettiği halde mü'min kardeşini savunmaz ve yardım etmezse, Allah onu dünya ve ahirette alçaltır."
İmam Bakır (a.s.) için sabrın önemi
Her imam, hayatı boyunca çile ve meşakkatlerle yoğrulmuştur. Ancak ne kulluk vazifelerini ihmal etmiş, ne de imamet görevinden tâviz vermişlerdir. Bu gücü imanlarından aldıkları bellidir.
İmamların en büyük ahlâkî üstünlüklerinden biri sabır ehli olmalarıdır. Sabretmenin mükâfaatı ile ilgili İmam Ebu Câfer'in (a.s.) bir hadisi şöyledir: Hammad, babasından rivayet eder:
"Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki: Allah Tebareke ve Teâlâ bir kulunu sevdiği zaman onu imtihana daldırdıkça daldırır, imtihanın akışına kaptırdıkça kaptırır. Kul ona dua ettiğinde şöyle der: İstediğin kabul edilmiştir, yüceliklere layık kulum!
İstediğini bir an önce yapsam, kuşkusuz benim buna gücüm yeter. Ama sana layık gördüğüm ödülü senin için ahirete bekletirsem, hiç şüphesiz bu senin için daha hayırlıdır."
Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki: "Allah, musibetler aracılığı ile mü'min kulunun hal hatırını sorar. Tıpkı gurbetten gelen adamın hediyelerle ailesinin hal hatırını sorması gibi. Allah mü'mini dünyadan korur, tıpkı doktorun hastayı koruduğu gibi."
Çocukları ile imtihanı
İmam Bâkır (a.s.) bir gün ashabı ile oturuyordu. Birden evinden yüksek bir çığlık duydu. Hizmetçilerinden biri geldi ve İmam'ın (a.s.) kulağına bir şeyler fısıldadı.
İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "Verdiğinden ve aldığından dolayı Allah'a hamd olsun. Ağlamalarına mâni ol. Cenaze işlerine başlayın. Sakine'yi de bulun ve ona deyin ki: Sana zarar verilmeyecektir. Duyduğun bu korkudan dolayı sen, Allah rızası için azat edildin."
Sonra kaldığı yerden sohbetine devam etti. Orada oturanlar olayı sorma cesaretini kendilerinde bulamadılar. Ardından hizmetçisi geldi ve "Cenazeyi hazırladık" dedi.
O da arkadaşları ile kendisiyle birlikte oğlunun cenaze namazını kılmalarını ve defnetmelerini emretti.
Ardından arkadaşlarına olayı şu şekilde anlattı: "Çocuk, onu taşıyan cariyenin sırtından düşmüş ve ölmüş."
İmam Bâkır'ın (a.s.) bir oğlu vardı. Bu çocuğun İmam'ın (a.s.) yanında ayrı bir yeri vardı. Bu çocuk hastalandı. Çocuğu çok sevdiği için, İmam (a.s.) adına endişelendiler. Derken çocuk öldü ve İmam (a.s.) büyük bir sabırla sükûnetini korudu.
Ona denildi ki: "Senin için endişelendik ey Resûlullah'ın (s.a.v.) oğlu!"
İçi sükûnetle dolu, Allah'ın hükmüne rıza ile teslim olmuş bir halde onlara şu cevabı verdi:
"Biz sevmediğimiz şeyler için Allah'a dua ederiz. Sevmediğimiz bir şey meydana gelince de, Allah'ın sevdiği şeye muhalefet etmeyiz."
Câbir, rivayet eder: "Ebu Câfer'e (Muhammed Bâkır) dedim ki: "Allah'ın rahmeti üzerine olsun. Güzel sabır ne demektir?"
Buyurdu ki: "Bu, insanlara yönelik en küçük bir şikayet barındırmayan sabırdır."
Yani, halinden insanlara şikayet etmeden sabredebilmek, en güzelidir.
Ebu Hamza rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki:
"Babam Ali b. Hüseyin (a.s.) (Zeynelâbidin) vefat edeceği sırada beni bağrına bastı ve şöyle dedi: Yavrucuğum! Öleceği sırada babamın bana vasiyet ettiği ve daha önce babasının da ona vasiyet ettiğini belirttiği şeyi sana vasiyet edeceğim.
Yavrucuğum! Acı da olsa hak üzere sabret."
Yûnus b. Abdurrahman -merfu olarak- Ebu Câfer'den (a.s.) rivayet eder:
"İki türlü sabır vardır. Biri, belâlar karşısında sabretmektir. Bu tür sabır güzeldir, iyidir ama en faziletli sabır, haramlardan uzak durma hususunda gösterilen sabırdır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
İmam (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Resûlullah'a (s.a.v.), 'Kulların en hayırlısı kimdir?' diye soruldu. Buyurdu ki: İyilik ettiklerinde mutluluk duyan, kötülük ettiklerinde derhal istiğfar eden, kendilerine verildiğinde şükreden, sınama amaçlı bir musibete uğradığında sabreden, öfkelendikleri zaman bağışlayan kimselerdir."
Mü'minin ahlâkî vasıflarını sıralarken, Allah'ın onlara yardımını da buyurmaktadır:
"Bir kimsenin yanında mü'min kardeşinin gıybeti yapılır, o da buna karşı mü'min kardeşini savunur, ona yardım ederse, Allah da dünya ve ahirette ona yardım eder. Ama gücü yettiği halde mü'min kardeşini savunmaz ve yardım etmezse, Allah onu dünya ve ahirette alçaltır."
İmam Bakır (a.s.) için sabrın önemi
Her imam, hayatı boyunca çile ve meşakkatlerle yoğrulmuştur. Ancak ne kulluk vazifelerini ihmal etmiş, ne de imamet görevinden tâviz vermişlerdir. Bu gücü imanlarından aldıkları bellidir.
İmamların en büyük ahlâkî üstünlüklerinden biri sabır ehli olmalarıdır. Sabretmenin mükâfaatı ile ilgili İmam Ebu Câfer'in (a.s.) bir hadisi şöyledir: Hammad, babasından rivayet eder:
"Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki: Allah Tebareke ve Teâlâ bir kulunu sevdiği zaman onu imtihana daldırdıkça daldırır, imtihanın akışına kaptırdıkça kaptırır. Kul ona dua ettiğinde şöyle der: İstediğin kabul edilmiştir, yüceliklere layık kulum!
İstediğini bir an önce yapsam, kuşkusuz benim buna gücüm yeter. Ama sana layık gördüğüm ödülü senin için ahirete bekletirsem, hiç şüphesiz bu senin için daha hayırlıdır."
Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki: "Allah, musibetler aracılığı ile mü'min kulunun hal hatırını sorar. Tıpkı gurbetten gelen adamın hediyelerle ailesinin hal hatırını sorması gibi. Allah mü'mini dünyadan korur, tıpkı doktorun hastayı koruduğu gibi."
Çocukları ile imtihanı
İmam Bâkır (a.s.) bir gün ashabı ile oturuyordu. Birden evinden yüksek bir çığlık duydu. Hizmetçilerinden biri geldi ve İmam'ın (a.s.) kulağına bir şeyler fısıldadı.
İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "Verdiğinden ve aldığından dolayı Allah'a hamd olsun. Ağlamalarına mâni ol. Cenaze işlerine başlayın. Sakine'yi de bulun ve ona deyin ki: Sana zarar verilmeyecektir. Duyduğun bu korkudan dolayı sen, Allah rızası için azat edildin."
Sonra kaldığı yerden sohbetine devam etti. Orada oturanlar olayı sorma cesaretini kendilerinde bulamadılar. Ardından hizmetçisi geldi ve "Cenazeyi hazırladık" dedi.
O da arkadaşları ile kendisiyle birlikte oğlunun cenaze namazını kılmalarını ve defnetmelerini emretti.
Ardından arkadaşlarına olayı şu şekilde anlattı: "Çocuk, onu taşıyan cariyenin sırtından düşmüş ve ölmüş."
İmam Bâkır'ın (a.s.) bir oğlu vardı. Bu çocuğun İmam'ın (a.s.) yanında ayrı bir yeri vardı. Bu çocuk hastalandı. Çocuğu çok sevdiği için, İmam (a.s.) adına endişelendiler. Derken çocuk öldü ve İmam (a.s.) büyük bir sabırla sükûnetini korudu.
Ona denildi ki: "Senin için endişelendik ey Resûlullah'ın (s.a.v.) oğlu!"
İçi sükûnetle dolu, Allah'ın hükmüne rıza ile teslim olmuş bir halde onlara şu cevabı verdi:
"Biz sevmediğimiz şeyler için Allah'a dua ederiz. Sevmediğimiz bir şey meydana gelince de, Allah'ın sevdiği şeye muhalefet etmeyiz."
Câbir, rivayet eder: "Ebu Câfer'e (Muhammed Bâkır) dedim ki: "Allah'ın rahmeti üzerine olsun. Güzel sabır ne demektir?"
Buyurdu ki: "Bu, insanlara yönelik en küçük bir şikayet barındırmayan sabırdır."
Yani, halinden insanlara şikayet etmeden sabredebilmek, en güzelidir.
Ebu Hamza rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki:
"Babam Ali b. Hüseyin (a.s.) (Zeynelâbidin) vefat edeceği sırada beni bağrına bastı ve şöyle dedi: Yavrucuğum! Öleceği sırada babamın bana vasiyet ettiği ve daha önce babasının da ona vasiyet ettiğini belirttiği şeyi sana vasiyet edeceğim.
Yavrucuğum! Acı da olsa hak üzere sabret."
Yûnus b. Abdurrahman -merfu olarak- Ebu Câfer'den (a.s.) rivayet eder:
"İki türlü sabır vardır. Biri, belâlar karşısında sabretmektir. Bu tür sabır güzeldir, iyidir ama en faziletli sabır, haramlardan uzak durma hususunda gösterilen sabırdır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Muhammed Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.