Emine Bulut, Ceren Damar, Özgecan Aslan, Ceren Özdemir...
Türkiye'de 2010 yılından bu yana 1964 kadın öldürüldü.
Yalvardılar "bizi koruyun, canımız tehlikede" diye ama seslerini duyuramadılar. Vicdanlara ulaşamadılar.
Sayısız eylemler yapıldı, defalarca meydanlarda haykırdılar... Fakat ne yaptılarsa engel olamadılar kadın cinayetlerine.
Kafasına göre yargılayan, kafasına göre mahkum eden, kafasına göre ceza kesen "kişilerin" eliyle binlerce kadın öldü gitti. Başka bir kelime bulamadığım için "kişi" dedim. Adam desem olmaz, erkek desem, erkekliğe hakaret... Ne diyeceğimi bilemedim. Ama "katil" oldukları kesin. Ne hukukta yeri var, ne adalette, ne dinde, ne de toplumsal vicdanda.
6284 sayılı bir kanun var. "Önleyici Koruma Tedbiri" diye. Evet, önemli bir kanun. Kadının öldürülmesinden önce alınan bir tedbir. Öyle ya, kadın öldürüldükten sonra katilin hangi cezayı alacağının ölen kadın için ne önemi var!
Kanun var olmasına var da, "Önleyici Koruma Tedbiri" kanunu bir türlü önleyemiyor kadın cinayetlerini. Hemen hemen her gün bir kadın cinayete kurban gidiyor. Demek ki yeterli değil mevcut tedbirler, başka şeyler yapmak lazım!
Geçenlerde arkadaşlarla bu konuyu konuşuyorduk. Güzel bir ortak fikir çıktı. Kesine yakın bir çözüm olacağını düşünüyoruz. Umarız bu fikrimiz karşılık bulur da kadın cinayetlerinin önemli ölçüde önlenmesi sağlanır.
Önerdiğimiz tedbir şu:
"Önleyici Koruma Tedbiri" yani halk arasında "uzaklaştırma kararı" alan kadın için tehdidin boyutu acil olarak belirlenir. Eğer kadının öldürülme riski varsa mahkeme çok acil tehdit oluşturan kişi veya kişilere elektronik kelepçe takılmasına hükmeder.
Asıl tedbir bundan sonra başlar.
Tehdit oluşturan kişi ya da kişilerin, kadın ile aynı şehirde ikamet etmeleri yasaklanır. Elektronik kelepçe ile kadından farklı bir şehirde ikamet etmek zorunda kalan şahsın aynı zamanda her gün karakola gidip imza atması sağlanır. Eğer tehdit oluşturan kişi veya kişiler bulundukları şehirden uzaklaşmaya çalışırsa, anında elektronik kelepçe güvenlik güçlerini uyaracak ve olası bir cinayet, daha yoldayken engellenmiş olacak.
Yasada yapılacak böyle bir düzenleme gerçek manada caydırıcılık da sağlayacaktır. Tehdit oluşturan kişinin bütün hayatı değişmek zorunda kalacağından bunu göze alamayan potansiyel katil, kendisi hakkında uzaklaştırma kararı çıkmaması için azami çaba gösterecek, hatta kibarlaşmak zorunda bile kalacaktır.
Bu şekilde veya buna benzer alınacak radikal kararlar sayesinde kadın cinayetlerinin önüne geçilebilir. Ortada zorba yok, cinayet yok, dolayısıyla hapis de yok! Sonuçta herkes yaşıyor. Sadece bir farkla, ayrı ayrı şehirlerde. Eğer ortada çocuklarla ilgili bir durum varsa, bununla ilgili olarak da kadının hayatını riske atmadan bir çözüm bulunabilir. Fakat burada asıl düşünülmesi gereken kişinin kadın olduğunu yani tehdit oluşturan kişinin olmadığını gözden kaçırmamalıyız.
Bu önerdiğimiz tedbirden daha önemlisi ve daha etlisi var ki, o da eğitim. Küçük yaştan itibaren çocuklara verilecek eğitim ile insan hayatının kutsallığı, bununla birlikte terbiye, saygı ve sevgi öğretilmeli. Hatta bunlarla ilgili uygulamalı zorunlu dersler konulmalı. İşte ancak o zaman toplumumuzda olumlu manada bir değişim başlar. Gelecek neslimizi korumak için biran önce kolların sıvanması lazım.
Böylece hem kızlarımızı korumuş oluruz, hem de ölen binlerce kadın boşuna ölmüş olmaz.
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022