Başkent kulislerinde konuşulanlara göre Başbakan Erdoğan, yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e şöyle diyor: Abdullah, AB'den sorumlu bir bakanlık kuralım. Abdullah Gül cevap veriyor: Ne gerek var canım, ben varım ya, Dışişleri ne güne duruyor!
Abdullah Gül, AB ile ilgili gündem elinden alınınca sudan çıkmış balığa döneceğini çok iyi bildiği için Erdoğan'ın AB bakanlığı isteğini anlamsız buluyor. Gül'e göre, kapı gibi Dışişleri var ve AB'yi en iyi o anlar, başkasına ne hacet!
Sadece bu diyalog bile Türk Dışişlerinin tek gündeminin AB olduğunu anlatmaya yeter. Maalesef Türkiye gibi, bulunduğu stratejik konum itibariyle en önemli gündem maddesi dış politika olması gereken bir ülkenin hariciyesi, sadece AB'ye kilitlenmiş. Tüm diplomatları, teknokratları ve memurları AB ile ilgili çalışmalar yapıp, raporlar hazırlıyor. Hemen yanıbaşında işgal edilen ve hergün birkaç şehit verdiğimiz Irak, Kafkaslar'da yeni açılımlar peşinde koşan Rusya ve İran, ABD işgali korkusuyla kulağını Türkiye'ye dikmiş Suriye Türk dışişlerinin "ilgi çercevesine" henüz girememiş. Çevremizde kıyametler kopuyor, bizim dünyadan haberimiz yok. Dışişlerimizin tayin ettiği hedefler ve takvimler çoktan belli: 17 Aralık, 3 Ekim, Kopenhag, Brüksel vesair?
Musul'da hain bir pusu sonucu özel güvenlik görevlilerimiz şehit edildiği sırada, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Dışişleri Bakanı, Kızılay Meydanı'nda, ilan ettikleri "17 Aralık AB Bayramını" kutlamak üzere şehir turu atmakla meşguller. Başbakan Erdoğan Ankaralılara "AB bayramınız kutlu olsun!" dediği sıralarda teröristler Türk polislerinin kafasını kesip, aracını yakıyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül "bu bayram hepimizin" diye nutuk çekerken, vatan evlatları Musul'da teröristlere karşı çatışıyor.
Başbakan AB seyahatlerinde daha rahat edebilmek için 35 milyon dolara, banyolu, yatak odalı, çalışma odalı, lüks bir VIP uçağının pazarlığını yaparken, 5 vatan evladı görev yerlerine uçakla gönderilmediği için şehit oluyor.
Ve sonra da çıkıp cenaze töreninde "biz bunu hak etmedik. Katiller cezasız kalmayacak!" diye maval okuyorlar!
Öyle mi? Katil belli, gidin Beyaz Saray'a verin cezasını!
Abdullah Gül, AB ile ilgili gündem elinden alınınca sudan çıkmış balığa döneceğini çok iyi bildiği için Erdoğan'ın AB bakanlığı isteğini anlamsız buluyor. Gül'e göre, kapı gibi Dışişleri var ve AB'yi en iyi o anlar, başkasına ne hacet!
Sadece bu diyalog bile Türk Dışişlerinin tek gündeminin AB olduğunu anlatmaya yeter. Maalesef Türkiye gibi, bulunduğu stratejik konum itibariyle en önemli gündem maddesi dış politika olması gereken bir ülkenin hariciyesi, sadece AB'ye kilitlenmiş. Tüm diplomatları, teknokratları ve memurları AB ile ilgili çalışmalar yapıp, raporlar hazırlıyor. Hemen yanıbaşında işgal edilen ve hergün birkaç şehit verdiğimiz Irak, Kafkaslar'da yeni açılımlar peşinde koşan Rusya ve İran, ABD işgali korkusuyla kulağını Türkiye'ye dikmiş Suriye Türk dışişlerinin "ilgi çercevesine" henüz girememiş. Çevremizde kıyametler kopuyor, bizim dünyadan haberimiz yok. Dışişlerimizin tayin ettiği hedefler ve takvimler çoktan belli: 17 Aralık, 3 Ekim, Kopenhag, Brüksel vesair?
Musul'da hain bir pusu sonucu özel güvenlik görevlilerimiz şehit edildiği sırada, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Dışişleri Bakanı, Kızılay Meydanı'nda, ilan ettikleri "17 Aralık AB Bayramını" kutlamak üzere şehir turu atmakla meşguller. Başbakan Erdoğan Ankaralılara "AB bayramınız kutlu olsun!" dediği sıralarda teröristler Türk polislerinin kafasını kesip, aracını yakıyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül "bu bayram hepimizin" diye nutuk çekerken, vatan evlatları Musul'da teröristlere karşı çatışıyor.
Başbakan AB seyahatlerinde daha rahat edebilmek için 35 milyon dolara, banyolu, yatak odalı, çalışma odalı, lüks bir VIP uçağının pazarlığını yaparken, 5 vatan evladı görev yerlerine uçakla gönderilmediği için şehit oluyor.
Ve sonra da çıkıp cenaze töreninde "biz bunu hak etmedik. Katiller cezasız kalmayacak!" diye maval okuyorlar!
Öyle mi? Katil belli, gidin Beyaz Saray'a verin cezasını!
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012