Malum, Muharrem ayına girmiş olmamız sebebi ile, sayıları az da olsa bazı televizyon kanalları ve bazı programcılar Kerbela katliamını hatırlamaya ve hatırlatmaya çalışıyorlar.
Meltem Televizyonunda İlahiyatçı Sabri Terzi'nin hazırlayıp sunduğu "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" programının geçtiğimiz Çarşamba akşamki bölümü bu konuya ayrılmıştı ve dolu dolu bir program izledik.
Bir başka televizyon kanalında, aynı zamanda kanalın sahibi konumundaki gazeteci arkadaş programına yaklaşık olarak şu cümlelerle başladı; "Muharrem ayına girmiş olmamız sebebi ile, tüm Şii, Caferi ve Alevi kardeşlerimizin matemlerini paylaşıyoruz, gönüllerimizin onlarla birlikte olduğunu bildirmek istiyoruz."
Üzülerek belirtelim ki, maalesef yüz yıllar içerisinde böylesine yanlış bir algı oluşmuş, oluşturulmuş.
Mah-ı Muharrem, Muharrem ayı, Muharrem matemi bugün sayıları iki milyarı bulan tüm Müslümanların matemi, hepsinin acısı ve ıstırabı değil midir?
Eğer böyle ise, niçin bu faciada katledilen canlara ağlamak ve katillerini lanetlemek Müslümanların belli bir kesimine havale ediliyor?
Ana akım dedikleri diğer mezhep mensubu Müslümanları bu mesele ilgilendirmiyor mu?
Kerbela çölünde katledilen, başı kesilen, mübarek vücudu atlara çiğnetilen Hz. Hüseyin bizim neyimiz oluyor?
Bizim Peygamberimizin nesi oluyor?
Son Peygamberin, "babasının anası" ünvanlı kızı Fatıma'nın nesi oluyor?
Daha fidan çağında adeta dilim dilim doğranan gençlerin babaları ve dedeleri Hz. Ali, babaanneleri Hz. Fatıma iki milyar Müslümanın nesi oluyorlar?
Peki, insanlık tarihinde bir eşi, bir benzeri daha bulunmayan bu vahşeti işleyen, bu katliamı gerçekleştiren katiller güruhu ile bizim ne gibi bir bağımız olabilir?
Yüzyıllar içerisinde bu algı nasıl oluştu, kimler oluşturdu, kimler, yine İslam'ı kullanarak bu katiller sürüsünü
aklamaya-paklamaya çalıştı?
Ölümden öteye köy var mı? Daha ötesi var mı bu işin?
Kendisine Peygamber olarak iman ettiğimiz, yoluna baş koyduğumuz son elçi son Peygamberin çocuklarının, evlad u iyalinin dilim dilim doğrandığı, kadınlarına esir muamelesi yapıldığı bir vahşetten söz ediyoruz.
Bu işin lamı-cimi olur mu? Bu işin yorumu-morumu olur mu?
Evlad u iyali, çoluk-çocuğu, torunları kılıçtan geçirilen bir vahşet sahnesinde Peygamberden yana tavır almayan, Ali'nin ve Fatma ananın acılarına ortak olmayanlar acaba hangi dinin mensuplarıdırlar?
Bu soru yerden göğe kadar haklı bir soru değil mi?
"Kerbela matemi, sadece Şii, Caferi ve Alevi kardeşlerimizin matemidir" algısını kimler nasıl oluşturdu ise, onlar dahi iğneden ipliğe sorguya çekilmeli değil midirler?
Gerçekten, Kerbela cinayeti karşısında aldığımız vaziyeti, sergilediğimiz duruşu ciddi ciddi sorgulamak gerekmiyor mu?
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025