Yusuf Kırtorun'un Cumartesi günü yazdıklarına hak vermemek elde değil.
AKP'lilere Kızılcahamam'da bir şeyler oluyor. Bu bir sinerji, bir büyü, belki toplu bir psikoz. Liderlerine karşı korku-ümit dengesi, dışa karşı umursamazlık.
Buna benzer bir tabloyu ilk seçilip ceylan derisi koltuklarına yerleştiklerinde bir çiçeği burnunda vekilden dinlemiştim.
Ben vatandan, milletten, kendilerini bekleyen zorlu dönemeçlerden bahsettikçe, o ailesiyle birlikte nasıl göğsünü gere gere lüks mağazalara gittiğini, her yerde itibar gördüğünü anlatıyordu.
Pazar günü Kızılcahamam'dan ardarda gelen salvolar bana hep bu çocukça umursamazlığın yansıması, cüretkarlık yarışı intibaı verdi.
Abdullah Gül'ün cümleleri hariç.
Sayın Dışişleri Bakanı, "Kıbrıs'ta Tayvan modeli uygulayacağız" diyor.
Hem de Allah'ın işine bakın aynı gün AB Lefkoşe Büyükelçisi Adrian Van der Meer "24 Nisan'da Türkiye'yi uyarıp limanlarını Rum gemilerine açtıracaklarını" ilan edip, BM'deki Rum Büyükelçi Andreas Mavroyannis ise KKTC üzerinde uçan Türk uçaklarının "hava sahalarını ihlal ettiğine" dair şikayet dilekçesini Kofi Annan'a iletirken.
Hadi bunları bir yana bırakalım da soralım nedir bu Tayvan modeli?
Abdullah Gül'e göre, nasıl bütün dünya Tayvan'la ticaretini, turizmini rahatça yürütüyor, sıra siyasi ilişkilere gelince Çin üzerinden gidiyorsa,
Türkiye de Rum Kesimiyle her türlü ilişkisini yürütecek, siyasi ilişkilere gelince Yunanistan üzerinden gidecek.
Kötü kokuyu siz de alıyorsunuz değil mi? AKP'li danışmanlar epeyce kafa patlatmış herhalde. Aslanlar gibi bir kavram kargaşası.
-Bir kere, Tayvan'ı tanımayıp ezen Çin. Tayvan, bir zamanlar BM Güvenlik Konseyi'nde daimi üye iken yani dünyanın beş efendisinden birisi iken Kızıl Çin tarafından paçavra haline getirildi, şimdi de kendisine ne lutfedilirse nimet sayıyor. Çin üzerinden Tayvan'la siyasi ilişki kurmak, onun yokluğunu tasdik anlamında.
-Çin, Tayvan'ın herhangi bir bağımsızlık iddiasını 'casus belli', yani savaş sebebi sayacağını bütün dünyaya ilan etti. Tayvan da bu durumu anayasasına kadar geçirdi.
- Tayvan'a destek veren ne kadar ülke varsa, ABD de dahil, biliyor ki Kızılordunun işi bitirmesi an meselesidir. Çin, menfaatlerine uygun gördüğü anda bu dosyayı kapatır.
Sözü fazla uzatmaya gerek yok. Dışişleri monsieurleri ile iktidarın el ele vererek yürüttüğü Kıbrıs aldatmacasında son halka da sinsi ama diğerleri kadar kof.
Peki Kıbrıs gerçeği?... Çocuk oyunu.
-Küstüm.
-Ver öyleyse topumu.
-Ama ben sizle birlikte oynamak istiyorum.
-O zaman geç bakalım kaleye.
ŞARK KÖŞESİ / İlhan GÜLTEKİN
AKP'lilere Kızılcahamam'da bir şeyler oluyor. Bu bir sinerji, bir büyü, belki toplu bir psikoz. Liderlerine karşı korku-ümit dengesi, dışa karşı umursamazlık.
Buna benzer bir tabloyu ilk seçilip ceylan derisi koltuklarına yerleştiklerinde bir çiçeği burnunda vekilden dinlemiştim.
Ben vatandan, milletten, kendilerini bekleyen zorlu dönemeçlerden bahsettikçe, o ailesiyle birlikte nasıl göğsünü gere gere lüks mağazalara gittiğini, her yerde itibar gördüğünü anlatıyordu.
Pazar günü Kızılcahamam'dan ardarda gelen salvolar bana hep bu çocukça umursamazlığın yansıması, cüretkarlık yarışı intibaı verdi.
Abdullah Gül'ün cümleleri hariç.
Sayın Dışişleri Bakanı, "Kıbrıs'ta Tayvan modeli uygulayacağız" diyor.
Hem de Allah'ın işine bakın aynı gün AB Lefkoşe Büyükelçisi Adrian Van der Meer "24 Nisan'da Türkiye'yi uyarıp limanlarını Rum gemilerine açtıracaklarını" ilan edip, BM'deki Rum Büyükelçi Andreas Mavroyannis ise KKTC üzerinde uçan Türk uçaklarının "hava sahalarını ihlal ettiğine" dair şikayet dilekçesini Kofi Annan'a iletirken.
Hadi bunları bir yana bırakalım da soralım nedir bu Tayvan modeli?
Abdullah Gül'e göre, nasıl bütün dünya Tayvan'la ticaretini, turizmini rahatça yürütüyor, sıra siyasi ilişkilere gelince Çin üzerinden gidiyorsa,
Türkiye de Rum Kesimiyle her türlü ilişkisini yürütecek, siyasi ilişkilere gelince Yunanistan üzerinden gidecek.
Kötü kokuyu siz de alıyorsunuz değil mi? AKP'li danışmanlar epeyce kafa patlatmış herhalde. Aslanlar gibi bir kavram kargaşası.
-Bir kere, Tayvan'ı tanımayıp ezen Çin. Tayvan, bir zamanlar BM Güvenlik Konseyi'nde daimi üye iken yani dünyanın beş efendisinden birisi iken Kızıl Çin tarafından paçavra haline getirildi, şimdi de kendisine ne lutfedilirse nimet sayıyor. Çin üzerinden Tayvan'la siyasi ilişki kurmak, onun yokluğunu tasdik anlamında.
-Çin, Tayvan'ın herhangi bir bağımsızlık iddiasını 'casus belli', yani savaş sebebi sayacağını bütün dünyaya ilan etti. Tayvan da bu durumu anayasasına kadar geçirdi.
- Tayvan'a destek veren ne kadar ülke varsa, ABD de dahil, biliyor ki Kızılordunun işi bitirmesi an meselesidir. Çin, menfaatlerine uygun gördüğü anda bu dosyayı kapatır.
Sözü fazla uzatmaya gerek yok. Dışişleri monsieurleri ile iktidarın el ele vererek yürüttüğü Kıbrıs aldatmacasında son halka da sinsi ama diğerleri kadar kof.
Peki Kıbrıs gerçeği?... Çocuk oyunu.
-Küstüm.
-Ver öyleyse topumu.
-Ama ben sizle birlikte oynamak istiyorum.
-O zaman geç bakalım kaleye.
ŞARK KÖŞESİ / İlhan GÜLTEKİN
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012