İctimaî, iktisadî, fikrî, ilmî ve ahlakî bakımdan bunalımda olan fertlerin, huy ve davranışları ne olursa olsun irşad edilmeleri zaruridir "İman ve İnsan" teziyle insanlığa sunulan Hakk'a seyr ü sülûk ve vuslat hakikati, insanoğlunun en ulvu gayesini ve en yüce hedefini ifade etmektedir. Böylece insan kendi yararına ve Hak adına kazınılmış olur.İnsanoğlunu bu ulvu gayeye ve yüce hedefe yönlendirmek, ancak onu tam manasıyla irşad etmekle mümkündür. Zira gönlünde küfürden, şirkten, nifaktan, riyadan, haset, ucub ve gururdan... vs. kırıntılar ve tortular taşıyan insanın elinden, ayağından, gözünden, dilinden ve kulağından hayır ve güzelliklerin sadır olma ihtimali zayıftır.Bu meyanda irşad, kalbin riyadan, gururdan, hasetten, ucubtan, nifaktan, şirkten, küfürden, masivadan ve Hakk'tan gayri herşeyden temizlenip iman ile, ihsan ile, muhabbet, şefkat, adalet, rahmet, tevhid, ihlas ve samimiyet ile süslenmesi, bezenmesi, doldurulmasıdır.Bu bakımdan ictimaî, iktisadî, fikrî, ilmî ve ahlakî bakımdan bunalımda olan fertlerin, huy ve davranışları ne olursa olsun irşad edilmeleri zaruridir ve her akl-ı selim bu mecrada mükelleftir.Zira kainatın merkezi insan, insanıın merkezi kalptir; o iyi olursa bütün vücut iyi olur; o kötü olursa bütün vücut kötü olur...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.