KKTC'de yapılan erken genel seçimlerde Başbakan Mehmet Ali Talat'ın Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), oy oranını 10 puan artırdı ve 44,4 ile birinci parti olarak çıktı. 7 partinin katıldığı seçimlerde Başbakan yardımcısı Serdar Denktaş'ın liderliğindeki Demokrat Parti (DP) yüzde 13,5 oy aldı. Eski Başbakan Derviş Eroğlu'nun Ulusal Birlik Partisi (UBP) ise yüzde 31,7 oy aldı. CTP'nin sandalye sayısı 24oldu.
UBP'nin sandalye sayısı ise 18. Serdar Denktaş ise 6 sandalye kazandı.
Umarız bu seçimler KKTC için yeni ve hayırlı bir başlangıç teşkil eder.
Bizler Kuzey Kıbrıs Türk halkının beklentilerinin gerçekleşmesini talep ederken, Avrupa Birliği ve Amerika'nın beklentileri de ada üzerinde tekrardan yoğunluk kazanmaya başlayacak.
Seçimler arefesinde yoğunluk kazanan diplomatik turlar Ttürkleri tanıma anlamına gelmezken bu turlar yeniden ivme kazanacak.
Kıbrıs'ı Akdeniz rantı olarak görenler rant elde etmek ve bazı kesimleri sindirebilmek için yeni senaryoları beraberinde kurgulayacaklar.
Kıbrıs'taki dengeyi sarsacak potansiyele sahip yeni senaryoların başında ise Annan Planı gelmekte.
Türk halkı umutla bu plan için "evet" derken plana çekinceli yaklaşan Rumlar "hayır"diyerek dışladılar.
Kamuoyunda çok konuşuldu, çok tartışıldı. Kimi tuzaklar olduğu için plana lanet yağdırdı kimi ona umut bağlayarak Avrupa'da kendine yer edinmeye çalıştı.
Herkesin kendine göre haklı bulduğu gerekçeleri vardı.
Şimdi aslolan tüm bunları yenibaştan gözden geçirerek KKTC için neler yapıldı ve şu aşamadan sonra neler yapılabilir onu tartışmak.
Tek başına ya da koalisyonla, KKTC deki hükümete ve siyasi kadrolara büyük görevler düşüyor.
Seçimden birinci parti olarak çıkan Başbakan Talat'ın konumu düşünülecek olursa kendisine daha ağırlıklı görevler düşmekte.
Talat, Annan Planı'nı KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş karşısında savunurken Sayın Denktaş'a amacı dışında hakaretlerden de geri kalmamıştı.
Karşılıklı söz düellosu şeklinde geçen Annan Planı tartışmalarındaki hatanın bu seçimler sonrası yapılmaması gerekiyor.
Bu tarz ortamlarda elbette ki tartışmalar olacaktır ama amacını aşmış tartışmalar yapılınca kimse bundan hoşnut kalmayacaktır.
Adada mevcut huzurun tesisi ve demokrasinin kalıcı hale gelmesi için bunların yapılması kaçınılmaz.
Hükümet tartışmaları ve hükümet kurma turlarındaki nezaketin bundan sonrası için de sürmesi şart.
Geçtiğimiz nisan ayında Anna Planı'nın adeta referanduma sunulması şeklinde cereyan eden KKTC Genel seçimlerinden ziyade bu son erken seçimin bir fırsat olarak görülüp ona göre sürdürülmesi gerekmekte.
KKTC'de hükümet arayışından ziyade hüküm verme zamanı.
Daha şimdiden ortaya atılan "Cumhurbaşkanı kim ve nasıl olacak.." tartışmaları ve kısırdöngüyü bırakıp KKTC'de birlik olma zamanı.
KKTC'nin birliğe ihtiyacı var.
UBP'nin sandalye sayısı ise 18. Serdar Denktaş ise 6 sandalye kazandı.
Umarız bu seçimler KKTC için yeni ve hayırlı bir başlangıç teşkil eder.
Bizler Kuzey Kıbrıs Türk halkının beklentilerinin gerçekleşmesini talep ederken, Avrupa Birliği ve Amerika'nın beklentileri de ada üzerinde tekrardan yoğunluk kazanmaya başlayacak.
Seçimler arefesinde yoğunluk kazanan diplomatik turlar Ttürkleri tanıma anlamına gelmezken bu turlar yeniden ivme kazanacak.
Kıbrıs'ı Akdeniz rantı olarak görenler rant elde etmek ve bazı kesimleri sindirebilmek için yeni senaryoları beraberinde kurgulayacaklar.
Kıbrıs'taki dengeyi sarsacak potansiyele sahip yeni senaryoların başında ise Annan Planı gelmekte.
Türk halkı umutla bu plan için "evet" derken plana çekinceli yaklaşan Rumlar "hayır"diyerek dışladılar.
Kamuoyunda çok konuşuldu, çok tartışıldı. Kimi tuzaklar olduğu için plana lanet yağdırdı kimi ona umut bağlayarak Avrupa'da kendine yer edinmeye çalıştı.
Herkesin kendine göre haklı bulduğu gerekçeleri vardı.
Şimdi aslolan tüm bunları yenibaştan gözden geçirerek KKTC için neler yapıldı ve şu aşamadan sonra neler yapılabilir onu tartışmak.
Tek başına ya da koalisyonla, KKTC deki hükümete ve siyasi kadrolara büyük görevler düşüyor.
Seçimden birinci parti olarak çıkan Başbakan Talat'ın konumu düşünülecek olursa kendisine daha ağırlıklı görevler düşmekte.
Talat, Annan Planı'nı KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş karşısında savunurken Sayın Denktaş'a amacı dışında hakaretlerden de geri kalmamıştı.
Karşılıklı söz düellosu şeklinde geçen Annan Planı tartışmalarındaki hatanın bu seçimler sonrası yapılmaması gerekiyor.
Bu tarz ortamlarda elbette ki tartışmalar olacaktır ama amacını aşmış tartışmalar yapılınca kimse bundan hoşnut kalmayacaktır.
Adada mevcut huzurun tesisi ve demokrasinin kalıcı hale gelmesi için bunların yapılması kaçınılmaz.
Hükümet tartışmaları ve hükümet kurma turlarındaki nezaketin bundan sonrası için de sürmesi şart.
Geçtiğimiz nisan ayında Anna Planı'nın adeta referanduma sunulması şeklinde cereyan eden KKTC Genel seçimlerinden ziyade bu son erken seçimin bir fırsat olarak görülüp ona göre sürdürülmesi gerekmekte.
KKTC'de hükümet arayışından ziyade hüküm verme zamanı.
Daha şimdiden ortaya atılan "Cumhurbaşkanı kim ve nasıl olacak.." tartışmaları ve kısırdöngüyü bırakıp KKTC'de birlik olma zamanı.
KKTC'nin birliğe ihtiyacı var.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005