Bir süre önce, "Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin yolu Diyarbakır'dan geçer" diyen bazı parlamenterlerin, şimdi, bu yolun "Lefkoşa'dan geçtiğini" söylemeleri, Avrupa Parlamentosu'nda Ankara'ya karşı süregelen "kaypak tavrın" değişmediğini simgeliyor
AB, Türkiye'yi karar mekanizmasına sokmamak için, AGSP'yi operasyonel hale getirilememe planıyla veya "NATO garantisi içermeyen" formüllerle geçici çözüm arayışlarına giriyor
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarını, 14-15 Aralık tarihlerinde Brüksel'in bir belediyesi olan Laeken'da bir araya getirecek olan Laeken zirvesi yaklaşırken, Dönem Başkanı Belçika'nın, gündemdeki maddelere ilişkin "kararsızlık ve karmaşa ortamı" nedeniyle panik yaşadığı gözlemleniyor.
Zirvenin en önemli gündem maddelerinden birini, Avrupa Güvenlik veSavunma Politikası'nın (AGSP) "operasyonel" hale getirilmesine yeşil ışık yakılması oluşturuyor.
Askeri kimlik arayışındaki AB, 1999 sonunda, Helsinki Zirvesi'nde,2003 yılına kadar, 60 bin askerlik bir "acil müdahale gücü" oluşturmayı kararlaştırmıştı. Bu oluşumun, gereğinde, 60 gün içinde müdahaleye hazır hale getirilmesi ve en az bir yıl görev sürdürebilecek yetenekte olması için çalışılıyor.
AB, oluşturacağı askeri kimlik çerçevesinde, özellikle eksikliğini fark ettiği planlama, istihbarat ve yüksek teknoloji alanlarında, NATO'nun imkan ve yeteneklerini kullanmak istiyor. Ancak bunu yaparken,Türkiye gibi AB üyesi olmayan Avrupalı NATO müttefiklerini karar mekanizmasından dışlıyor.
Türkiye'nin askeri yetkilileri, bu olumsuz yaklaşım nedeniyle, AB ile NATO arasındaki işbirliği arayışlarında, ulusal menfaatlerini ön plana çıkaran bir tavır sergiliyor. AB'nin NATO imkan ve yeteneklerinden "otomatik olarak" yararlanması için, tüm İttifak ülkelerinin onayı gerekiyor. Türkiye, bunu reddediyor ve AB'nin, NATO imkan ve yeteneklerini kullanması için, "her seferinde" üyelerden onay istemesi gerektiğini belirtiyor.
"Operasyonel değil" oyunu
Belçika Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Louis Michel, yaptığı açıklamalarda, "Türkiye'nin vetosu" nedeniyle çok zor duruma düştüklerini anlatarak, "AB'nin itibarının söz konusu olduğunu" ifade etti.
Ankara'nın tavrı nedeniyle, Laeken zirvesinde AGSP projesinin "operasyonel" olduğunu açıklayamayacaklarını belirten Michel, "NATO olanaklarından istifade edilemeyeceği için, gerçek anlamda askeri yeteneklere sahip olmadan AGSP'nin operasyonel olduğunun beyan edilmesinin itibar kaybı anlamına geleceği" mesajını verdi.
Michel, bu durumda, Dönem Başkanlığı olarak yeni bir öneri hazırladıklarını, her askeri operasyon için, mevcut yeteneklere göre ayrı ayrı karar verilmesinin düşünüldüğünü anlattı. Dolayısıyla Türkiye, hem karar mekanizmasına alınmış olmayacak hem de toptan veto ihtimali ortadan kaldırılacak ve baskısı azaltılacak.
Bu durumda, AB, NATO'nun imkan ve yeteneklerinden "otomatik olarak" yararlanmayacak ve iki kurum arasında bu amaçla bir uzlaşma imzalanamayacak. AB, kararlaştırdığı operasyonun türüne ve boyutlarına göre, "gerektiği takdirde" NATO'dan destek isteyecek. Bu destek, tüm NATO üyelerinin onayı olursa elde edilebilecek. Buna karşılık, NATO'nun AB üyesi olmayan Avrupalı müttefikleri, AB'nin "askeri kimliğinin" karar mekanizmasında yer almayacak.
Powell baskı yapacak
Belçikalı diplomatlar, "Ankara ile temasların kesilmediğini" ancak uzlaşma için bir "mucize" gerektiğini ifade ediyorlar. ABD Dışişleri Bakanı'nın 4-5 Aralık tarihlerinde Ankara'ya yapacağı ziyaret ile 6-7 Aralık tarihinde, Brüksel'de düzenlenecek NATO Dışişleri Bakanları toplantıları sırasında Türkiye'nin, "baskılar nedeniyle" tavır değiştirmesi beklentisi de sürüyor.
Belçika Dışişleri Bakan Yardımcısı Annemie Neyts'in, gelecek hafta, "son bir ikna girişimi için" Türkiye'ye gideceği de duyuruldu.
Türk Genelkurmayı'nın tavrı net
Belçikalı diplomatlar, AGSP'deki "katı tavır"ın, Türk Genelkurmayı'ndan kaynaklandığını, askeri temas ve toplantılarda da bunun gözlemlendiğini ileri sürüyorlar. Bu diplomatlar, Genelkurmay Başkanlığı'nın, konuya ilişkin olarak geçen Haziran ayında yayımladığı''bilgi notu" üzerinde duruyorlar.
Söz konusu yazıda, Genelkurmay Başkanlığı, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in Ankara temasları vesilesi ile, AGSP'ye ilişkin görüşlerini açık bir lisanla yansıtmıştı. Yazıda, "çalışmaların Dışişleri Bakanlığı ve diğer kurumlar ile etkin ve uyumlu bir eşgüdüm çerçevesinde yürütüldüğü ve ulusal çıkarların her zeminde savunulduğu" ifade edilmiş, Avrupa güvenlik mimarisinin "gerçekçi bir yapıya kavuşturulmasının" önemi vurgulanmıştı.
Genelkurmay açık konuştu
Genelkurmay Başkanlığı, bilgi notunda özetle şu ifadelere de yer vermişti:
"AB'nin, kriz bölgelerine müdahale etmek maksadıyla, NATO imkan ve kabiliyetlerini kullanarak harekat icra etmesi durumunda, Türkiye'nin tüm aşamalarda karar ve uygulama sürecinde yer alması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Türk Silahlı Kuvvetleri, açıklanan temelgörüşlerden olumsuz sapmaların, yalnız Avrupa güvenlik mimarisi açısından değil, ulusal güvenliğimiz bakımından da onarılmaz zaafiyetler yaratacağı görüşündedir."
Kıbrıs'ta düelloya devam
Laeken zirvesinde, Kıbrıs konusunda, "Ankara ile Brüksel arasında düellonun devam edeceği" ileri sürülüyor. AB diplomatları, zirveden çıkacak mesajlarda, Kıbrıs Rum kesiminin AB'ye tam üye olmasına verilen desteğin teyit edileceğini ifade ediyorlar. Ankara'nın konuya ilişkin olarak son dönemde yaptığı "net açıklamaların" not edildiğini belirten AB kaynakları, giderek sertleşen bir "söz düellosunun" zirveden sonra da devam etmesinin beklendiğini, Türkiye'nin "yüksek sesle" yansıttığı düşüncelere karşı, "ilişkiler bozulur" yanıtının verilebileceğini ileri sürüyorlar.
Güney Kıbrıs'ta sorun yok
AB Komisyonu, Kıbrıs Rum kesimi ile yürütülen tam üyelik müzakerelerinin sorunsuz olduğunu, büyük ilerlemeler kaydedildiğini, Rumların, tam üyeliğe ilk hazır olacak adaylar listesinde yer aldığını belirtiyor.
Komisyon, söz konusu tam üyelikten önce adadaki sorunların çözülmesi için gayret sarf edildiğini ileri sürerek, çözümün "işleri kolaylaştıracağını", "Kıbrıslı Türklerin de lehine olacağını" savunuyor.
Sorun Türkiye'de
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorulu üyesi Günter Verheugen, Strasbourg'da, Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı bir konuşmada, Avusturyalı sosyalist parlamenter Hannes Swoboda'nın, "Türkiye, Kuzey Kıbrıs ile bütünleşirse ne olacak?" sorusuna yanıt verirken, "Ecevit bir yıldır aynı şeyleri tekrarlıyor. Yeni bir şey yok. Bizim yaklaşımımız da net: Eğer Kıbrıs sorununa siyasi bir çözüm gelmezse, eğer AB üyeleri buna rağmen Kıbrıs'ın tam üyeliğini kararlaştırırlarsa Türkiye ile AB arasında çok büyük bir kriz yaşanır. O zaman, bu işin içinden nasıl çıkılacağını hiç bilmiyorum" diye konuştu.
Kıbrıs'a ilişkin soruları yanıtlarken, "varsayımlar üzerine konuşmayı sevmediğini" söyleyen Verheugen, "Tam üyelik müzakerelerinin sonuçlanmasından önce Kıbrıs sorununun çözülmesi için her şeyin yapılmasını istiyoruz" dedi.
AB'den kaypak tavır
Avrupa Parlamentosu'nda da özellikle Yunan parlamenterlerin yoğun çabaları sonucu, Kıbrıs Rum kesimini savunan üyeler çoğunlukta gözüküyor.
Bu arada, bir süre önce, "Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin yolu Diyarbakır'dan geçer" diyen bazı parlamenterlerin, şimdi, bu yolun "Lefkoşa'dan geçtiğini" söylemeleri, Avrupa Parlamentosu'nda Ankara'ya karşı süregelen Türkiye'ye yönelik "kaypak tavrın" değişmediğini simgeliyor.
Laeken zirvesinde, Kıbrıs konusunda Ankara ve Brüksel'in "tavır değiştirmeyecekleri", "tavır sertleştirecekleri" ifade ediliyor.
Türkiye hariç herkese umut mesajı
AB zirvesinde ayrıca, genişleme konusu da ele alınacak ve aday ülkelere "önemli mesajlar" verilecek. Dönem Başkanı Belçika, 2004 yılına kadar, Romanya, Bulgaristan ve Türkiye hariç, 10 adayın AB'ye tam üye olabileceğini, genişleme konusunda "geri adım atılmayacağını" belirtti.
Zirvenin ikinci gününde, AB üyelerinin ve aday ülkelerin devlet vehükümet başkanları biraraya gelecek. Bu toplantıda Türkiye'nin, Başbakan Bülent Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem tarafından temsil edilmesi bekleniyor.
AB'nin PKK sınavı
Zirvenin en önemli gündem maddelerinden birini oluşturacak "terörizmle mücadele" konusunda uzlaşma umudu olmadığı, "fiyasko" havasının "şimdiden hissedildiği" ifade ediliyor.
Laeken zirvesinde terörizm konusunda ciddi bir uzlaşma olmayacağı varsayımıyla hareket eden Dönem Başkanı Belçika'nın Dışişleri Bakanı Louis Michel, bir "sentez raporu"nun inceleneceğini, ancak gündemde "daha önemli konular bulunduğunu" söyledi.
İngiltere, İtalya, Fransa ve İspanya gibi ülkeler ise kendilerini doğrudan ilgilendiren terör örgütlerinin ve yan kuruluşlarının isimlerini içeren bazı liste projeleri üzerinde çalışıyorlar.
Ankara, son haftalarda tüm AB başkentlerinde girişimlerde bulunarak, oluşturulacak olası bir listede, terör örgütleri PKK ve DHKP-C'nin isimlerini görmek istediğini belirtti ve bu örgütler hakkında ayrıntılı bilgiler yansıttı.
Türk diplomatik kaynaklar, Laeken zirvesinde en önemli unsurun, terör örgütleri listesi konusu olduğunu, oluşturulacak olası bir listeye, terör örgütleri PKK ve DHKP-C'nin isimlerinin alınmamasının, Türk kamuoyunda büyük tepki yaratacağını ve bunun, "savunulması mümkün olmayan bir tavır" olarak görüleceğini ifade ediyorlar.
Konvansiyon platformuna bile almak istemiyorlar
Laeken zirvesinde, AB'nin geleceğinin ve reformlarının tartışılacağı, "Konvansiyon" olarak adlandırılacak platformda Türkiye'nin yer alıp almayacağı netleşmedi.
AB devlet ve hükümet başkanları ile dönem başkanı Belçika, geçen ay yapılan Gand zirvesinde, "tam üyelik müzakerelerine başlamamış tek aday olan" Türkiye'nin Konvansiyon'a katılımı konusunda "tereddütlü" olduklarını belirtmişlerdi. Bazı ülkelerin Türkiye'nin katılımına karşı tavır koydukları, bazılarının, diğer adaylardan farklı, "kısmi ve sınırlı katılımdan" söz ettikleri, bir kısmının ise tam katılımdan yana görüş bildirerek "ayırımcılık yapılmaması" gereği üzerinde durdukları biliniyor.
Tartışmaya katılan ve bu sözleri dinleyen AB dönem başkanı Belçika'nın Dışişleri Bakanı Louis Michel'in, Türkiye'nin katılımı konusunda değerlendirme ve açıklamada bulunmaktan kaçındığı gözlemlendi.
Türk diplomatik kaynakları, AB'nin bu konuda alacağı kararın büyük önem taşıdığını, Türkiye'ye yönelik ayırımcı bir yaklaşımın ilişkileri olumsuz etkileyeceğini ve bunun kamuoyuna anlatılmasının zor olacağınıi fade ediyorlar. Laeken zirvesinde Konvansiyon oluşumuna ilişkin kararda Türkiye'nin dışlanması veya diğer adaylardan farklı bir konuma getirilmesi halinde, Ankara-Brüksel ilişkilerinde "yeni ve ciddi bir rahatsızlık yaşanacağı" ifade ediliyor.
AB, Türkiye'yi karar mekanizmasına sokmamak için, AGSP'yi operasyonel hale getirilememe planıyla veya "NATO garantisi içermeyen" formüllerle geçici çözüm arayışlarına giriyor
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarını, 14-15 Aralık tarihlerinde Brüksel'in bir belediyesi olan Laeken'da bir araya getirecek olan Laeken zirvesi yaklaşırken, Dönem Başkanı Belçika'nın, gündemdeki maddelere ilişkin "kararsızlık ve karmaşa ortamı" nedeniyle panik yaşadığı gözlemleniyor.
Zirvenin en önemli gündem maddelerinden birini, Avrupa Güvenlik veSavunma Politikası'nın (AGSP) "operasyonel" hale getirilmesine yeşil ışık yakılması oluşturuyor.
Askeri kimlik arayışındaki AB, 1999 sonunda, Helsinki Zirvesi'nde,2003 yılına kadar, 60 bin askerlik bir "acil müdahale gücü" oluşturmayı kararlaştırmıştı. Bu oluşumun, gereğinde, 60 gün içinde müdahaleye hazır hale getirilmesi ve en az bir yıl görev sürdürebilecek yetenekte olması için çalışılıyor.
AB, oluşturacağı askeri kimlik çerçevesinde, özellikle eksikliğini fark ettiği planlama, istihbarat ve yüksek teknoloji alanlarında, NATO'nun imkan ve yeteneklerini kullanmak istiyor. Ancak bunu yaparken,Türkiye gibi AB üyesi olmayan Avrupalı NATO müttefiklerini karar mekanizmasından dışlıyor.
Türkiye'nin askeri yetkilileri, bu olumsuz yaklaşım nedeniyle, AB ile NATO arasındaki işbirliği arayışlarında, ulusal menfaatlerini ön plana çıkaran bir tavır sergiliyor. AB'nin NATO imkan ve yeteneklerinden "otomatik olarak" yararlanması için, tüm İttifak ülkelerinin onayı gerekiyor. Türkiye, bunu reddediyor ve AB'nin, NATO imkan ve yeteneklerini kullanması için, "her seferinde" üyelerden onay istemesi gerektiğini belirtiyor.
"Operasyonel değil" oyunu
Belçika Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Louis Michel, yaptığı açıklamalarda, "Türkiye'nin vetosu" nedeniyle çok zor duruma düştüklerini anlatarak, "AB'nin itibarının söz konusu olduğunu" ifade etti.
Ankara'nın tavrı nedeniyle, Laeken zirvesinde AGSP projesinin "operasyonel" olduğunu açıklayamayacaklarını belirten Michel, "NATO olanaklarından istifade edilemeyeceği için, gerçek anlamda askeri yeteneklere sahip olmadan AGSP'nin operasyonel olduğunun beyan edilmesinin itibar kaybı anlamına geleceği" mesajını verdi.
Michel, bu durumda, Dönem Başkanlığı olarak yeni bir öneri hazırladıklarını, her askeri operasyon için, mevcut yeteneklere göre ayrı ayrı karar verilmesinin düşünüldüğünü anlattı. Dolayısıyla Türkiye, hem karar mekanizmasına alınmış olmayacak hem de toptan veto ihtimali ortadan kaldırılacak ve baskısı azaltılacak.
Bu durumda, AB, NATO'nun imkan ve yeteneklerinden "otomatik olarak" yararlanmayacak ve iki kurum arasında bu amaçla bir uzlaşma imzalanamayacak. AB, kararlaştırdığı operasyonun türüne ve boyutlarına göre, "gerektiği takdirde" NATO'dan destek isteyecek. Bu destek, tüm NATO üyelerinin onayı olursa elde edilebilecek. Buna karşılık, NATO'nun AB üyesi olmayan Avrupalı müttefikleri, AB'nin "askeri kimliğinin" karar mekanizmasında yer almayacak.
Powell baskı yapacak
Belçikalı diplomatlar, "Ankara ile temasların kesilmediğini" ancak uzlaşma için bir "mucize" gerektiğini ifade ediyorlar. ABD Dışişleri Bakanı'nın 4-5 Aralık tarihlerinde Ankara'ya yapacağı ziyaret ile 6-7 Aralık tarihinde, Brüksel'de düzenlenecek NATO Dışişleri Bakanları toplantıları sırasında Türkiye'nin, "baskılar nedeniyle" tavır değiştirmesi beklentisi de sürüyor.
Belçika Dışişleri Bakan Yardımcısı Annemie Neyts'in, gelecek hafta, "son bir ikna girişimi için" Türkiye'ye gideceği de duyuruldu.
Türk Genelkurmayı'nın tavrı net
Belçikalı diplomatlar, AGSP'deki "katı tavır"ın, Türk Genelkurmayı'ndan kaynaklandığını, askeri temas ve toplantılarda da bunun gözlemlendiğini ileri sürüyorlar. Bu diplomatlar, Genelkurmay Başkanlığı'nın, konuya ilişkin olarak geçen Haziran ayında yayımladığı''bilgi notu" üzerinde duruyorlar.
Söz konusu yazıda, Genelkurmay Başkanlığı, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in Ankara temasları vesilesi ile, AGSP'ye ilişkin görüşlerini açık bir lisanla yansıtmıştı. Yazıda, "çalışmaların Dışişleri Bakanlığı ve diğer kurumlar ile etkin ve uyumlu bir eşgüdüm çerçevesinde yürütüldüğü ve ulusal çıkarların her zeminde savunulduğu" ifade edilmiş, Avrupa güvenlik mimarisinin "gerçekçi bir yapıya kavuşturulmasının" önemi vurgulanmıştı.
Genelkurmay açık konuştu
Genelkurmay Başkanlığı, bilgi notunda özetle şu ifadelere de yer vermişti:
"AB'nin, kriz bölgelerine müdahale etmek maksadıyla, NATO imkan ve kabiliyetlerini kullanarak harekat icra etmesi durumunda, Türkiye'nin tüm aşamalarda karar ve uygulama sürecinde yer alması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Türk Silahlı Kuvvetleri, açıklanan temelgörüşlerden olumsuz sapmaların, yalnız Avrupa güvenlik mimarisi açısından değil, ulusal güvenliğimiz bakımından da onarılmaz zaafiyetler yaratacağı görüşündedir."
Kıbrıs'ta düelloya devam
Laeken zirvesinde, Kıbrıs konusunda, "Ankara ile Brüksel arasında düellonun devam edeceği" ileri sürülüyor. AB diplomatları, zirveden çıkacak mesajlarda, Kıbrıs Rum kesiminin AB'ye tam üye olmasına verilen desteğin teyit edileceğini ifade ediyorlar. Ankara'nın konuya ilişkin olarak son dönemde yaptığı "net açıklamaların" not edildiğini belirten AB kaynakları, giderek sertleşen bir "söz düellosunun" zirveden sonra da devam etmesinin beklendiğini, Türkiye'nin "yüksek sesle" yansıttığı düşüncelere karşı, "ilişkiler bozulur" yanıtının verilebileceğini ileri sürüyorlar.
Güney Kıbrıs'ta sorun yok
AB Komisyonu, Kıbrıs Rum kesimi ile yürütülen tam üyelik müzakerelerinin sorunsuz olduğunu, büyük ilerlemeler kaydedildiğini, Rumların, tam üyeliğe ilk hazır olacak adaylar listesinde yer aldığını belirtiyor.
Komisyon, söz konusu tam üyelikten önce adadaki sorunların çözülmesi için gayret sarf edildiğini ileri sürerek, çözümün "işleri kolaylaştıracağını", "Kıbrıslı Türklerin de lehine olacağını" savunuyor.
Sorun Türkiye'de
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorulu üyesi Günter Verheugen, Strasbourg'da, Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı bir konuşmada, Avusturyalı sosyalist parlamenter Hannes Swoboda'nın, "Türkiye, Kuzey Kıbrıs ile bütünleşirse ne olacak?" sorusuna yanıt verirken, "Ecevit bir yıldır aynı şeyleri tekrarlıyor. Yeni bir şey yok. Bizim yaklaşımımız da net: Eğer Kıbrıs sorununa siyasi bir çözüm gelmezse, eğer AB üyeleri buna rağmen Kıbrıs'ın tam üyeliğini kararlaştırırlarsa Türkiye ile AB arasında çok büyük bir kriz yaşanır. O zaman, bu işin içinden nasıl çıkılacağını hiç bilmiyorum" diye konuştu.
Kıbrıs'a ilişkin soruları yanıtlarken, "varsayımlar üzerine konuşmayı sevmediğini" söyleyen Verheugen, "Tam üyelik müzakerelerinin sonuçlanmasından önce Kıbrıs sorununun çözülmesi için her şeyin yapılmasını istiyoruz" dedi.
AB'den kaypak tavır
Avrupa Parlamentosu'nda da özellikle Yunan parlamenterlerin yoğun çabaları sonucu, Kıbrıs Rum kesimini savunan üyeler çoğunlukta gözüküyor.
Bu arada, bir süre önce, "Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin yolu Diyarbakır'dan geçer" diyen bazı parlamenterlerin, şimdi, bu yolun "Lefkoşa'dan geçtiğini" söylemeleri, Avrupa Parlamentosu'nda Ankara'ya karşı süregelen Türkiye'ye yönelik "kaypak tavrın" değişmediğini simgeliyor.
Laeken zirvesinde, Kıbrıs konusunda Ankara ve Brüksel'in "tavır değiştirmeyecekleri", "tavır sertleştirecekleri" ifade ediliyor.
Türkiye hariç herkese umut mesajı
AB zirvesinde ayrıca, genişleme konusu da ele alınacak ve aday ülkelere "önemli mesajlar" verilecek. Dönem Başkanı Belçika, 2004 yılına kadar, Romanya, Bulgaristan ve Türkiye hariç, 10 adayın AB'ye tam üye olabileceğini, genişleme konusunda "geri adım atılmayacağını" belirtti.
Zirvenin ikinci gününde, AB üyelerinin ve aday ülkelerin devlet vehükümet başkanları biraraya gelecek. Bu toplantıda Türkiye'nin, Başbakan Bülent Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem tarafından temsil edilmesi bekleniyor.
AB'nin PKK sınavı
Zirvenin en önemli gündem maddelerinden birini oluşturacak "terörizmle mücadele" konusunda uzlaşma umudu olmadığı, "fiyasko" havasının "şimdiden hissedildiği" ifade ediliyor.
Laeken zirvesinde terörizm konusunda ciddi bir uzlaşma olmayacağı varsayımıyla hareket eden Dönem Başkanı Belçika'nın Dışişleri Bakanı Louis Michel, bir "sentez raporu"nun inceleneceğini, ancak gündemde "daha önemli konular bulunduğunu" söyledi.
İngiltere, İtalya, Fransa ve İspanya gibi ülkeler ise kendilerini doğrudan ilgilendiren terör örgütlerinin ve yan kuruluşlarının isimlerini içeren bazı liste projeleri üzerinde çalışıyorlar.
Ankara, son haftalarda tüm AB başkentlerinde girişimlerde bulunarak, oluşturulacak olası bir listede, terör örgütleri PKK ve DHKP-C'nin isimlerini görmek istediğini belirtti ve bu örgütler hakkında ayrıntılı bilgiler yansıttı.
Türk diplomatik kaynaklar, Laeken zirvesinde en önemli unsurun, terör örgütleri listesi konusu olduğunu, oluşturulacak olası bir listeye, terör örgütleri PKK ve DHKP-C'nin isimlerinin alınmamasının, Türk kamuoyunda büyük tepki yaratacağını ve bunun, "savunulması mümkün olmayan bir tavır" olarak görüleceğini ifade ediyorlar.
Konvansiyon platformuna bile almak istemiyorlar
Laeken zirvesinde, AB'nin geleceğinin ve reformlarının tartışılacağı, "Konvansiyon" olarak adlandırılacak platformda Türkiye'nin yer alıp almayacağı netleşmedi.
AB devlet ve hükümet başkanları ile dönem başkanı Belçika, geçen ay yapılan Gand zirvesinde, "tam üyelik müzakerelerine başlamamış tek aday olan" Türkiye'nin Konvansiyon'a katılımı konusunda "tereddütlü" olduklarını belirtmişlerdi. Bazı ülkelerin Türkiye'nin katılımına karşı tavır koydukları, bazılarının, diğer adaylardan farklı, "kısmi ve sınırlı katılımdan" söz ettikleri, bir kısmının ise tam katılımdan yana görüş bildirerek "ayırımcılık yapılmaması" gereği üzerinde durdukları biliniyor.
Tartışmaya katılan ve bu sözleri dinleyen AB dönem başkanı Belçika'nın Dışişleri Bakanı Louis Michel'in, Türkiye'nin katılımı konusunda değerlendirme ve açıklamada bulunmaktan kaçındığı gözlemlendi.
Türk diplomatik kaynakları, AB'nin bu konuda alacağı kararın büyük önem taşıdığını, Türkiye'ye yönelik ayırımcı bir yaklaşımın ilişkileri olumsuz etkileyeceğini ve bunun kamuoyuna anlatılmasının zor olacağınıi fade ediyorlar. Laeken zirvesinde Konvansiyon oluşumuna ilişkin kararda Türkiye'nin dışlanması veya diğer adaylardan farklı bir konuma getirilmesi halinde, Ankara-Brüksel ilişkilerinde "yeni ve ciddi bir rahatsızlık yaşanacağı" ifade ediliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.