Bundan üç yıl önce Avrupa ve Dünya şampiyonu Fransa Milli takımı'nı İstanbul'da ağırlamıştık. Bizimle özel maçta oynamayı kabul etmesi güzel bir olaydı. Ancak o maçta ne tribünler dolmuş ne de A Milli Takım ideal kadrosuyla sahada yer almıştı. Biz yeni oyuncular denerken onlar yıldızlarıyla mücadele etmeyi tercih etmişlerdi. 90 dakika boyunca oyun disiplininden kopmadan sahadan 4-0 galip ayrılmışlardı. Bu mantalite rakip ne kadar zayıf olursa olsun kazanma kültürünün var olduğunun göstergesiydi.
Moldova maçından önceki en büyük merakım özel maçlarda galibiyet yüzdesi düşük olan Milli Takım'ın kazanmayı ne kadar arzulayacak olmasıydı. Zira Şenol Güneş maç öncesi yapmış olduğu açıklamalarda ciddiyet üzerinde duruyor, dünya üçüncüsü olmuş bir takımın sahadan mutlaka galibiyetle ayrılması gerektiğini ima ediyordu.
Yaklaşan İngiltere maçının önemini gayet iyi bilen oyuncularımız sert savunma yapan Moldova karşısında oldukça istekliydi. Ancak bu istek hücuma çabuk çıkmamızı pek sağlayamadı. Bu bölümde Moldova özellikle sağdan geliştirmiş oldukları ataklarla kalemizde çok etkili oldular. Ancak 30. dakkikaya kadar pek sahada gözükmeyen Nihat'ın golü gelince oyunun kontrolü tamamen elimize geçti. İlk yarıda Hasan, Bülent ve Nihat iyiler arasındaydı.
İkinci yarıda Şenol Güneş tüm oyuncuları değiştirdi, sahaya Konfederasyon Kupa'sında göz dolduran oyunculardan kurulu bir takım sürdü. İlk yarıdaki kadroya göre daha baskılı bir futbol ortaya koydu. İngiltere maçı önceside İrlanda ile de bir hazırlık maçı yapacak olan Millilerimiz, işi bir anlamda şansa bırakmak istemiyordu.
Karşılaşmanın geneline baktığımızda Güneş'in 4-1-3-2 sistem tercihi doğru idi. Görev verdiği 23 oyuncunun hepsi görevlerini hakkı ile yaptı. Kısacası bu maç Şenol Güneş'in hem kısa vadeli hem de uzun vadeli planları açısından oldukça faydalı oldu.
Moldova maçından önceki en büyük merakım özel maçlarda galibiyet yüzdesi düşük olan Milli Takım'ın kazanmayı ne kadar arzulayacak olmasıydı. Zira Şenol Güneş maç öncesi yapmış olduğu açıklamalarda ciddiyet üzerinde duruyor, dünya üçüncüsü olmuş bir takımın sahadan mutlaka galibiyetle ayrılması gerektiğini ima ediyordu.
Yaklaşan İngiltere maçının önemini gayet iyi bilen oyuncularımız sert savunma yapan Moldova karşısında oldukça istekliydi. Ancak bu istek hücuma çabuk çıkmamızı pek sağlayamadı. Bu bölümde Moldova özellikle sağdan geliştirmiş oldukları ataklarla kalemizde çok etkili oldular. Ancak 30. dakkikaya kadar pek sahada gözükmeyen Nihat'ın golü gelince oyunun kontrolü tamamen elimize geçti. İlk yarıda Hasan, Bülent ve Nihat iyiler arasındaydı.
İkinci yarıda Şenol Güneş tüm oyuncuları değiştirdi, sahaya Konfederasyon Kupa'sında göz dolduran oyunculardan kurulu bir takım sürdü. İlk yarıdaki kadroya göre daha baskılı bir futbol ortaya koydu. İngiltere maçı önceside İrlanda ile de bir hazırlık maçı yapacak olan Millilerimiz, işi bir anlamda şansa bırakmak istemiyordu.
Karşılaşmanın geneline baktığımızda Güneş'in 4-1-3-2 sistem tercihi doğru idi. Görev verdiği 23 oyuncunun hepsi görevlerini hakkı ile yaptı. Kısacası bu maç Şenol Güneş'in hem kısa vadeli hem de uzun vadeli planları açısından oldukça faydalı oldu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Kandazoğlu / diğer yazıları
- Trabzon ağır basıyor / 20.03.2004
- Trabzonspor galibiyeti hak etti / 09.03.2004
- Trabzonspor takım olma yolunda... / 03.03.2004
- Terim dersini çalışmış / 02.03.2004
- Sistem değişikliği şart... / 18.02.2004
- Cimbom, kan kaybediyor / 30.01.2004
- Trabzonspor nasıl düzelir? / 28.01.2004
- UEFA kriterlerinin gerektirdikleri / 24.01.2004
- Daha yeteneklileri var... / 23.01.2004
- Oktay'a son şans... / 19.01.2004
- Trabzonspor galibiyeti hak etti / 09.03.2004
- Trabzonspor takım olma yolunda... / 03.03.2004
- Terim dersini çalışmış / 02.03.2004
- Sistem değişikliği şart... / 18.02.2004
- Cimbom, kan kaybediyor / 30.01.2004
- Trabzonspor nasıl düzelir? / 28.01.2004
- UEFA kriterlerinin gerektirdikleri / 24.01.2004
- Daha yeteneklileri var... / 23.01.2004
- Oktay'a son şans... / 19.01.2004