İktidar çevrelerinden peş peşe itiraflar geliyor.
Suriye konusunda baştan beri yanlışlar içindeyiz diyenlerden, gelir gelmez işe, yanlışları düzelterek başladık diyenlere kadar.
İktidar partisine mensup herhangi bir vekilden, il başkanından falan söz etmiyoruz, bizzat bu ülkenin başbakanından ve hükümet sözcüsünden bu itiraflar.
Bu sayın devletlûlara dönüp şöyle desek haksız mıyız; belki de Suriye konusunda baştan beri yaptığınız bu yanlışlar sebebi ile beş yüz bin Müslüman katledildi, on binler, yanlışlarınız sebebi ile oluşan cehennemden kaçarken denizlerde sulara gark oldu ve sadece ülkemize üç milyon mülteci geldi. Suriye konusunda baştan beri yaptığınız yanlışlardan dolayı müreffeh ve huzur içinde yaşamakta olan bir ülke, insanı ile şehirleri ile, tarihi ile, kubbesi ve minaresi ile yerle bir oldu, tanınmaz hale geldi.
Şimdi sebep olduğunuz bu devasa hüsrandan nasıl kurtulacaksınız, şimdi dillendirdiğiniz bu "keşkeler" ne işe yarar ve kaç para eder?
Baştan beri yaptığınız yanlışlardan ve girdiğiniz ters yollardan ötürü yıkımına sebep olduğunuz sadece Suriye değil ki, komşu ülkelerin hepsi bu kötü durumdan etkilendi ve en fazla da sizin yönettiğiniz ülke Türkiye etkilendi, maddi ve manevi kayıplara uğradı.
Haçlı-siyonist güçlerle el ele, kol kola vererek Suriye'de oluşturduğunuz terör bataklığından o kadar çok zarar gördük, o kadar çok maddi ve manevi kayıplara uğradık ki bizzat kendi iktidarlarınızın eseri olduğu halde artık gerçekleri saklayamıyorsunuz ve vicdanlarınız sizi konuşmaya, itiraflara zorluyor.
Son beş yıl içinde kendi ellerinizle, kendi yapıp-ettiklerinizle hem Suriye'de hem de kendi ülkemizde sebep olduğunuz hüsranları, sebep olduğunuz bin bir çeşit kayıpları sizin hangi "keşkeleriniz" telafi edebilir?
İş işten geçmeden, felaket kapıya dayanmadan yapılan uyarılara niçin kulak vermediniz, kardeşçe, dostça uyaranları niçin dikkate almadınız?
Halep harap olduktan sonra, milyonlar yerinden yurdundan olduktan sonra ve yüz binler hayattan koparıldıktan sonra "keşke şöyle yapmasaydık" demenizin hiçbir anlamı yok.
Uyarılara kulak vermek ve aklımızı kullanmak sizin de bizim de boynumuzun borcu değil mi?
İşitmeyen ve akletmeyenlerin ahiretteki perişan hallerini resmeden şu Kur'an ayetleri hepimizi uyandırsın inşaallah:
"Neredeyse öfkeden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir grup atılsa, onun bekçileri onlara, 'Size uyarıcı bir peygamber gelmemiş miydi?' diye soracaklar.
Onlar şöyle cevap verecekler: 'Evet, doğrusu bize uyarıcı bir peygamber gelmişti fakat biz onu yalanlamış ve Allah'ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa, bir sapıklık içindesiniz, demiştik.'
'Eğer söz dinleseydik yahut aklımızı kullansaydık, şu çılgın ateş halkı arasında bulunmazdık' diyecekler.
Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık o alevli cehennemin mahkûmları rahmetten mahrumdurlar." (Mülk: 8-11).
Suriye konusunda baştan beri yanlışlar içindeyiz diyenlerden, gelir gelmez işe, yanlışları düzelterek başladık diyenlere kadar.
İktidar partisine mensup herhangi bir vekilden, il başkanından falan söz etmiyoruz, bizzat bu ülkenin başbakanından ve hükümet sözcüsünden bu itiraflar.
Bu sayın devletlûlara dönüp şöyle desek haksız mıyız; belki de Suriye konusunda baştan beri yaptığınız bu yanlışlar sebebi ile beş yüz bin Müslüman katledildi, on binler, yanlışlarınız sebebi ile oluşan cehennemden kaçarken denizlerde sulara gark oldu ve sadece ülkemize üç milyon mülteci geldi. Suriye konusunda baştan beri yaptığınız yanlışlardan dolayı müreffeh ve huzur içinde yaşamakta olan bir ülke, insanı ile şehirleri ile, tarihi ile, kubbesi ve minaresi ile yerle bir oldu, tanınmaz hale geldi.
Şimdi sebep olduğunuz bu devasa hüsrandan nasıl kurtulacaksınız, şimdi dillendirdiğiniz bu "keşkeler" ne işe yarar ve kaç para eder?
Baştan beri yaptığınız yanlışlardan ve girdiğiniz ters yollardan ötürü yıkımına sebep olduğunuz sadece Suriye değil ki, komşu ülkelerin hepsi bu kötü durumdan etkilendi ve en fazla da sizin yönettiğiniz ülke Türkiye etkilendi, maddi ve manevi kayıplara uğradı.
Haçlı-siyonist güçlerle el ele, kol kola vererek Suriye'de oluşturduğunuz terör bataklığından o kadar çok zarar gördük, o kadar çok maddi ve manevi kayıplara uğradık ki bizzat kendi iktidarlarınızın eseri olduğu halde artık gerçekleri saklayamıyorsunuz ve vicdanlarınız sizi konuşmaya, itiraflara zorluyor.
Son beş yıl içinde kendi ellerinizle, kendi yapıp-ettiklerinizle hem Suriye'de hem de kendi ülkemizde sebep olduğunuz hüsranları, sebep olduğunuz bin bir çeşit kayıpları sizin hangi "keşkeleriniz" telafi edebilir?
İş işten geçmeden, felaket kapıya dayanmadan yapılan uyarılara niçin kulak vermediniz, kardeşçe, dostça uyaranları niçin dikkate almadınız?
Halep harap olduktan sonra, milyonlar yerinden yurdundan olduktan sonra ve yüz binler hayattan koparıldıktan sonra "keşke şöyle yapmasaydık" demenizin hiçbir anlamı yok.
Uyarılara kulak vermek ve aklımızı kullanmak sizin de bizim de boynumuzun borcu değil mi?
İşitmeyen ve akletmeyenlerin ahiretteki perişan hallerini resmeden şu Kur'an ayetleri hepimizi uyandırsın inşaallah:
"Neredeyse öfkeden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir grup atılsa, onun bekçileri onlara, 'Size uyarıcı bir peygamber gelmemiş miydi?' diye soracaklar.
Onlar şöyle cevap verecekler: 'Evet, doğrusu bize uyarıcı bir peygamber gelmişti fakat biz onu yalanlamış ve Allah'ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa, bir sapıklık içindesiniz, demiştik.'
'Eğer söz dinleseydik yahut aklımızı kullansaydık, şu çılgın ateş halkı arasında bulunmazdık' diyecekler.
Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık o alevli cehennemin mahkûmları rahmetten mahrumdurlar." (Mülk: 8-11).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025