İthal cümle kalıpları ile düşünen ve konuşan, etrafında olup bitenleri kendi kendine kavrama, yorumlama zahmetine katlanmayan güruhun seslendirdiği bir safsata şu; "Canım, biz inancımıza güvenmiyor muyuz? Misyonerlerin önlerinin açılmasından niye bu kadar korkuyoruz?"
Bu şuna benziyor: "Anadolu'nun yağız delikanlısı ile Avrupalı caniyi arenaya çıkarmışsınız. Cani bütün silahlarla donatılmış, bizim delikanlı ise yumruk pazı hesabı yapıyor." Böyle bir dövüş adil olmaz, şartlar eşit değil, derseniz hemen Anadolulu delikanlıyı harcamaya karar vermiş olanların yerli yağdanlıkları ileri atılır: "Bu yağız delikanlının gücüne güvenmiyor musunuz? Korkulacak ne var?" deyip oluşmakta olan haklı tepkileri sıfıra indirirler.
Siz gencinizi, yetişmekte olan nesillerinizi her bakımdan savunmasız bırakmışsınız. Büyük bir çoğunluğu lise son sınıfta İhlas sûresini okuyamıyor, guslün farzlarını, evliliği sırasında nikah kıyılırken hocadan öğreniyordu. AKP hükümeti onu da kaldırdı galiba. Saçı sakalı ağarmış okur-yazar, gazeteci takımı, bu yıl Kurban Bayramının hac mevsimine rastladığından ya da Kadir Gecesinin bu yıl Ramazana denk geldiğinden dem vuruyor. Kendi dini inancı hakkında bu kadar cahil bırakılmış bir topluma işi sırf misyonerlik olan sapıklık pazarlayıcılarını hem de çuval çuval para desteğinde salıyorsunuz, ardından bir balon uçuruyorsunuz, "canım inancımıza güvenelim".
İthal cümle kalıpları ile düşünen ve konuşan figüranların ağzından sıkça şunu duyarız: "Haydar Baş Bey'i çok seviyoruz ama, keşke siyasete girmeseydi, parti kurmasaydı. Hoca olarak kalsaydı daha çok sevecektik". Bu sözlerin, söyleyenlere ait olmadığı kesin. Kimler hazırlayıp allayıp pullayıp piyasaya sürmüş olabilir diye birazcık araştırıyorsunuz ki, karışınızda kimler yok ki!
Haydar Baş Bey'in siyaset sahnesine çıkması ile oyunları bozulan, çanlarına ot tıkanan dahili ve harici ne kadar fırıldakçı varsa hepsi piyasaya cümle üretiyor. Halbuki sayın Baş, siyasetle ülke yönetimi ile ilgili çok farklı, çok orijinal şeyler söylüyor, mevcut siyaset esnafının foyalarını ortaya çıkarıyor. Ekonomi ile, ülkenin kalkınması ile ilgili yepyeni planlar, projeler açıklıyor, içerdeki ve dışarıdaki tefecilerin oyunlarını bozuyor. Kültürel ve dini alanda sapasağlam bir mukaddesatçı ve ehli sünnet savunucusu olduğu için bu milletin değerlerini imha etmeye yönelik bir proje olan Dinlerarası Diyalog savunucularının iplerini pazara çıkarıyor, maskelerini indiriyor. Şimdi hepsi tek ağız, tek ses, milletimizin kulağına şunu üflüyor: "Bu Haydar Hoca çok iyi adam, çok müthiş bir hoca ama, keşke siyasete bulaşmasaydı."
Bir gün bu millet "ithal fikirlere karnımız tok" diyecektir inşallah.
Bu şuna benziyor: "Anadolu'nun yağız delikanlısı ile Avrupalı caniyi arenaya çıkarmışsınız. Cani bütün silahlarla donatılmış, bizim delikanlı ise yumruk pazı hesabı yapıyor." Böyle bir dövüş adil olmaz, şartlar eşit değil, derseniz hemen Anadolulu delikanlıyı harcamaya karar vermiş olanların yerli yağdanlıkları ileri atılır: "Bu yağız delikanlının gücüne güvenmiyor musunuz? Korkulacak ne var?" deyip oluşmakta olan haklı tepkileri sıfıra indirirler.
Siz gencinizi, yetişmekte olan nesillerinizi her bakımdan savunmasız bırakmışsınız. Büyük bir çoğunluğu lise son sınıfta İhlas sûresini okuyamıyor, guslün farzlarını, evliliği sırasında nikah kıyılırken hocadan öğreniyordu. AKP hükümeti onu da kaldırdı galiba. Saçı sakalı ağarmış okur-yazar, gazeteci takımı, bu yıl Kurban Bayramının hac mevsimine rastladığından ya da Kadir Gecesinin bu yıl Ramazana denk geldiğinden dem vuruyor. Kendi dini inancı hakkında bu kadar cahil bırakılmış bir topluma işi sırf misyonerlik olan sapıklık pazarlayıcılarını hem de çuval çuval para desteğinde salıyorsunuz, ardından bir balon uçuruyorsunuz, "canım inancımıza güvenelim".
İthal cümle kalıpları ile düşünen ve konuşan figüranların ağzından sıkça şunu duyarız: "Haydar Baş Bey'i çok seviyoruz ama, keşke siyasete girmeseydi, parti kurmasaydı. Hoca olarak kalsaydı daha çok sevecektik". Bu sözlerin, söyleyenlere ait olmadığı kesin. Kimler hazırlayıp allayıp pullayıp piyasaya sürmüş olabilir diye birazcık araştırıyorsunuz ki, karışınızda kimler yok ki!
Haydar Baş Bey'in siyaset sahnesine çıkması ile oyunları bozulan, çanlarına ot tıkanan dahili ve harici ne kadar fırıldakçı varsa hepsi piyasaya cümle üretiyor. Halbuki sayın Baş, siyasetle ülke yönetimi ile ilgili çok farklı, çok orijinal şeyler söylüyor, mevcut siyaset esnafının foyalarını ortaya çıkarıyor. Ekonomi ile, ülkenin kalkınması ile ilgili yepyeni planlar, projeler açıklıyor, içerdeki ve dışarıdaki tefecilerin oyunlarını bozuyor. Kültürel ve dini alanda sapasağlam bir mukaddesatçı ve ehli sünnet savunucusu olduğu için bu milletin değerlerini imha etmeye yönelik bir proje olan Dinlerarası Diyalog savunucularının iplerini pazara çıkarıyor, maskelerini indiriyor. Şimdi hepsi tek ağız, tek ses, milletimizin kulağına şunu üflüyor: "Bu Haydar Hoca çok iyi adam, çok müthiş bir hoca ama, keşke siyasete bulaşmasaydı."
Bir gün bu millet "ithal fikirlere karnımız tok" diyecektir inşallah.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025