Kış geldi, hastalıklar kapıda
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Necati Koç, havaların serinlemesi ve kapalı alanlarda geçirilen zamanın artması ile kış hastalıklarının da yaygınlaştığını söyledi
06.12.2012 00:00:00
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Necati
Koç, soğuk algınlığının her mevsimde en çok görülen hastalık olduğunu, 200’den
fazla farklı virüsün neden olduğu bu hastalığın belirtilerini üst solunum
yollarında gösterdiğini belirtti. Kalabalık ortamlarda bulunan hastaların bu
hastalığı son derece hızlı bir şekilde birbirlerine bulaştırarak yayılmasına
neden olduklarını söyleyen Dr. Koç, riskin en yüksek olduğu grubun ise kronik
müzmin hastalığı olan kişiler olduğunu ifade etti. Boğazda kuruluk, yanma ve
ağrı, hafif ateş, titreme, baş ağrısı, kırgınlık, hapşırma, öksürük, burun
tıkanıklığı, iştahsızlık, halsizlik belirtileri ile ortaya çıkan soğuk
algınlığının kesin ve geçerli bir tedavisi olmamasına rağmen, bazı tedbirlerin
hastalığın hafif geçirilmesi ve iyileşmenin çabuk olmasını sağlayabildiğini
bildirdi. Dr. Koç, bol sıvı, istirahat gerektiren hastalıktan korunmak içinse
bağışıklık sisteminin güçlü kalmasını sağlayan, vitamin açısından zengin meyve
ve sebze yenmesi, hapşırırken veya öksürürken mendil kullanılması, ellerin
yıkanması gerektiğini söyledi.
Bronşit
belirtileri
Soğuk algınlığından sonra ortaya çıkan bir hastalık
olan bronşitin, bronşların şişmesi ve balgam artışı şeklinde kendini belli
ettiğini anlatan Dr. Necati Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Sigara içenlerde
daha çok görülür. Soğuk havalarda ağızdan nefes almak, bronşit riskini önemli
derecede arttırır. Çok kuru veya soğuk havalar bronşiti tetikler. Bronşitin en
belirgin belirtileri şiddetli ve inatçı öksürük ve sonrasında gelen balgamdır.
Balgam hastalık ilerledikçe artar ve hafif ateş ile titreme, göğüs ağrısı,
boğaz ve kas ağrıları diğer belirtileridir. Hastalığın ilerlemesi durumunda
pnömoni-zatürreye kadar gidebilir. Tedavide hastalara istirahat önerilir. Bol
sıvı alması sağlanmalıdır. Bulunulan odanın nemlendirilmesi gerekir. Balgam
çıkarmayı kolaylaştırmak için balgam söktürücü ilaçlar alınmalı.”
Kış aylarında en sık rastlanan şikayetlerin başında öksürüğün geldiğini
belirten Dr. Koç, “Öksürük gerçekte vücudun bir savunma mekanizmasıdır ve
solunum yollarının en üstünden en altına kadar herhangi bir noktadan
kaynaklanabilir. Öksürük 3-4 gün gibi kısa süreli olabildiği gibi, bir aydan
daha fazla da devam edebilir. 3-4 haftadan uzun süren öksürükler kronik öksürük
olarak değerlendirilir ve mutlaka ileri tetkik edilmesi gereklidir. Tedavi
uygularken amaç öksürüğü kesmek değil, öksürüğe neden olan sorunu oradan
kaldırmak olmalıdır” dedi. Dr. Koç, öksürüğe; burun akıntısı, boğaz ve baş
ağrısı, ateş, kusma, sık ve zor nefes almanın eşlik edebildiğini
kaydetti.
Sinüzitin
tedavisi
Sinüzitin kış hastalıkları arasında yer aldığını
vurgulayan Dr. Koç, "Sinüzit, sinüs mukozasının iltihabıdır. Bu hastalık,
sinüslerin burun içi ile irtibatını sağlayan sinüs ağızlarının tıkanması
sonucu, sinüslerin havalanmasını bozarak, bakteri ve virüslerin yerleşmesine
uygun bir ortam oluşturması neticesinde ortaya çıkar. Belirtileri; yüzünüzde
basınç hissi, dolgunluk veya ağırlık hissi, burnun tıkanması, koyu, sarı-yeşil
burun akıntı, geniz akıntısı, koku duyunuzda azalma, baş ağrısı, nefes darlığı
hissi ve öksürük. Sinüzitler; akut ve kronik sinüzit olmak üzere başlıca iki
ana gurupta incelenirler. Akut sinüziti her insan senede bir kaç kez
geçirebilir. Özellikle kış aylarında soğuğa maruz kalma alerji, çevresel
kirlilik, vücut direncinin düşmesi gibi kolaylaştırıcı faktörlerin etkisi ile
başlar. Burunda basınç hissi, burun tıkanıklığı ve ateş ile kendini gösterir.
Tedavi geciktikçe ilave bulgular kendini gösterir. Bu şikayetler 3 ay veya daha
fazla sürerse kronik sinüzit adını alır. Sinüzitin sebebi sinüs deliklerinin
tıkanmasıdır. Bu tıkalı delikler açıldığı zaman sinüzit de iyileşir. İlaç
tedavisi erken dönemde oldukça etkilidir. Israrlı ilaç tedavisine cevap
vermeyen ve kronikleşmiş sinüzitlerde ameliyat gerekebilir. Ameliyattaki amaç,
tıkalı olan sinüs yollarını açmaktır, böylelikle sinüslerin havalanması
sağlanmış olur. Havalanan sinüste enfeksiyon geriler ve kaybolur” diye konuştu.
Vücut
direncini arttırın
Özellikle risk grubunda yer alan kişilerin kış
aylarında her ay hafif üst solunum yolu enfeksiyonları geçirilebildiğini,
öksürük kısa süreli ise, ateş ve solunum sıkıntısı eşlik etmiyorsa öksürük
ilaçları kullanmaya gerek olmadığını sözlerine ekleyen Dr. Koç, “Vücut
direncini artırmak, dengeli bir beslenme düzeni sağlamak gibi önlemlerle kısa
süreli öksürüklerde iyileşme sağlamak mümkündür. Kısa süreli viral enfeksiyon
düşünülen kişilerde ilk 5 gün ve ateşsiz öksürük olan kişilere tetkik yapılması
gereksizdir. Yüksek ateş varsa, 5. günden sonra devam öksürüklerde ve üç
haftadan uzun süren kronik öksürüklerde ileri tetkik yapılır. Akciğer filmi,
sinüs filmi ve kan tetkikleri ilk planda yapılması gerekli tetkiklerdir.
Öksürük ve ateş ile seyreden hastalıklarda viral veya bakteriyel ayırımı için
mutlaka doktora başvurmak gerekir. Hastalığın iş kaybı ve sağlık kaybı
oluşturmaması için erken tanı ve tedavi çok önemlidir. En basit hastalıkları
kronik hastalığı olan kişiler daha ağır geçirmekte ve ciddi sonuçlar
doğabilmektedir” dedi. HABER MERKEZİ
Koç, soğuk algınlığının her mevsimde en çok görülen hastalık olduğunu, 200’den
fazla farklı virüsün neden olduğu bu hastalığın belirtilerini üst solunum
yollarında gösterdiğini belirtti. Kalabalık ortamlarda bulunan hastaların bu
hastalığı son derece hızlı bir şekilde birbirlerine bulaştırarak yayılmasına
neden olduklarını söyleyen Dr. Koç, riskin en yüksek olduğu grubun ise kronik
müzmin hastalığı olan kişiler olduğunu ifade etti. Boğazda kuruluk, yanma ve
ağrı, hafif ateş, titreme, baş ağrısı, kırgınlık, hapşırma, öksürük, burun
tıkanıklığı, iştahsızlık, halsizlik belirtileri ile ortaya çıkan soğuk
algınlığının kesin ve geçerli bir tedavisi olmamasına rağmen, bazı tedbirlerin
hastalığın hafif geçirilmesi ve iyileşmenin çabuk olmasını sağlayabildiğini
bildirdi. Dr. Koç, bol sıvı, istirahat gerektiren hastalıktan korunmak içinse
bağışıklık sisteminin güçlü kalmasını sağlayan, vitamin açısından zengin meyve
ve sebze yenmesi, hapşırırken veya öksürürken mendil kullanılması, ellerin
yıkanması gerektiğini söyledi.
Bronşit
belirtileri
Soğuk algınlığından sonra ortaya çıkan bir hastalık
olan bronşitin, bronşların şişmesi ve balgam artışı şeklinde kendini belli
ettiğini anlatan Dr. Necati Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Sigara içenlerde
daha çok görülür. Soğuk havalarda ağızdan nefes almak, bronşit riskini önemli
derecede arttırır. Çok kuru veya soğuk havalar bronşiti tetikler. Bronşitin en
belirgin belirtileri şiddetli ve inatçı öksürük ve sonrasında gelen balgamdır.
Balgam hastalık ilerledikçe artar ve hafif ateş ile titreme, göğüs ağrısı,
boğaz ve kas ağrıları diğer belirtileridir. Hastalığın ilerlemesi durumunda
pnömoni-zatürreye kadar gidebilir. Tedavide hastalara istirahat önerilir. Bol
sıvı alması sağlanmalıdır. Bulunulan odanın nemlendirilmesi gerekir. Balgam
çıkarmayı kolaylaştırmak için balgam söktürücü ilaçlar alınmalı.”
Kış aylarında en sık rastlanan şikayetlerin başında öksürüğün geldiğini
belirten Dr. Koç, “Öksürük gerçekte vücudun bir savunma mekanizmasıdır ve
solunum yollarının en üstünden en altına kadar herhangi bir noktadan
kaynaklanabilir. Öksürük 3-4 gün gibi kısa süreli olabildiği gibi, bir aydan
daha fazla da devam edebilir. 3-4 haftadan uzun süren öksürükler kronik öksürük
olarak değerlendirilir ve mutlaka ileri tetkik edilmesi gereklidir. Tedavi
uygularken amaç öksürüğü kesmek değil, öksürüğe neden olan sorunu oradan
kaldırmak olmalıdır” dedi. Dr. Koç, öksürüğe; burun akıntısı, boğaz ve baş
ağrısı, ateş, kusma, sık ve zor nefes almanın eşlik edebildiğini
kaydetti.
Sinüzitin
tedavisi
Sinüzitin kış hastalıkları arasında yer aldığını
vurgulayan Dr. Koç, "Sinüzit, sinüs mukozasının iltihabıdır. Bu hastalık,
sinüslerin burun içi ile irtibatını sağlayan sinüs ağızlarının tıkanması
sonucu, sinüslerin havalanmasını bozarak, bakteri ve virüslerin yerleşmesine
uygun bir ortam oluşturması neticesinde ortaya çıkar. Belirtileri; yüzünüzde
basınç hissi, dolgunluk veya ağırlık hissi, burnun tıkanması, koyu, sarı-yeşil
burun akıntı, geniz akıntısı, koku duyunuzda azalma, baş ağrısı, nefes darlığı
hissi ve öksürük. Sinüzitler; akut ve kronik sinüzit olmak üzere başlıca iki
ana gurupta incelenirler. Akut sinüziti her insan senede bir kaç kez
geçirebilir. Özellikle kış aylarında soğuğa maruz kalma alerji, çevresel
kirlilik, vücut direncinin düşmesi gibi kolaylaştırıcı faktörlerin etkisi ile
başlar. Burunda basınç hissi, burun tıkanıklığı ve ateş ile kendini gösterir.
Tedavi geciktikçe ilave bulgular kendini gösterir. Bu şikayetler 3 ay veya daha
fazla sürerse kronik sinüzit adını alır. Sinüzitin sebebi sinüs deliklerinin
tıkanmasıdır. Bu tıkalı delikler açıldığı zaman sinüzit de iyileşir. İlaç
tedavisi erken dönemde oldukça etkilidir. Israrlı ilaç tedavisine cevap
vermeyen ve kronikleşmiş sinüzitlerde ameliyat gerekebilir. Ameliyattaki amaç,
tıkalı olan sinüs yollarını açmaktır, böylelikle sinüslerin havalanması
sağlanmış olur. Havalanan sinüste enfeksiyon geriler ve kaybolur” diye konuştu.
Vücut
direncini arttırın
Özellikle risk grubunda yer alan kişilerin kış
aylarında her ay hafif üst solunum yolu enfeksiyonları geçirilebildiğini,
öksürük kısa süreli ise, ateş ve solunum sıkıntısı eşlik etmiyorsa öksürük
ilaçları kullanmaya gerek olmadığını sözlerine ekleyen Dr. Koç, “Vücut
direncini artırmak, dengeli bir beslenme düzeni sağlamak gibi önlemlerle kısa
süreli öksürüklerde iyileşme sağlamak mümkündür. Kısa süreli viral enfeksiyon
düşünülen kişilerde ilk 5 gün ve ateşsiz öksürük olan kişilere tetkik yapılması
gereksizdir. Yüksek ateş varsa, 5. günden sonra devam öksürüklerde ve üç
haftadan uzun süren kronik öksürüklerde ileri tetkik yapılır. Akciğer filmi,
sinüs filmi ve kan tetkikleri ilk planda yapılması gerekli tetkiklerdir.
Öksürük ve ateş ile seyreden hastalıklarda viral veya bakteriyel ayırımı için
mutlaka doktora başvurmak gerekir. Hastalığın iş kaybı ve sağlık kaybı
oluşturmaması için erken tanı ve tedavi çok önemlidir. En basit hastalıkları
kronik hastalığı olan kişiler daha ağır geçirmekte ve ciddi sonuçlar
doğabilmektedir” dedi. HABER MERKEZİ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.