Türkiye'nin yoğun bir gündemle boğuştuğu bir sırada, KKTC'de "sessiz bir devrim" olduğundan haberiniz var mı? Son bir haftaya damgasını vurması gereken gelişmeler, ne yazık ki, gazetelerin iç sayfalarında küçük sütunlara hapsedildi. Oysa yavru vatanda siyaset fokur fokur kaynıyor ve "iktidar" arenasında "güdümlü darbeler" yapılıyor.Bildiğiniz gibi geçen yılki seçimler sonucunda cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın partisi CTP, 50 sandalyelik KKTC Meclisine 24 vekil sokarak birinci parti olmuş, oğul Denktaş'ın partisi ise 6 vekille üçüncü parti olmuştu. Anamuhalefet ise 19 vekilli UBP'ye kalmıştı. Sonuç olarak Talat ve Denktaş koalisyon kurmuştu. Ne olduysa son günlerde oldu ve "aniden" üçü UBP'den, biri de DP'den olmak üzere 4 vekil istifa etti. Normal Meclis aritmetiğinde bu 4 vekilin KKTC siyasetini etkileyecek bir pozisyonları olmazdı ancak geçtiğimiz aylarda yapılan ara seçimle 2 sandalyenin daha CTP tarafından kazanılmasıyla bu 4 vekil CTP'yi tek başına iktidar yapabilme kudretine sahip oldu. Ve sonuç olarak bu vekiller yeni bir siyasi oluşumla birlikte CTP'ye iktidar ortağı olma niyetindeler. Nitekim önceki gün de Başbakan Ferdi Sabit Soyer hükümetin istifasını Cumhurbaşkanına sundu ve Talat da kabul etti. Hem de bu istifayı sunma girişimi, iktidar ortağı Serdar Denktaş yurtdışındayken yapıldı. Yani Denktaş KKTC'ye döndüğünde kendisini yeniden "dizayn edilmiş" bir siyasi arenanın ortasında buluverdi. "Dizayn edilmiş" kavramını bilerek kullandım, çünkü KKTC'de yaşanan bu sıcak gelişmeler, 4 vekilin tesadüfen istifa edip, siyasi bir oluşum meydana getirmesi ve CTP'yle koalisyon kurma isteğiyle açıklanamayacak kadar hesaplı ve planlı. Ve hiç de masum değil. Kıbrıs'la ilgili sıcak ve önemli gelişmelerin yaşanacağı bir süreç öncesinde yapılan bu manevralardaki "güdümleyen" gücü bulmak, dizayn çalışmalarının amaçları hakkında da fikir verecektir. Annan Planı'na koşulsuz bir şekilde "evet" diyen ve işbaşına geldiği 2002'den bu yana, Kıbrıs'ı AB uğruna feda etmekten çekinmeyen ve çekinmeyecek AKP hükümetiyle uyumlu ve hatta "eşgüdüm" içerisinde çalışan CTP'nin, Serdar Denktaş'ın DP'siyle yaşadığı temel sorunlar ve ayrılık noktalarının başında Avrupa Birliği politikaları ve KKTC'nin geleceğine dair fikir ayrılıkları geliyor. KKTC'nin bağımsızlığına inanmakta güçlük çeken ve iyi bir makam kapabildikten sonra Rum Kesimi'ne "cemaat" olarak angaje olmaktan gocunmayan bir siyasi kadronun, DP ile ortak bir noktada buluşmaları ancak mecburiyet halinde olurdu. UBP'ye göre daha ılımlı gördükleri DP ile koalisyon da bu mecburiyetin ürünüydü. Nitekim Serdar Denktaş ile CTP arasında uzun süredir AB'den gelecek fonlarla ilgili fikir ayrılıkları yaşanıyordu. AB'den gelecek her bir avronun üzerine balıklama atlama ve karşılığında istenen tavizi verme noktasında istekli olan CTP'ye karşı, DP kanadında ciddi bir direnç sözkonusuydu. Peki KKTC'deki bu "sessiz darbe"nin ardındaki güç kimdi?İşte bu noktada kimilerine göre "tesadüf" olan bazı gelişmeleri aktarmak açıklayıcı olacaktır diye düşünüyorum. DP'den ayrılma kararını alan CTP'li Başbakan Ferdi Sabit Soyer geçtiğimiz günlerde İstanbul'da Başbakan Erdoğan ile başbaşa görüştü. Bu görüşmede nelerin konuşulduğuna dair basına pek bir şey yansımadı. Ardından UBP'den istifa eden vekiller Ankara'da AKP Dış İlişkiler Başkanı Şaban Dişli ile özel bir yemekte buluştular. Bu yemeğe ve yemekte konuşulanlara dair de basında bir şey yer almadı. Ve bu tesadüfler zincirinin ardından KKTC'de siyaset arenası karışmaya başladı. KKTC'ye yapılan bu siyasi darbede, AKP hükümetine dair bu kadar iz bulunması pek hayra alamet değil. Nihayetinde önümüzdeki günlerde AB ile müzakereler konusunda önemli bir dönemece giren AKP hükümeti, Kıbrıs'ın geleceğine dair kritik kararlar vermek durumunda kalacak. Ve bu kararlar verilirken, KKTC'de "eşgüdümü" bozan çatlak sesler olmaması oldukça önemli ve rahatlatıcı.İnsanın aklına herşey geliyor...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012