Küfür de dört temel üzere kuruludur
İmam Ali (a.s) buyurdu ki; Küfür de dört temel üzere kuruludur: Fasıklık, haddi aşmak, şek ve şüphe. Fasıklık dört kısımdır: Kabalık ve vefasızlık, kalp körlüğü, gaflet, kibirlenip haddi aşmak
29.01.2025 18:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
İmam Ali (a.s) buyurdu ki; Küfür de dört temel üzere kuruludur: Fasıklık, haddi aşmak, şek ve şüphe. Fasıklık dört kısımdır: Kabalık ve vefasızlık, kalp körlüğü, gaflet, kibirlenip haddi aşmak.
Vefasız kaba insan, mümini küçümseyip tahkir eder, din bilginlerini kızdırır, ahdi bozmaya ısrar eder. Kalp gözü kör olan, zikri (Allah'ı ve Resulünü hatırlamayı) unutur, ahlâkı kötü olur, Allah'a karşı isyan eder, şeytan ona musallat olur.
Gafil olan, kendisi hakkında cinayet işler, gerisin geriye döner, sapıklığını hidayet sanır; dilekler onu aldatır; iş işten geçtiğinde, perde gözünün önünden kaldırıldığında, sanmadığı şey (azap) Allah tarafından ona aşikâr kılındığında hasret ve pişmanlığa düşer.
Kibirlenip Allah'ın emrinden çıkan, şüpheye düşer. Allah-u Teâla şüpheye düşeni günah işleyip Rabbinin verdiği mühlete aldandığı için kendi kudreti ile zelil eder; aynı zamanda kendi azameti ile onu küçültür.
Haddi aşmak da dört kısımdır: Derine dalmak, hak üzerinde çekişip durmak, doğru yoldan sapmak, tefrika oluşturmak. (Kendi düşünce yeteneğinin kaldıramayacağı meselelerde) derine dalan gerçeğe ulaşamaz; onun bu çabası hayret ile sapıklık girdabında boğulmaktan başka bir şeye yaramaz; bir fitneden kurtulmadan bir başkasına tutulur ve daima şaşkınlık içinde karışık fikirlere dalar.
Münakaşa ve mücadele yapan kimselerin arasına tefrika girer ve sürekli inat etmelerinden dolayı işleri yok olup gider. Kim doğru yoldan saparsa iyi şey ona kötü görünür; kötülükse güzelleşir ve sapıklık sarhoşluğuna tutulur.
Ayrıcalık ve nifak peşinde olan kimse ise, hayatında çıkmazlarla karşılaşır, işleri zorlaşır, kurtuluş yolu da daraldıkça daralır. Her kim müminlerin yolundan başka bir yola tabi olursa, din kopar.
Şek de dört kısımdır: Tereddüt, korkmak, kararsızlık ve (olayların akışına) teslim olmak. Allah'ın hangi nimetleri hakkında şüpheciler şüphe ediyor?
Kim karşılaşacağı tehlikelerden korkarsa geri adım atar; kim dininde tereddüt ederse, sürekli yerinde sayar; öncüler onu geride bırakır, geride kalanlar da ona yetişir. Böyle birisi şeytanların tırnakları altında çiğnenip gider.
Dünya ve ahiret tehlikelerine teslim olan (bir çözüm yolu düşünmeyen), her iki dünyada da helak olur. Bundan ise ancak yakin ışığıyla kurtulmak mümkün olur.
Şüphe de dört şeye dayalıdır: Süslenmekten hoşlanmak, nefsin aldatması, eğrileri yorumlamak ve hakla batılı karıştırmak. Süslenmekten hoşlanmak, insanı delilden vazgeçirir.
Nefsin aldatması, şehvetlere dalmaya sebep olur. Eğri hareket etmek çok sapmaya sebep olur. Hakla batılı karıştırmak, üst üste yığılan karanlıklardır. İşte küfrün erkânları ve bölümleri bunlardır.
Nifak da dört temel üzere kurulmuştur: Heva ve hevese tabi olmak, din hususunda gevşeklik göstermek, öfke ve tamah.
Heva ve hevese tabi olmak da dört şey üzere kuruludur: Zulüm, tecavüz, şehvet, isyan. Zulmedenin zarar ve felaketi çok olur; yalnız kalır, onun aleyhine birleşilir. Tecavüz edenin akıbeti güvende olmaz ve kalbi salim kalmaz.
Kendisini şehvetten kurtaramayan hasret girdabına dalar ve onda yüzüp kalır. İsyan edense bilerek, özürsüz ve delilsiz yolundan sapar.
Din hususunda gevşeklik etmek de dört kısımdır: Korku, aldanmak, oyalanmak ve arzu. Korku insanı haktan alıkor. Dünyaya aldanmak, ahirete önem vermemeye sebep olur.
Oyalanmaksa insanı körlük uçurumuna düşürür. Eğer arzu olmasaydı, insan kendi bulunduğu durumunun hesabını (gözden geçirip) bilirdi. Ve eğer kişi kendi bulunduğu durumunu bilseydi vahşet ve korkudan hemen ölürdü.
Öfkeye gelince; o da dört kısımdır: Kibirlenmek, övünmek, gururlanmak ve bağnazlık (taassup). Kibirlenen, (ilerleyeceğine) geriler.
Övünen günah işler. Gurura kapılan yanlış işlerde ısrar eder. Mutaassıp olan zulmeder. Gerileme, fısk ve günaha ısrar eden ne kötü bir hâldedir!
Tamah da dört kısımdır: Sevinç, gurur, inatçılık ve tekebbür. (Dünya güzelliklerine) sevinmek, Allah katında sevilmeyecek bir şeydir.
Gururlu olmak, bencilliktir. İnatçılık, günaha sürüklediği kimse için bir beladır. Tekebbür; oyun, eğlenmek, meşguliyet ve iyiyi kötüyle değiştirmektir. İşte bunlar nifakın erkân ve kısımlarıdır.
Allah kullarına karşı kahirdir; güçlüdür; bereketi boldur; hikmeti açıktır; delili üstündür; koyduğu din halis ve sözü haktır; ihsanı (azabından) öncedir; yaratıklardan seçkindir; ölçüleri adalettir; mesajları iletilmiştir; bekçileri hazırdır.
Sonra Allah, kötülükleri günah, günahı fitne, fitneyi de pislik karar kılmıştır. İyiliği ganimet, (kulundan) razı olmayı tövbe vesilesi, tövbeyi de temizleyici kılmıştır.
Tövbe eden hidayet bulur; fitneye düşense, Allah'a yönelip günahını itiraf ederek Allah'ın vaatlerini tasdik etmedikçe sapık kalır. Allah'ın azabına müstahak olan ise helak olur.
Allah'ın indinde olan bağışlar yani tövbe, rahmet, müjde ve büyük hilim, ne kadar da fazla, geniş ve boldur! Ve onun cezası, ateşi, izzeti, kudreti, amansız ve şiddetli yakalaması da ne kadar da korkutucudur. Allah'ın itaatine muvaffak olan, O'nun yüceliğini seçmiştir; daima günah işleyense O'nun şiddetli azabını tadacaktır. İşte son ev orasıdır."
Vefasız kaba insan, mümini küçümseyip tahkir eder, din bilginlerini kızdırır, ahdi bozmaya ısrar eder. Kalp gözü kör olan, zikri (Allah'ı ve Resulünü hatırlamayı) unutur, ahlâkı kötü olur, Allah'a karşı isyan eder, şeytan ona musallat olur.
Gafil olan, kendisi hakkında cinayet işler, gerisin geriye döner, sapıklığını hidayet sanır; dilekler onu aldatır; iş işten geçtiğinde, perde gözünün önünden kaldırıldığında, sanmadığı şey (azap) Allah tarafından ona aşikâr kılındığında hasret ve pişmanlığa düşer.
Kibirlenip Allah'ın emrinden çıkan, şüpheye düşer. Allah-u Teâla şüpheye düşeni günah işleyip Rabbinin verdiği mühlete aldandığı için kendi kudreti ile zelil eder; aynı zamanda kendi azameti ile onu küçültür.
Haddi aşmak da dört kısımdır: Derine dalmak, hak üzerinde çekişip durmak, doğru yoldan sapmak, tefrika oluşturmak. (Kendi düşünce yeteneğinin kaldıramayacağı meselelerde) derine dalan gerçeğe ulaşamaz; onun bu çabası hayret ile sapıklık girdabında boğulmaktan başka bir şeye yaramaz; bir fitneden kurtulmadan bir başkasına tutulur ve daima şaşkınlık içinde karışık fikirlere dalar.
Münakaşa ve mücadele yapan kimselerin arasına tefrika girer ve sürekli inat etmelerinden dolayı işleri yok olup gider. Kim doğru yoldan saparsa iyi şey ona kötü görünür; kötülükse güzelleşir ve sapıklık sarhoşluğuna tutulur.
Ayrıcalık ve nifak peşinde olan kimse ise, hayatında çıkmazlarla karşılaşır, işleri zorlaşır, kurtuluş yolu da daraldıkça daralır. Her kim müminlerin yolundan başka bir yola tabi olursa, din kopar.
Şek de dört kısımdır: Tereddüt, korkmak, kararsızlık ve (olayların akışına) teslim olmak. Allah'ın hangi nimetleri hakkında şüpheciler şüphe ediyor?
Kim karşılaşacağı tehlikelerden korkarsa geri adım atar; kim dininde tereddüt ederse, sürekli yerinde sayar; öncüler onu geride bırakır, geride kalanlar da ona yetişir. Böyle birisi şeytanların tırnakları altında çiğnenip gider.
Dünya ve ahiret tehlikelerine teslim olan (bir çözüm yolu düşünmeyen), her iki dünyada da helak olur. Bundan ise ancak yakin ışığıyla kurtulmak mümkün olur.
Şüphe de dört şeye dayalıdır: Süslenmekten hoşlanmak, nefsin aldatması, eğrileri yorumlamak ve hakla batılı karıştırmak. Süslenmekten hoşlanmak, insanı delilden vazgeçirir.
Nefsin aldatması, şehvetlere dalmaya sebep olur. Eğri hareket etmek çok sapmaya sebep olur. Hakla batılı karıştırmak, üst üste yığılan karanlıklardır. İşte küfrün erkânları ve bölümleri bunlardır.
Nifak da dört temel üzere kurulmuştur: Heva ve hevese tabi olmak, din hususunda gevşeklik göstermek, öfke ve tamah.
Heva ve hevese tabi olmak da dört şey üzere kuruludur: Zulüm, tecavüz, şehvet, isyan. Zulmedenin zarar ve felaketi çok olur; yalnız kalır, onun aleyhine birleşilir. Tecavüz edenin akıbeti güvende olmaz ve kalbi salim kalmaz.
Kendisini şehvetten kurtaramayan hasret girdabına dalar ve onda yüzüp kalır. İsyan edense bilerek, özürsüz ve delilsiz yolundan sapar.
Din hususunda gevşeklik etmek de dört kısımdır: Korku, aldanmak, oyalanmak ve arzu. Korku insanı haktan alıkor. Dünyaya aldanmak, ahirete önem vermemeye sebep olur.
Oyalanmaksa insanı körlük uçurumuna düşürür. Eğer arzu olmasaydı, insan kendi bulunduğu durumunun hesabını (gözden geçirip) bilirdi. Ve eğer kişi kendi bulunduğu durumunu bilseydi vahşet ve korkudan hemen ölürdü.
Öfkeye gelince; o da dört kısımdır: Kibirlenmek, övünmek, gururlanmak ve bağnazlık (taassup). Kibirlenen, (ilerleyeceğine) geriler.
Övünen günah işler. Gurura kapılan yanlış işlerde ısrar eder. Mutaassıp olan zulmeder. Gerileme, fısk ve günaha ısrar eden ne kötü bir hâldedir!
Tamah da dört kısımdır: Sevinç, gurur, inatçılık ve tekebbür. (Dünya güzelliklerine) sevinmek, Allah katında sevilmeyecek bir şeydir.
Gururlu olmak, bencilliktir. İnatçılık, günaha sürüklediği kimse için bir beladır. Tekebbür; oyun, eğlenmek, meşguliyet ve iyiyi kötüyle değiştirmektir. İşte bunlar nifakın erkân ve kısımlarıdır.
Allah kullarına karşı kahirdir; güçlüdür; bereketi boldur; hikmeti açıktır; delili üstündür; koyduğu din halis ve sözü haktır; ihsanı (azabından) öncedir; yaratıklardan seçkindir; ölçüleri adalettir; mesajları iletilmiştir; bekçileri hazırdır.
Sonra Allah, kötülükleri günah, günahı fitne, fitneyi de pislik karar kılmıştır. İyiliği ganimet, (kulundan) razı olmayı tövbe vesilesi, tövbeyi de temizleyici kılmıştır.
Tövbe eden hidayet bulur; fitneye düşense, Allah'a yönelip günahını itiraf ederek Allah'ın vaatlerini tasdik etmedikçe sapık kalır. Allah'ın azabına müstahak olan ise helak olur.
Allah'ın indinde olan bağışlar yani tövbe, rahmet, müjde ve büyük hilim, ne kadar da fazla, geniş ve boldur! Ve onun cezası, ateşi, izzeti, kudreti, amansız ve şiddetli yakalaması da ne kadar da korkutucudur. Allah'ın itaatine muvaffak olan, O'nun yüceliğini seçmiştir; daima günah işleyense O'nun şiddetli azabını tadacaktır. İşte son ev orasıdır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.