Suudi Arabistan Kralı Fahd'ın ölümünden sonra Suudi Arabistan'da önemli bir değişiklik olup olmayacağını, siyasal alanda ne tür bir hareketlenmenin yaşanıp yaşanmayacağını göreceğiz.84 yaşındaki kralın cenazesine devlet ve hükümet bazında yoğun bir katılım oldu.Toprağa verilen kralın mezarında herhangi bir işaretin olmaması da gözlerden kaçmadı.Yoğun güvenlik tedbirleri altındaki caneze töreninde Türkiye adına Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül de hazır bulundu.Ortadoğu'nun önemli aktörlerinden Suudi Arabistan'daki gelişmeler sadece o bölge için değil Avrupa ülkeleri,Amerika, Rusya ve Türkiye için de önem arzediyor.İsrail-Filistin sorununda belli bir duruş sergileyen, İran-Irak savaşında tarafsız kalarak elini güçlendiren ve her defasında Mısır ve Suriye'nin yanında yeni bir bloklaşma potansiyelinin önemli unsurlarından kabul edilen Suudi Arabistan ile dünyanın tüm diğer devletleri ucundan köşesinden ilgilenmek durumunda.Önemli bir petrol üreticisi olan ve petrol ihracatçı devletler ( OPEC) arasında kurumsal anlamda popüleritesini artıran Suudi Arabistan'ın siyasal ve ekonomik alanda attığı adımlar sıkı takip ediliyor. Suud petrolünün usul ve esastan alacağı şekil tüm dünya ekonomisini etkileyebilecek bir nitelik arzediyor.Rusya ve Amerika'nın bu bölgeye olan ilgileri de buradan kaynaklanıyor.Peki Suudlar siyasal anlamda nasıl bir duruş sergiliyorlar...?Vehhabiliğin önemli bir ağırlık taşıdığı dini kesim ile Ortadoğu ülkelerindeki sünni kesim arasında sorunlar var.İran'daki Şii unsurlar ile de kıyaslandığında Suudlar dini konuda belli bir ülkeyle biraraya tam anlamıyla gelemiyor.Hac mevsiminde Suudlar'ın Mekke ve Medine'de yaptığı uygulamalar zaman zaman Sünniler'in tepkisini de çekmeye devam ediyor.Dini açıdan ittifaklaşma olmadığı gibi siyasal anlamda da belli bir ortak hareket tarzı yok.Ortadoğu ülkelerinin ortak bir hareketinin olmaması Ortadoğu'daki çetrefilli sorunun güç çözülmesine neden oluyor.Her ülke kendi İslam potansiyeli adına politika kurguladığında da çokbaşlı bir siyasal kimlik ortaya çıkıyor.Arap Birliği gibi siyasal örgütlenme ile İslam Konferansı Örgütü şeklinde dini yapılanmalar da bir dereceye kadar anlam ifade ediyor.Suudi Arabistan siyasal açıdan Türkiye ve Avrupa'dan çok Amerika ile daha yakın münasebet içerisinde.Bölge adına alınan Amerikan kararlarının adeta uygulayıcısı konumunda olan ve İsrail'den sonra en sadık müttefik olarak nitelendirebileceğimiz Suudi Arabistan'daki rejimin kral sonrası alacağı yol önemli.Ancak bu noktada Kral Fahd'ın ölmesi ile birlikte siyasal ve dini bağlamda önemli bir değişikliğin olacağını söylemek zor, hatta imkansız.Fahd'ın yerine geçen yeni Kral yine Amerika ve Avrupa'ya oynayarak bölgedeki konumunu muhafazaya ve siyasal rejimi garantiye almaya çalışacak.Bu noktada ise Suud halkının hoşnutsuzluğu önemli.Suud yönetimi kendi seçeneği ve geleceğini Amerikan cenahında değerlendirse de Suudi gençler arasında yayılan ve günden güne büyüyen Amerikan karşıtlığı da yeni rejimin zor günler geçireceğinin işaretlerini veriyor."Kral öldü, yaşasın yeni kral" geleneği bakalım nereye kadar gidecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005