Ekonomi ile ilgili çeşitli değerlendirmeler var. Kimine göre ekonominin seyri son derece iyi. Vatandaş her geçen gün daha da rahatlıyor. Kimi de tersi görüşte, "Rahatlama varsa da biz hissetmiyoruz" diyor. Acaba hangisi doğru? Bu soruya cevap vermek için bazı rakamlara bakmak gerekli... Devletin resmi rakamları ortada. 2002-2005 yılları arasında Türkiye yüzde 35 oranında büyüdü. "Büyüme var, ama biz hissetmiyoruz" değerlendirmelerine gelince... Bunda doğruluk payı çok yüksek. Çünkü, büyüme ile birlikte devletin cari harcamaları da artmış. 2004 yılı nda 85 katrilyonken , 2005 'te 99 katrilyona çıkmış. Aradaki fark, 11 katrilyon . Devlet, 2005 'te, bir önceki yıla oranla yüzde 16 daha fazla para harcamış. İşte sıkıntı da burada! Devlet parayı nereden buluyor? Kimden alıyor? Vatandaştan. Devletin bir tek gelir kaynağı var. O da vergi. Harcamaları artınca vatandaşa dönüyor. Ya yeni vergiler koyuyor, ya da vergi oranlarını artırıyor. Açığını kapatmaya çalışıyor. Devlet harcamaları ile birlikte vergiler de arttığı için büyüme hissedilmiyor. 2004 ile 2005 yılları arasında, toplanan vergilerde yüzde 18 'lik bir artış var. Peki bu ne demek? Bu şu demek: Enflasyon oranının yüzde 8 olduğu 2005 yılı nda, vergi gelirlerindeki artış yüzde 18 olmuş. Demek ki, devlet enflasyonun üzerinde bir vergi tahsilatı yapmış. Yüzde 10 'luk bir refah payını vatandaşın cebinden almış. İşte, büyüme bu yüzden vatandaşa yansımıyor! Türkiye büyüyor ve gelişiyor, ama vatandaşa faydası olmuyor. Büyüme ile ortaya çıkan kaynaktan daha fazlası, devlet tarafından vatandaşın cebinden alınıyor. Benzini ele alalım... Dünyada en pahalı benzini Türk vatandaşı kullanıyor. IMF'nin açıkladığı rapor ortada. Türkiye 'de bir motorlu bisiklete binmenin maliyeti, Suudi Arabistan'da, Porsche'nin son model Carerra'sına binmekle aynı. Bu çarpık tablo, akaryakıttaki vergi yükünden kaynaklanıyor! Kaymağı devlet yiyorBizde, büyümenin kaymağını devlet yiyor. Vatandaş da devleti beslemek için çalışıyor ve çırpınıyor. Yöneticilerimiz ise, bu değerlendirmeleri bir türlü kabul etmiyorlar. Vergi tahsilatındaki farkın, "kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasından kaynaklandığını" söylüyorlar. Oysa, rakamlar bunun pek de doğru olmadığını ortaya koyuyor: Türkiye üç yıldır büyüyor. Bizim ham petrol ithalatımız da son üç yıldır sürekli azalıyor. Oysa tam tersi olması gerekir. Demek ki, burada bir gariplik var! Hem büyüyoruz, hem trafiğe her yıl çıkan araç sayımızı artırıyoruz. Hem de geçmişten daha az akaryakıt kullanıyoruz. Olacak iş değil! İşte bu garabet, akaryakıttaki kaçaktan kaynaklanıyor. Akaryakıta yeni vergiler bindirip zam yapıldıkça, kaçakçılık daha cazip hale geliyor. Artık bu iş açıktan yapılıyor. Baksanıza, dört bir yanımızı "ucuz mazot" tabelaları kaplamış durumda. Birileri de bu işten büyük paralar kazanıyorlar. Emin Pazarcı / Bugün
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.