Arzularımızın hilafına, planlarımızın aksine sonuçlanan gelmiş geçmiş, olmuş bitmiş olayların ardından pişmanlık belirtisidir; keşke... Keşke böyle olmasaydı, keşke şöyle olsaydı, keşke şunu yapmasaydım, keşke şunu yapsaydım... Bugünlerde bu kelime dilinizin ucuna gelip gelip gidiyor mu? Dinlerarası diyaloğun bir ihanet olduğu, bu tuzağın taa altmışlı yıllarda Vatikan tarafından kurulduğunu ve dünyayı hıristiyan yapma projesi olduğunu, daha doğrusu İslam coğrafyasındaki kaynakları açgözlü emperyalistlerin hizmetine sunma çalışmalarının bir aracı olduğunu yazıp-çizen, ekranlarda bangır bangır söyleyen insanları gördükçe bir yandan geleceğimiz adına seviniyorum. Çok şükür ki, bunun bir tuzak, bir ihanet olduğu fikri toplumda dalga dalga yayılıyor. Diğer taraftan da keşke diyorum, bu meselenin anlaşılması bu kadar geç kalmasaydı, bugün eli kalem tutan, dili kelam eden zevat, sekiz-on sene evvel bu tehlikeyi gören ve ciddi ciddi uyarılarda bulunan Prof. Dr. Haydar Baş'a kulak verseydi de yıllarımız kayıp gitmeseydi ve bu tuzak proje bu kadar taraftar toplamasaydı, emperyalistlerin iştahlarını kabartmasaydı. Keşke, yaklaşık on yıl evvel, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in kaleme alıp bir heyet eliyle gönderdiği tarihi mektup dikkate alınsaydı da bu diyalog maceraları başlamasaydı.Bu uyarı dikkate alınmadı, Vatikan'a gidildi ve bu tuzak projenin bir parçası olarak ilgili kişiler faliyetlere başladılar. İşte bu noktadan sonra yayınlanan tarihi mektubu, yani Haydar Baş Bey'in Fethullah Gülen'e yazdığı mektubu duyarlı basın-yayın kuruluşları, duyarlı ilim adamları, akademisyenler gündem etseydi, çevrelerini uyarsaydılar bu tuzağa düşenlerin azalmasına katkıda bulunsaydılar. Elde edememiş, duymamış, görmemiş olanlar mutlaka internet ortamında araştırsınlar, ulaşsınlar ve okusunlar. Mektup bu sütunlara sığmayacak kadar uzun. Elimizi vicdanımıza koyarak, altını çizerek okuyalım, okutalım ve on sene içinde olup bitenlerin arka planını da bu mektup ışığında anlamaya çalışalım. Bundan sonra bir daha keşke dememek için...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025