Millet, kendine ait maddi ve manevi değerlerin günden güne kaybolmalarına şahit oldukça, kayıplarının peşine düşme hassasiyetini kaybediyor.
Kayıplar listesi kabardıkça kayıpları araştırma hassasiyeti sürekli azalıyor.
Millete ait maddi ve manevi değerleri kılıfına uydurup, bir şekilde bir yolunu bulup alıp götürenler, çalıp götürenler bir taraftan da milletin hafızasını zayıflatmak için, hatta kayıpları ile ilgili hafızasını silmek için akıl almaz maskaralıkları sergilemekten de geri durmuyorlar.
Kayıpları gündemden düşürmek için, dikkatlerden kaçırmak için, kitlelerin; "ne idi, nasıldı, kim aldı, kim sattı, kaça sattı, niçin sattı?" türünden soruları sormasına fırsat tanımadan, 'cambaza bak' ekipleri derhal devre yapıp gündemi altüst ediyorlar.
Hafızalar zayıfladıkça, hafızalar silindikçe kitleler sürü haline dönüşüyor ve çalınan değerlerinin derdine düşmekten hızla uzaklaşıyor.
İktidarın emrine amade olan yazılı ve görsel medya, siz buna sosyal medyada cirit atan malum trolleri de ekleyebilirsiniz, hep bir ağızdan kitlelere şunu telkin ediyorlar; siz boş verin kayıpları, kaybedilen kaynakları, küresel tefecilerin arzuları istikametinde boğazlanan altın yumurtlayan tavuklarımızı, falanca bugün ne demiş siz ona bakın, filanca hangi yanlışı yapmış siz onun peşine düşün.
Seyircinin nerede, ne zaman, hangi hareketin ve hangi cümlenin sonunda güleceğine, tam o anda gülme sesleri yayınlayarak karar veren filmler ve televizyon dizileri gibi, iktidar medyası da ne yazık ki bugün kitlelerin jest ve mimiklerini dahi kontrol eder hale gelmiştir.
Caddede, sokakta, kahve köşelerinde ve özellikle camilerin çay ocaklarında insanların hangi konuları ve nasıl tartışacakları adeta gizli eller tarafından belirlenmekte ve yönlendirilmektedir.
Ülkenin başına 15 Temmuz felaketini getiren malum FETÖ ile mevcut iktidar canciğer kuzu sarması iken neredeyse bütün camilerin çay ocaklarında Samanyolu tv seyredilirdi ve haliyle kitleler "Ergenekon'la" yattı ve "Balyoz'la" kalktı ve biz o günlerde bu kanalın "Sam amcanın" kanalı olduğunu anlatabilmek için kılı kırk yarmak, kırk dereden su getirmek zorunda kalırdık.
Hud kavminin yaptığı gibi, bela ve musibet ve dahi azap taşıyan bulutları yıllarca millete "yağmur bulutları" diye yutturdular ve bir gece ansızın yukardan aşağı mermiler yağınca ancak uyanabildiler.
Şimdi de ülke olarak yaşadığımız ekonomik kayıpları, küresel tefecilere peşkeş çekilen kaynakları, çerez parasına satılan yayları ve ovaları ve bütün bu kayıpların yol açacağı felaketi millete anlatmakta zorlanıyoruz.
Kayıplar listesi kabardıkça millette kayıplarını arama derdi azalıyor, hassasiyet yok oluyor ve kitleler çocuklaşıyor, birer elma şekere fit oluyorlar.
"O azap yurtlarına indiğinde, uyarılmış olup da yola gelmeyenlerin sabahı ne kötü olur!" (Saffat: 177).
Kayıplar listesi kabardıkça kayıpları araştırma hassasiyeti sürekli azalıyor.
Millete ait maddi ve manevi değerleri kılıfına uydurup, bir şekilde bir yolunu bulup alıp götürenler, çalıp götürenler bir taraftan da milletin hafızasını zayıflatmak için, hatta kayıpları ile ilgili hafızasını silmek için akıl almaz maskaralıkları sergilemekten de geri durmuyorlar.
Kayıpları gündemden düşürmek için, dikkatlerden kaçırmak için, kitlelerin; "ne idi, nasıldı, kim aldı, kim sattı, kaça sattı, niçin sattı?" türünden soruları sormasına fırsat tanımadan, 'cambaza bak' ekipleri derhal devre yapıp gündemi altüst ediyorlar.
Hafızalar zayıfladıkça, hafızalar silindikçe kitleler sürü haline dönüşüyor ve çalınan değerlerinin derdine düşmekten hızla uzaklaşıyor.
İktidarın emrine amade olan yazılı ve görsel medya, siz buna sosyal medyada cirit atan malum trolleri de ekleyebilirsiniz, hep bir ağızdan kitlelere şunu telkin ediyorlar; siz boş verin kayıpları, kaybedilen kaynakları, küresel tefecilerin arzuları istikametinde boğazlanan altın yumurtlayan tavuklarımızı, falanca bugün ne demiş siz ona bakın, filanca hangi yanlışı yapmış siz onun peşine düşün.
Seyircinin nerede, ne zaman, hangi hareketin ve hangi cümlenin sonunda güleceğine, tam o anda gülme sesleri yayınlayarak karar veren filmler ve televizyon dizileri gibi, iktidar medyası da ne yazık ki bugün kitlelerin jest ve mimiklerini dahi kontrol eder hale gelmiştir.
Caddede, sokakta, kahve köşelerinde ve özellikle camilerin çay ocaklarında insanların hangi konuları ve nasıl tartışacakları adeta gizli eller tarafından belirlenmekte ve yönlendirilmektedir.
Ülkenin başına 15 Temmuz felaketini getiren malum FETÖ ile mevcut iktidar canciğer kuzu sarması iken neredeyse bütün camilerin çay ocaklarında Samanyolu tv seyredilirdi ve haliyle kitleler "Ergenekon'la" yattı ve "Balyoz'la" kalktı ve biz o günlerde bu kanalın "Sam amcanın" kanalı olduğunu anlatabilmek için kılı kırk yarmak, kırk dereden su getirmek zorunda kalırdık.
Hud kavminin yaptığı gibi, bela ve musibet ve dahi azap taşıyan bulutları yıllarca millete "yağmur bulutları" diye yutturdular ve bir gece ansızın yukardan aşağı mermiler yağınca ancak uyanabildiler.
Şimdi de ülke olarak yaşadığımız ekonomik kayıpları, küresel tefecilere peşkeş çekilen kaynakları, çerez parasına satılan yayları ve ovaları ve bütün bu kayıpların yol açacağı felaketi millete anlatmakta zorlanıyoruz.
Kayıplar listesi kabardıkça millette kayıplarını arama derdi azalıyor, hassasiyet yok oluyor ve kitleler çocuklaşıyor, birer elma şekere fit oluyorlar.
"O azap yurtlarına indiğinde, uyarılmış olup da yola gelmeyenlerin sabahı ne kötü olur!" (Saffat: 177).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025
- Ağır misafir ağır ağır teşrif etti / 28.02.2025
- Gör / 25.02.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025
- Ağır misafir ağır ağır teşrif etti / 28.02.2025
- Gör / 25.02.2025