Ya da, 13 gün kırık kaburga ile idare edilen ülkenin omurgası ne haldedir?
Ayağınıza diken battığı akşam, sabahlara kadar uykusuz kaldığınız günleri hatırlıyor musunuz?
Sanki suçlu o imiş gibi hanımla kavga bile etmiştiniz o uğursuz diken yüzünden.
Evde çekicin sapını düzeltmeye çalışırken baş parmağınıza saplanan bir çapağı çıkarmak için evi ayağa kaldırdığını da hatırlarsınız.
- Oğlum senin gözün daha iyi görür, bir bakıver şuna dediğinizi de. Gözlüğünüze rağmen bir türlü göremediğiniz o çapağın, vaktinde çıkarılmadığı için apse yaptığını, şiştiğini, size hayatı zehrettiğini de hatırlarsınız.
Hatta, toplu iğne ucunun bile izine raslayamadığı o çapak, saplandığı yeri terk etmediği için, "keser sapı" hatırası olarak orada kaldığını de hatırlarsınız.
Biraz derineden kestiğiniz için günlerce ağrıyan sızlayan tırnağınızın da pek hoş hatırası yoktur sizde.
O baştan sona klasizm kokan tedavinizin, evde Allah ne verdiyse sarıp sarmalamanızın, haşlanmış patatesin, damar yaprağının, hatme çiçeğinin bile bir işe yaramadığını da hatırlarsınız.
Hatta sizin yüzünüzden caddedeki aktarın işini değiştirmeye kalkıştığını da hatırlarsınız.
Şunu da hatırlarsınız eminim;
"Dikey limit" yerde duran bıçağın ağzına bastığınızı, bunun sonucu topuğunuda, taze Adapazarı patatesinin pişmişinde oluşan çatlağın aynısının oluştuğunu, bu yüzden işlerinizin aksattığını, mesaiye gidemediğinizi, rapor alıp yarığın iyileşmesi için evde dinlendiğiniz de hatırlarsınız.
Utanmasanız o yarık yüzünden malulen emekliliğinizi bile isteyeceğinizi, evde terör estirdiğinizi, bıçağı o pozisyonda unuttuğu için 20 yıllık eşinizi boşama noktasına geldiğinizi de hatırlarsınız.
Her sohbette; "hiç unutmam o yıl bıçak ayağımı kesmişti" diyerek söze başladığınız da hatırlarsınız.
Özel bölgenizde "dönen bir kıl" yüzünden cerrahi "operation" geçirdiğinizi de hatırlarsınız.
Kıl bu, kıl. Alt tarafı kıl.
Ya kapıya sıkışan tırnağınız.
Dudağınızda oluşan uçuk.
Aklınızda beliren kaçık,
Olsa da accık.
Bütün bunlardan neler çektiniz kim bilir?
Vücut denen şaheseri yaradan Mevla ona öyle bir sinir sistemi koydu ki, dünyanın en duyarlı radarı bile ıskalar, farketmez, hissetmez (Pendagon gibi) ama vücut öyle değil.
O, sızmaya çalışan en küçük bir yabancı cismi, anında genel merkez beyne haber verir.
-Dikkat, dikkat başparmaktan beyne, şu anda ucumda bir yabancı cisim var.
-Beyinden başparmağa, çıkar onu, hemen çıkar onu.
-Başparmaktan beyne, göremiyorum, yabancı cisim son derece küçük göremiyorum.
-Beyinden başparmağa, görmeye çalışın, gözü iyi gören birini bulun, araç gereç temin edin, ne yaparsanız yapın, o yabancı cismi oradan çıkarın. Aksi halde olacaklardan mesul değilim, değilim, değili....
Hoşunuza gitmemiş olabilir bu mizansen ama vakıa bu.
İyi de bu hikaye niye?
Bizim, gözle zor görülen bir cismin acısına dayanamadığımız bir bünyeye sahip olmamıza rağmen bir başka insan kırık kaburga kemiğiyle 13 gün durabiliyorsa burada bir olağanüstülük yok mu sizce?
Niye biz toplu iğne büyüklüğünde bir cismin acısına dayanamıyoruz?
Niye o kırık kaburga ile 13 gün dolaşabiliyor?
Bu bir insanın vücut kimyasının tamamen bozulmasından başka nedir ki?
Vücutta bulunan/bulunması gereken sinir sisteminin tamamen çökmüş olmasından başka nedir ki?
Bu beyin fonksiyonlarının tükenmişliğinden başka bir şey midir?
Bir toplu iğne ucu yüzünden bizim mesaiye gitmediğimiz, evdeki işleri terkettiğimiz bir durumda, böylesi bir bünyeyle bir ülke nasıl idare edebilir?
Kırık kaburgadan haberi olmayan, imzaladığı kararnamelerden haberi olabilir mi? Muhtevasından, neye mal olacağından?
Bu nasıl bir haldir?
Bu neyin karşılığıdır?
Hangi ideallerin tahakkuku içindir?
Diğer her şey bir yana, bence önemli olan budur.
Dile kolay, insanın söylerken bile içi burkuluyor.
13 gün kırık bir kaburga ile idare edilen bir ülkenin omurgası/amûdufıkarîsi nasıl olur?
Yoksa bu kaburga insan değil de gemi kaburgası mıydı?
Yoksa kaburga dolması mıydı kırılan?
Baklava çaldığı için hapis yatan garibanlara tahammül edemeyenler, 13 gün kırık kaburgayla eşinin dolaşmasına nasıl razı olurlar?
Bu son soru olsun?
Ayağınıza diken battığı akşam, sabahlara kadar uykusuz kaldığınız günleri hatırlıyor musunuz?
Sanki suçlu o imiş gibi hanımla kavga bile etmiştiniz o uğursuz diken yüzünden.
Evde çekicin sapını düzeltmeye çalışırken baş parmağınıza saplanan bir çapağı çıkarmak için evi ayağa kaldırdığını da hatırlarsınız.
- Oğlum senin gözün daha iyi görür, bir bakıver şuna dediğinizi de. Gözlüğünüze rağmen bir türlü göremediğiniz o çapağın, vaktinde çıkarılmadığı için apse yaptığını, şiştiğini, size hayatı zehrettiğini de hatırlarsınız.
Hatta, toplu iğne ucunun bile izine raslayamadığı o çapak, saplandığı yeri terk etmediği için, "keser sapı" hatırası olarak orada kaldığını de hatırlarsınız.
Biraz derineden kestiğiniz için günlerce ağrıyan sızlayan tırnağınızın da pek hoş hatırası yoktur sizde.
O baştan sona klasizm kokan tedavinizin, evde Allah ne verdiyse sarıp sarmalamanızın, haşlanmış patatesin, damar yaprağının, hatme çiçeğinin bile bir işe yaramadığını da hatırlarsınız.
Hatta sizin yüzünüzden caddedeki aktarın işini değiştirmeye kalkıştığını da hatırlarsınız.
Şunu da hatırlarsınız eminim;
"Dikey limit" yerde duran bıçağın ağzına bastığınızı, bunun sonucu topuğunuda, taze Adapazarı patatesinin pişmişinde oluşan çatlağın aynısının oluştuğunu, bu yüzden işlerinizin aksattığını, mesaiye gidemediğinizi, rapor alıp yarığın iyileşmesi için evde dinlendiğiniz de hatırlarsınız.
Utanmasanız o yarık yüzünden malulen emekliliğinizi bile isteyeceğinizi, evde terör estirdiğinizi, bıçağı o pozisyonda unuttuğu için 20 yıllık eşinizi boşama noktasına geldiğinizi de hatırlarsınız.
Her sohbette; "hiç unutmam o yıl bıçak ayağımı kesmişti" diyerek söze başladığınız da hatırlarsınız.
Özel bölgenizde "dönen bir kıl" yüzünden cerrahi "operation" geçirdiğinizi de hatırlarsınız.
Kıl bu, kıl. Alt tarafı kıl.
Ya kapıya sıkışan tırnağınız.
Dudağınızda oluşan uçuk.
Aklınızda beliren kaçık,
Olsa da accık.
Bütün bunlardan neler çektiniz kim bilir?
Vücut denen şaheseri yaradan Mevla ona öyle bir sinir sistemi koydu ki, dünyanın en duyarlı radarı bile ıskalar, farketmez, hissetmez (Pendagon gibi) ama vücut öyle değil.
O, sızmaya çalışan en küçük bir yabancı cismi, anında genel merkez beyne haber verir.
-Dikkat, dikkat başparmaktan beyne, şu anda ucumda bir yabancı cisim var.
-Beyinden başparmağa, çıkar onu, hemen çıkar onu.
-Başparmaktan beyne, göremiyorum, yabancı cisim son derece küçük göremiyorum.
-Beyinden başparmağa, görmeye çalışın, gözü iyi gören birini bulun, araç gereç temin edin, ne yaparsanız yapın, o yabancı cismi oradan çıkarın. Aksi halde olacaklardan mesul değilim, değilim, değili....
Hoşunuza gitmemiş olabilir bu mizansen ama vakıa bu.
İyi de bu hikaye niye?
Bizim, gözle zor görülen bir cismin acısına dayanamadığımız bir bünyeye sahip olmamıza rağmen bir başka insan kırık kaburga kemiğiyle 13 gün durabiliyorsa burada bir olağanüstülük yok mu sizce?
Niye biz toplu iğne büyüklüğünde bir cismin acısına dayanamıyoruz?
Niye o kırık kaburga ile 13 gün dolaşabiliyor?
Bu bir insanın vücut kimyasının tamamen bozulmasından başka nedir ki?
Vücutta bulunan/bulunması gereken sinir sisteminin tamamen çökmüş olmasından başka nedir ki?
Bu beyin fonksiyonlarının tükenmişliğinden başka bir şey midir?
Bir toplu iğne ucu yüzünden bizim mesaiye gitmediğimiz, evdeki işleri terkettiğimiz bir durumda, böylesi bir bünyeyle bir ülke nasıl idare edebilir?
Kırık kaburgadan haberi olmayan, imzaladığı kararnamelerden haberi olabilir mi? Muhtevasından, neye mal olacağından?
Bu nasıl bir haldir?
Bu neyin karşılığıdır?
Hangi ideallerin tahakkuku içindir?
Diğer her şey bir yana, bence önemli olan budur.
Dile kolay, insanın söylerken bile içi burkuluyor.
13 gün kırık bir kaburga ile idare edilen bir ülkenin omurgası/amûdufıkarîsi nasıl olur?
Yoksa bu kaburga insan değil de gemi kaburgası mıydı?
Yoksa kaburga dolması mıydı kırılan?
Baklava çaldığı için hapis yatan garibanlara tahammül edemeyenler, 13 gün kırık kaburgayla eşinin dolaşmasına nasıl razı olurlar?
Bu son soru olsun?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024