Öncelikle bu maçın mümkün olduğu kadar eşit ve insani koşullarda oynandığını kabul etmeliyiz. Önceki yıllarda son derece dehşet verici görüntülere tanık olduk. Bu yüzden işin bu yanı benim açımdan çok daha önemliydi.
Bunun kadar önemli bir başka nokta da geçen yılki G.Saray'ın almış olduğu ağır yenilgi Fatih Terim'in neredeyse bütün teknik direktörlük yaşamını inkâr edercesine yaptığı akıl almaz hatalardan aldığı dersti. O maçta gol yedikçe oyuna forvet oyuncusu almış, bu da yemiş olduğu golü skandal boyuta çıkarmıştı. Bu maçta da aynı şeylerin yaşanacağından herkes emin gibiydi. F.Bahçe kendi sahasında D.Bakır'ı bile aşmakta zorlandığı unutuluyor, G.Saray'ı sadece yenmekle kalmayıp darmadağan edeceği ileri sürülüyordu. İlk 20 dakikalık bölüm biraz bu izlenimi verecek şekilde gelişmişti. G.Saray, ilk 10 dakikada hiç top yapamadı. Bunda da Volkan'ın fizik güç olarak hazır olmaması ve Ayhan'ın sürekli olarak yan pas yapmasıydı. Tabi ki Sabri'nin bu maçta yer almayışı da Terim'in süprizlerindendi. Ancak sonuç iyi olduğundan bu tür uygulamalar hoşgörüyle bakmak münkün. Yine de takımın en çalışkan ve yararlı adamının böyle bir maçta dışarda kalmasına akıl erdirebilmek mümkün değil. G.Saray tıpkı Villarreal maçındaki gibi inanılmaz bir kolaylıkla gol yiyip çabuk çökecek gibi göründükten sonra F.Bahçe kalesini yoklamaya başladı. Gölün hemen ardından Prates'in serbet vuruşundan doğan pozisyonu değerlendiremeyen Ömer, 10 dakika sonra kendisini afettirerek takımının beraberlik golünü kazandırdı.
Kaybedebileceği çok şeyi olan F.Bahçe, beraberlik golünden sonra çok daha tedirgin oynamaya başladı. Sol tarafta oynayan Mahmut Hanifi ve ona yardım etmekle görevlendirilen Tuncay'ın çok dağınık olması o bölgeyi çok iyi kullanan Prates'in işine yaradı. Ancak ne varki Hakan Şükür'ün olmayışı ve golcülerin beceriksiz olması G.Saray'ın öne geçmesine mani oldu.
Sarı-lacivertli takımda maç boyunca hiçbir şey yapmamış olan Mehmet Yozgatlı'nın galibiyet golünde imzası olması, bir başka ilginç ayrıntıydı. Golün öncesinde Prates'e yapılan çok açık bir faulü İsmet Arzuman görmezden gelmesi de bu maçtaki harika yönetimine gölge düşürmesine etken oldu. Terim oyuncu değişiminde dikkatli, oyun anlayışıda dengeliydi. Petre ve Batista'yı savunmanın önüne çekerek Fener'i durdurmayı bildi. En büyük hatası ise oyunun son 20 dakikasından itibaren hiçbir pozisyonda ayakta duramayan Volkan'ı oyundan almayışıydı.
Daum, akıllı ve yerinde oyuncu değişiklikleriyle maça damgasını vura adam oldu. En önemlisi ise F.Bahçe'yi şampiyon olmaya inandırmış olması.
Bunun kadar önemli bir başka nokta da geçen yılki G.Saray'ın almış olduğu ağır yenilgi Fatih Terim'in neredeyse bütün teknik direktörlük yaşamını inkâr edercesine yaptığı akıl almaz hatalardan aldığı dersti. O maçta gol yedikçe oyuna forvet oyuncusu almış, bu da yemiş olduğu golü skandal boyuta çıkarmıştı. Bu maçta da aynı şeylerin yaşanacağından herkes emin gibiydi. F.Bahçe kendi sahasında D.Bakır'ı bile aşmakta zorlandığı unutuluyor, G.Saray'ı sadece yenmekle kalmayıp darmadağan edeceği ileri sürülüyordu. İlk 20 dakikalık bölüm biraz bu izlenimi verecek şekilde gelişmişti. G.Saray, ilk 10 dakikada hiç top yapamadı. Bunda da Volkan'ın fizik güç olarak hazır olmaması ve Ayhan'ın sürekli olarak yan pas yapmasıydı. Tabi ki Sabri'nin bu maçta yer almayışı da Terim'in süprizlerindendi. Ancak sonuç iyi olduğundan bu tür uygulamalar hoşgörüyle bakmak münkün. Yine de takımın en çalışkan ve yararlı adamının böyle bir maçta dışarda kalmasına akıl erdirebilmek mümkün değil. G.Saray tıpkı Villarreal maçındaki gibi inanılmaz bir kolaylıkla gol yiyip çabuk çökecek gibi göründükten sonra F.Bahçe kalesini yoklamaya başladı. Gölün hemen ardından Prates'in serbet vuruşundan doğan pozisyonu değerlendiremeyen Ömer, 10 dakika sonra kendisini afettirerek takımının beraberlik golünü kazandırdı.
Kaybedebileceği çok şeyi olan F.Bahçe, beraberlik golünden sonra çok daha tedirgin oynamaya başladı. Sol tarafta oynayan Mahmut Hanifi ve ona yardım etmekle görevlendirilen Tuncay'ın çok dağınık olması o bölgeyi çok iyi kullanan Prates'in işine yaradı. Ancak ne varki Hakan Şükür'ün olmayışı ve golcülerin beceriksiz olması G.Saray'ın öne geçmesine mani oldu.
Sarı-lacivertli takımda maç boyunca hiçbir şey yapmamış olan Mehmet Yozgatlı'nın galibiyet golünde imzası olması, bir başka ilginç ayrıntıydı. Golün öncesinde Prates'e yapılan çok açık bir faulü İsmet Arzuman görmezden gelmesi de bu maçtaki harika yönetimine gölge düşürmesine etken oldu. Terim oyuncu değişiminde dikkatli, oyun anlayışıda dengeliydi. Petre ve Batista'yı savunmanın önüne çekerek Fener'i durdurmayı bildi. En büyük hatası ise oyunun son 20 dakikasından itibaren hiçbir pozisyonda ayakta duramayan Volkan'ı oyundan almayışıydı.
Daum, akıllı ve yerinde oyuncu değişiklikleriyle maça damgasını vura adam oldu. En önemlisi ise F.Bahçe'yi şampiyon olmaya inandırmış olması.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Kandazoğlu / diğer yazıları
- Trabzon ağır basıyor / 20.03.2004
- Trabzonspor galibiyeti hak etti / 09.03.2004
- Trabzonspor takım olma yolunda... / 03.03.2004
- Terim dersini çalışmış / 02.03.2004
- Sistem değişikliği şart... / 18.02.2004
- Cimbom, kan kaybediyor / 30.01.2004
- Trabzonspor nasıl düzelir? / 28.01.2004
- UEFA kriterlerinin gerektirdikleri / 24.01.2004
- Daha yeteneklileri var... / 23.01.2004
- Oktay'a son şans... / 19.01.2004
- Trabzonspor galibiyeti hak etti / 09.03.2004
- Trabzonspor takım olma yolunda... / 03.03.2004
- Terim dersini çalışmış / 02.03.2004
- Sistem değişikliği şart... / 18.02.2004
- Cimbom, kan kaybediyor / 30.01.2004
- Trabzonspor nasıl düzelir? / 28.01.2004
- UEFA kriterlerinin gerektirdikleri / 24.01.2004
- Daha yeteneklileri var... / 23.01.2004
- Oktay'a son şans... / 19.01.2004