Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs ziyaretiyle ilgili olarak, gazetemizin dünkü "AB katırlarını ürküttük" manşeti gerçekten de çok anlamlıydı. Başka hiçbir ifade, verilmek istenen mesajı bu şekilde yerine ulaştıramazdı.
Türkiye'de sahiden de AB'ye "katırlık" yapan çevreler olduğu gibi, aynı şekilde ABD'ye veya her ikisine birden katırlık yapanlar da var. "Katırlık" yerine "taşeronluk, işbirlikçilik" kelimelerini de kullanabilirsiniz.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki gün KKTC'ye yaptığı günübirlik ziyarete dönecek olursak, çok önemli, zamanlaması ve muhtevası çok olumlu bir ziyaret. Bu ziyaretin Avrupa Günü'ne denk gelmesi de ayrı bir anlam kattı hadiseye. AKP hükümetinin bugüne kadar Kıbrıs'la ilgili izlediği politika, tam da AB katırlarının istediği tavdaydı. Onlara göre, Erdoğan ve ekibi, AB uğruna Kıbrıs'ı hiç düşünmeden peşkeş çekecekti. İlk zamanlardaki açıklamalar da onların istediği tarzdaydı. Açıkçası bu duruş, milli hassasiyet sahibi herkesi telaşlandırdığı gibi bizi de enşiye sevk ediyordu. Ama dünkü ziyaret, bütün bu negatif pozisyonu bir anda pozitife çevirdi. Erdoğan Kıbrıs'ta Denktaş'ın arkasında durup, KKTC'yi AB'ye peşkeş çekmeyeceği mesajını çok iyi verdi. Denktaş'ın serbest geçiş kararıyla attığı diplomatik manevrayı desteklediğini belirten Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, "Eğer KKTC'ye ambargo kaldırılırsa, Güney Kıbrıs'ı tanıyabiliriz" şeklinde lanse edilen açıklamalarının yanlış anlaşıldığını belirterek yüreğimize soğuk su serpti. Bizi rahatlattı. Kıbrıs'ta çözümün "iki devletlilik" ilkesine bağlı olduğunu, Annan Planı'nın körü körüne kabul edilemeyeceğini de dile getiren Erdoğan, devletin Kıbrıs'la ilgili resmi politikasından sapmayacağını çok anlamlı bir günde, anlamlı bir ziyaretle tüm dünyaya duyurmuş oldu.
Bu ziyaretin ehemmiyetini anlamak için, Kıbrıs Rum Kesimi lideri Papadopulos'un, "Erdoğan'ın ziyareti yasadışıdır" demesine, Yunanistan başta olmak üzere AB ülkelerinde telaşın artmasına ve hepsinden önemlisi Mehmet Barlas'ın başını çektiği AB'ci güruhun sinirden ne yazacaklarını bilemez hale gelmesine bakmak kâfidir. Barlas, dünkü yazısında resmi ideolijiyi yerden yere vurarak hıncını almaya çalıştı. Bir önceki gece de, katıldığı bir televizyon programında, "Tezkereyi çıkartmadık ABD'yi küstürdük, Erdoğan'ın Kıbrıs'taki açıklamalarıyla da AB'yi küstürdük" diyerek sahibini kaybetmişlik duygusunu cümlelerine yansıtıyordu. Barlas, duygularını gizleyemediğinden, onu AB'ci güruhun örneği olarak sunuyoruz. Bir de duygularını bastırıp sessizliğe gömülenler var. Hepsi donup kaldı. Aylar önce KKTC'de yapılan ihanet mitinglerinde, ellerinde AB bayraklarıyla, "Erdoğan göreve, dinazor müzeye" diye bağıranlar, Yunanistan ileri gelenleriyle Rum kesiminde AB kutlamasına katılan KKTC'nin "satılmış muhalefeti", hasılı bütün AB taşeronları katır kuyruğu gibi kalakaldılar, katırdan düşmüşe döndüler.
Türkiye'de sahiden de AB'ye "katırlık" yapan çevreler olduğu gibi, aynı şekilde ABD'ye veya her ikisine birden katırlık yapanlar da var. "Katırlık" yerine "taşeronluk, işbirlikçilik" kelimelerini de kullanabilirsiniz.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki gün KKTC'ye yaptığı günübirlik ziyarete dönecek olursak, çok önemli, zamanlaması ve muhtevası çok olumlu bir ziyaret. Bu ziyaretin Avrupa Günü'ne denk gelmesi de ayrı bir anlam kattı hadiseye. AKP hükümetinin bugüne kadar Kıbrıs'la ilgili izlediği politika, tam da AB katırlarının istediği tavdaydı. Onlara göre, Erdoğan ve ekibi, AB uğruna Kıbrıs'ı hiç düşünmeden peşkeş çekecekti. İlk zamanlardaki açıklamalar da onların istediği tarzdaydı. Açıkçası bu duruş, milli hassasiyet sahibi herkesi telaşlandırdığı gibi bizi de enşiye sevk ediyordu. Ama dünkü ziyaret, bütün bu negatif pozisyonu bir anda pozitife çevirdi. Erdoğan Kıbrıs'ta Denktaş'ın arkasında durup, KKTC'yi AB'ye peşkeş çekmeyeceği mesajını çok iyi verdi. Denktaş'ın serbest geçiş kararıyla attığı diplomatik manevrayı desteklediğini belirten Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, "Eğer KKTC'ye ambargo kaldırılırsa, Güney Kıbrıs'ı tanıyabiliriz" şeklinde lanse edilen açıklamalarının yanlış anlaşıldığını belirterek yüreğimize soğuk su serpti. Bizi rahatlattı. Kıbrıs'ta çözümün "iki devletlilik" ilkesine bağlı olduğunu, Annan Planı'nın körü körüne kabul edilemeyeceğini de dile getiren Erdoğan, devletin Kıbrıs'la ilgili resmi politikasından sapmayacağını çok anlamlı bir günde, anlamlı bir ziyaretle tüm dünyaya duyurmuş oldu.
Bu ziyaretin ehemmiyetini anlamak için, Kıbrıs Rum Kesimi lideri Papadopulos'un, "Erdoğan'ın ziyareti yasadışıdır" demesine, Yunanistan başta olmak üzere AB ülkelerinde telaşın artmasına ve hepsinden önemlisi Mehmet Barlas'ın başını çektiği AB'ci güruhun sinirden ne yazacaklarını bilemez hale gelmesine bakmak kâfidir. Barlas, dünkü yazısında resmi ideolijiyi yerden yere vurarak hıncını almaya çalıştı. Bir önceki gece de, katıldığı bir televizyon programında, "Tezkereyi çıkartmadık ABD'yi küstürdük, Erdoğan'ın Kıbrıs'taki açıklamalarıyla da AB'yi küstürdük" diyerek sahibini kaybetmişlik duygusunu cümlelerine yansıtıyordu. Barlas, duygularını gizleyemediğinden, onu AB'ci güruhun örneği olarak sunuyoruz. Bir de duygularını bastırıp sessizliğe gömülenler var. Hepsi donup kaldı. Aylar önce KKTC'de yapılan ihanet mitinglerinde, ellerinde AB bayraklarıyla, "Erdoğan göreve, dinazor müzeye" diye bağıranlar, Yunanistan ileri gelenleriyle Rum kesiminde AB kutlamasına katılan KKTC'nin "satılmış muhalefeti", hasılı bütün AB taşeronları katır kuyruğu gibi kalakaldılar, katırdan düşmüşe döndüler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012