Yıllarca aynı tiyatro oynanıyor. Sadece oyuncular ve figüranlar değişiyor.Düşük yoğunluklu gerilim senaryosunun üç-aşağı beş yukarı aynı versiyonları konjonktüre göre sahneleniyor.Küresel ve toplumsal mühendisler, aynı yuvarlak masa etrafında Türkiye'yi ve Türk milletini diledikleri gibi karıyorlar, şekilden şekle sokuyorlar.Çok partili dönemin daha ilk günlerinde Halk Partililer-Demokrat Partililer kapışması alevlendi.Dinli-dinsiz dalaşının ilk tohumları o süreçte ekildi.O dönemde İnönü'nün CHP'si de, Menderes'in DP'si de Atlantik ötesi rüzgarıyla pupa yelken açmıştı. ABD, hepsinin kulağına üflüyor, hepsine yardımlar sağlıyordu. Bunlara mukabil devlet çarkına "uzman" personel konuşlandırıyordu ABD.İş öyle bir raddeye varmış ki, bir ara, 1965'lerde İnönü, TBMM kürsüsünden, "Yanı başımdaki bürokratıma bir konu ile ilgili talimat veriyorum; sabahleyin Amerikan misyon şefleri, ellerinde o konuya dair rapor ve dosyalarla yanıma damlıyorlar. Devlet sırrı diye bir şey kalmadı. Bu işin şirazesi çıktı?" diye yakınıyordu.70'li yıllara kadar bu çatışmanın serpintisi ulaştı.Ardından sağ-sol, ilerici-gerici sahnesi açıldı. Sağ-sol çatışması tezgahını hatırlamayan yoktur? Bizim jenerasyon, bu alacakaranlık kuşağından geçmiştir.Sağ-sol çatışmasına paralel olarak, bu arada İngiliz güdümlü Arap- Ezher kültür coğrafyasından "din eksenli" tercüme furyası başlatıldı. İslam'ın temel dinamikleri ince ince silkelendi. Ehl-i Sünnet akaidi ve Asr-ı Saadet'ten bu yana yaşana gelen İslam esasları, mezhepler, meşrepler, hadisler tartışmaya açıldı. Her alanda tartışmalar, kapışmalar, ayrışmalar ve vuruşmalar alıp başını gitti.Derken 12 Eylül harekatıyla Türkiye'ye bir sünger çekildi.12 Eylül'ün meşhur öncüsü Kenan Evren Paşa, şimdilerde yaptığı konuşmalardan anlıyoruz ki, Türkiye'nin üniter devlet yapısı yerine "8 eyaletli parçalanmış bir yönetim yapısı"nın sevdalılarındanmış. Ne tesadüf ki, bölgemizi ve Ortadoğu coğrafyasındaki inisiyatifi İngilizlerden "danışıklı paylaşım ekseni"nde devralan ABD, bu parçalanmış Türkiye'nin projesinde PKK, etnik parselasyon ve Ilımlı İslam yatırımları yaptı, yapıyor.12 Eylül sonrasında, Özal devriyle, birden dönüşüm ve hızlı küreselleşmeye takılma süreci hızlandı. Bu karılma ve mühendislik ameliyesi, sadece politik eksende değil, her alanda ve tabii "yoğunluklu biçimde İslam dini eksenli" olarak yaşandı.Laik-anti laik kapışması devreye kondu. Başörtüsü eziyeti ve karşı atışlar başlatıldı. İslam karşıtlığı ve Ilımlı İslamcılık furyası aynı anda sahne aldı.Papaz-severler, diyalog sevdalıları ve Vatikan misyon erleri sahne aldılar; tarihten günümüze yaşana gelen İslam'da "örselenmedik akaid esası" bırakmadılar. Vatikan'ın hoşgörü ve diyalog planı ekseninde İslam'ın temellerini kemirdiler. Millete, haklarını arama merci olarak Avrupa kapıları gösterildi. ABD'ye kapak atmaları tavsiye edildi. Nitekim laik görüneni de, dinci kisvelisi de konjonktüre göre ya ABD'ye ya da AB'ye kapak attı, oralarda himmet arıyor.Tesadüfe bakın ki, bu karşılıklı atışma ve cepheleşmelerde başı çekenler, ya ABD'den veyahut AB fonlarından besleniyorlar.Yine ne tesadüf ki, henüz seçimlerden önce milleti laiklik namına meydanlara dökenlerin ABD ve AB fonlarından beslendikleri ortaya çıktığı gibi, güya onların karşı durduğu AKP de ABD ile stratejik ortaklık ve AB sevdasından ne pahasına olursa olsun vazgeçmemekte sabit kadem oldu.Meydanlarda AB ve ABD karşıtı nutuk çeken bu laiklik yanlısı Amerika ve AB fonlu beslemeler, ne hikmettir ki, meydanları dolduran kalabalığa, "Burada bulunanlar CHP ve MHP'ye, bulunmayanlar da AKP'ye oylarını versinler" şeklindeki tavsiyeleriyle sahnedeki rollerini oynadılar.Her halükarda küresel sömürgecilerin ekmeğine yağ sürüldü. Millet bir lokma ekmeğe muhtaç vaziyette, devlet de meteliğe kurşun atarak yoluna devam edip gidiyor. ABD ve AB ise ülkemiz ve bölgemizdeki kaymağı alıp götürüyorlar.Bu düşük yoğunluklu gerilim ve bir lokmalık ekonomik zaviye atmosferinde, var olan azınlıklara Lozan'dan kat kat fazla yeni hakların tanınması, tek vücut olan milletimizden yeni azınlıklar oluşturulması ve İslam'ın küreselleşmeye endeksli olarak Haçlı'nın hazmedebileceği "light-yumuşak" kıvama kavuşturulması tecelli ettiriliyor. Türkiye küreselleştiriliyor, Türk milleti dönüştürürlüyor.Din dersleri tartışmaları, başörtüsü yasağı kapışmaları ve Anayasa değişikliği nümayişleri, genel adıyla Malezyalaşma tiyatrosu bu gelişmeleri örtmeye dönük yeni bir şaldır.Bundan sonra atılacak adımlar, ne millete, ne devlete ne de dine hayır getirecek türden değildir; çünkü Amerikan endeksli ve Avrupa endeksli düzenlemeler olacaktır.Diyanet'ten sorumlu Devlet Bakanı Said yazıcıoğlu, din derslerinden muaf olanlara "evrensel din ve ahlak kültürü" dersinin zorunlu olması en iyi formüldür, diyor. Neymiş evrensel din?! Şehadet cümlesinden "Muhammed'ür Rasulüllah"ın çıkartıldığı din mi?! Çıkartıldı zaten; o da mı yetmedi?! AB ve Vatikan sokuşturmalı okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi dersindeki İslam kırıntıları da mı "evrensel din dersi"ne aykırı!? İslam seyreltildiği nispette mi "din dersi" evrensel kıvama kavuşacak?! İslam'dan gayrı hangi din evrensel?!Başörtüsü hususunda AB'nin Genişlemeden Sorumlu Şefi Olli Rehn, biz AİHM'nin türban kararını esas kabul ediyoruz, ona göre ayağınızı denk alın, diyor. Ankara'da AB'ye karşı direnç koyacak kim kaldı?!O halde bu tiyatro niye?! Millet ve devlete oynanan bu oyunlar kimin ekmeğine yağ sürmek için?! Bunu da sormayalım mı?!Bu senaryolar, küresel toplum mühendislerinin BOP senaryosu? Gerisi hikaye.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
A. Faik Nabi / diğer yazıları
- Nuriye nenemin ağzından Atatürk / 10.11.2015
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009