KKTC Lideri Rauf Denktaş, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fatih Eğitim Fakültesi'nde Trabzon Aydınlar Ocağı tarafından düzenlenen "Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye'' konulu konferansta yaptığı konuşmada, Rumların 24 Nisan'da Annan Planı'na 'evet' demeleri halinde Kıbrıs Türklerini çeşitli felaketlerin beklediğini anlattı.
Denktaş, "Eğer, 24 Nisan'da Rumlar, devlet adamlıklarını göstermeselerdi, manevra yapmak için bizi Annan Planı'nın ön gördüğü şekilde yavaşça ortadan kaldırmak için 'evet' demiş olsalardı, ben bugün burada olamayacaktım. Kıbrıs Türk Halkı'nın yarısı göçmen olmuş olacaktı. Halk bu bekleyiş içine girmişti. Bizi ne zaman evimizden çıkaracaklar? Nereye gideceğiz? Parası bulundu mu? Tarla verecekler mi? Yoksa planda ön görüldüğü gibi apartman dairesine mi hapsedecekler? Düşüncelerine kapılmıştı'' dedi.
Türkiye'nin artık Kıbrıs'tan elini, ayağını, eteğini çekişini gördüğünü ve 5-6 yaşındayken dedesinin kendisine söylediği, (Ben Türk bayrağının gönderden nasıl indirildiğini, İngiliz bayrağının nasıl göndere çekildiğini gördüm) sözleri düşündüğünü dile getiren Denktaş, "Maalesef ben çocuklarıma, torunlarıma dedemin bana dediği gibi (Gittiler, ama yeniden gelecekler) diyemeyecektim. Bu gidiş Girit'de olduğu gibi, son gidiş son çıkış olacaktı. Anadolu'nun bağrından birkaç mil ötede Kıbrıs, 5-10 yıl kan ağladıktan sonra tamamen Yunan olacaktı. Amerikan, İngiliz ve Rumların iştirakiyle hazırlanmış olan Annan Planı'nın bize çizmiş olduğu kader buydu. Bunu görmeyenler, bilmeyenler bir yana, Rumu bilmeyenler bir yana. Ve devamlı surette bize, bu plana hayır diyenlere, acımasız şekilde saldırmışlardır'' diye konuştu.
Milli bir davada askerin, cephede mermi yağmuruna karşı göğüs gereceğini, gerekirse şehit olacağını ifade eden Denktaş, "Biz masa başında şehitlerimizin kanı ve canı pahasına kazanılmış bir hürriyet ile bir devlet ortadan kalkmasın diye, kalemşörlerin saldırılarına göğüs germeyi görev bildik'' dedi.
Hani ambargolar kalkacaktı!
Sadece kağıt üzerinde değil, toprağı ve egemenliğe dayalı anlaşma istediklerini dile getiren Denktaş, "Diyorum ki Türkiye'nin tanıdığı katkılarıyla korunmuş olan, Türk şehitlerinin kanlarından canlarından sonra kurulabilmiş olan bir devleti, varolmadığını ispat için yapılmış bir plana Türkiye nasıl (buyurun, kabul edin) der. Biz bunu anlayamıyoruz, anlayamadık, anlayamayacağız'' şeklinde konuştu.
"Rumların hayır demesine kızmış bir dünya varmış. Bizim de evet dememizden memnun bir dünya olduğunu söylüyorlar'' diyen Denktaş, şöyle devam etti:
"Bize neler vaadettiler? Ambargolar kalkacak, Ercan Havameydanı'na uçaklar derhal inmeye başlayacak. Tanınma kapanın arkasında. Derhal bu da olacak. Ne var şimdi. Ambargolar... Diyorlar ki, hafifletilmesi düşünülebilir. Hani 40 yıl kabul edilmez bir cezaydı. Hani bir uluslararası suçtu. Böyle bir ceza hafifletilir mi, kaldırılır mı? Kaldırılır. Hani sözünüz. Evet dememiz için söz verdiniz. İnşallah tutarlar.''
Denktaş, "Eğer, 24 Nisan'da Rumlar, devlet adamlıklarını göstermeselerdi, manevra yapmak için bizi Annan Planı'nın ön gördüğü şekilde yavaşça ortadan kaldırmak için 'evet' demiş olsalardı, ben bugün burada olamayacaktım. Kıbrıs Türk Halkı'nın yarısı göçmen olmuş olacaktı. Halk bu bekleyiş içine girmişti. Bizi ne zaman evimizden çıkaracaklar? Nereye gideceğiz? Parası bulundu mu? Tarla verecekler mi? Yoksa planda ön görüldüğü gibi apartman dairesine mi hapsedecekler? Düşüncelerine kapılmıştı'' dedi.
Türkiye'nin artık Kıbrıs'tan elini, ayağını, eteğini çekişini gördüğünü ve 5-6 yaşındayken dedesinin kendisine söylediği, (Ben Türk bayrağının gönderden nasıl indirildiğini, İngiliz bayrağının nasıl göndere çekildiğini gördüm) sözleri düşündüğünü dile getiren Denktaş, "Maalesef ben çocuklarıma, torunlarıma dedemin bana dediği gibi (Gittiler, ama yeniden gelecekler) diyemeyecektim. Bu gidiş Girit'de olduğu gibi, son gidiş son çıkış olacaktı. Anadolu'nun bağrından birkaç mil ötede Kıbrıs, 5-10 yıl kan ağladıktan sonra tamamen Yunan olacaktı. Amerikan, İngiliz ve Rumların iştirakiyle hazırlanmış olan Annan Planı'nın bize çizmiş olduğu kader buydu. Bunu görmeyenler, bilmeyenler bir yana, Rumu bilmeyenler bir yana. Ve devamlı surette bize, bu plana hayır diyenlere, acımasız şekilde saldırmışlardır'' diye konuştu.
Milli bir davada askerin, cephede mermi yağmuruna karşı göğüs gereceğini, gerekirse şehit olacağını ifade eden Denktaş, "Biz masa başında şehitlerimizin kanı ve canı pahasına kazanılmış bir hürriyet ile bir devlet ortadan kalkmasın diye, kalemşörlerin saldırılarına göğüs germeyi görev bildik'' dedi.
Hani ambargolar kalkacaktı!
Sadece kağıt üzerinde değil, toprağı ve egemenliğe dayalı anlaşma istediklerini dile getiren Denktaş, "Diyorum ki Türkiye'nin tanıdığı katkılarıyla korunmuş olan, Türk şehitlerinin kanlarından canlarından sonra kurulabilmiş olan bir devleti, varolmadığını ispat için yapılmış bir plana Türkiye nasıl (buyurun, kabul edin) der. Biz bunu anlayamıyoruz, anlayamadık, anlayamayacağız'' şeklinde konuştu.
"Rumların hayır demesine kızmış bir dünya varmış. Bizim de evet dememizden memnun bir dünya olduğunu söylüyorlar'' diyen Denktaş, şöyle devam etti:
"Bize neler vaadettiler? Ambargolar kalkacak, Ercan Havameydanı'na uçaklar derhal inmeye başlayacak. Tanınma kapanın arkasında. Derhal bu da olacak. Ne var şimdi. Ambargolar... Diyorlar ki, hafifletilmesi düşünülebilir. Hani 40 yıl kabul edilmez bir cezaydı. Hani bir uluslararası suçtu. Böyle bir ceza hafifletilir mi, kaldırılır mı? Kaldırılır. Hani sözünüz. Evet dememiz için söz verdiniz. İnşallah tutarlar.''
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.