Adamın kalıbına bakıyorsunuz görkemli,gösterişli,meşhur ifadesi ile kelle kulak yerinde ama fikirlerini,düşüncelerini ifade ederken adeta buharlaşıp kayboluyor. Bu ses,bu cümleler bu adamdan mı sadır oldu diye hayrete düşüyorsunuz. Yazı yazdığı gazetesindeki köşesinde arzı endam eden resmi ile yazdığı yazıları aynı anda düşünmeye başlayıp hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Elbiseler oldukça gösterişli ama içinde sanki kimse yok. Yediğini etine kemiğine vermiş ama yürek adeta serçe yüreği. Bu tiplerden bol miktarda her piyasada var.Siyasette sayılamayacak kadar,medyada listesi tutulamayacak kadar,iş dünyasında ciltlere sığmayacak kadar fazla? Bu tiplerin iliklerine kadar işlemiş bulunan mandacılık fikri,amansız kanser illeti gibi bir türlü iflah etmiyor,günden güne eritip bitiriyor zavallıları. Hem mandacılığa demir atmış,başka dünya algılamayacak kadar saplantı içindeler hem de yazdıklarının,yaptıklarının yerli olduğundan dem vuruyorlar. Kendileri yerli olmaktan çıkmış koca koca adamların fikirlerinin yerli olması düşünülebilir mi? Bazıları hem kalıp,hem kalp hem vicdan itibariyle tamamen dışarıda,başka dünyalarda dolaşıyor ama yerlilikten bahsediyor. Elbette gülüp geçiyorsunuz. Kerim kitabımızda dikkat çekildiği gibi,dünya hayatına dair nutukları insanı hayrete düşüren insanlar vardır ama Allah şahittir ki onlar yaman düşmanlardandır. Bu tiplerin yazdıklarının söylediklerinin arka planını anlamak için,zahiren sergilediklerinin aksine yaman düşmanlar olduklarını anlamak için yine bir ilahi lütuf olan basiret sahibi olmak gerekiyor. Eğer müttekilerden olma yolunda bir gayret,bir çalışmaya girersek iyi ile kötüyü,Hak ile batılı,güzel ile çirkini,mert ile namerdi ayıracak bir meleke olan "Furkan" vasfına mazhar olacağımızı da yine Kerim kitabımızdan öğreniyoruz. "İn tettekullah", yani,Yaratıcının yasaklarından kaçma,emirlerine sarılma,Yaratıcıyı darıltacak,O'nun gazabı,azabını celbedecek şeylerden uzaklaşma şartını yerine getirmediğimiz için "Furkan" müjdesine mazhar olamıyoruz,bundan ötürü de cüce fikirli ama yaldızlı laflar eden adamlar rahatlıkla kandırabiliyor bizleri. Kırdığı yumurta,berbat ettiği incir çuvalı binleri geçtiği halde adamın bir yaldızlı lafı ile arkasına takılıp gidiyoruz ve her defasında yeniden başlıyoruz yumurta biriktirmeğe ve incir yetiştirmeğe. Emeklere ve harcanan zamana yazık değil mi? Basireti,feraseti bu dünyada kullanmayacaksak kefenin cebine koyup da öte dünyaya mı götüreceğiz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025