"İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur."
Evet, bu hadis Kütüb-i Sitte'de geçmektedir. Fakat bu sahihliğine delil olamaz. Zira usûl açısından Allâme Kâsım b. Kutluboğa'nın isâbetle belirttiği gibi "Bir hadisin sıhhati, hangi kitapta bulunduğuna bakılarak değil, onu nakleden kişilerin haline bakılarak tayin ve tespit edilir." (Kâsımî, Kavâid, s. 82)
Bu meşhur hadisin sıhhati hakkında birçok araştırma yapılmış ve bu konuda çokça olumsuz görüş bildirenler olmuştur. Hadisin isnad açısından son derece zayıf olduğu ve tek sahabî ravisi olan Bişr el-Ğanevî'nin de yeterince tanınmadığı söylenmektedir. (İbik, Hasan, İstanbul'un Fethi Hadisi, İlahiyat, Ankara 2004, s. 36.)
Ayrıca hadis, ferdi mutlak bir rivayet olmasından dolayı da eleştirilmiştir. Yani hadisin ilk üç ravisi bu rivayette tek kalmışlardır. Birçok sahabînin bilmesi gereken bir hadisin sadece bir sahabî tarafından rivayet edilmesi bir problem olarak görülmüş ve en azından İstanbul'un muhasarasına katılan sahabîler tarafından bilinip rivayet edilmesinin beklendiği savunulmuştur. (İbik, Hasan, a.g.e, s. 37-38)
Müslümanlar için İstanbul'un fethinin önemi dolayısıyla, fethin kutsal bir ideal halinde canlı tutulması amacıyla bu hadisin ortaya çıkarıldığı düşüncesine de yer verilmiştir. (İbik, Hasan, a.g.e, s. 39)
Mahmud Ebû Reyye, "Bu hadisin Yezid b. Muaviye için uydurulmuş olması muhtemeldir. Zira Kostantiniyye savaşında bulunan ordunun komutanı o idi." (Muhammedî Sünnetin Aydınlatılması, s. 145)
Nâsıruddin el-Albânî de, hadisimizin râvilerinden Abdullah b. Bişr el-Ğanevî hakkındaki İbn Hibban'ın müspet görüşünün kendisini tatmin etmediği gerekçesiyle, "Bana göre hadis sahîh değildir" demekte ve zayıf olduğuna işaret etmektedir. (Silsiletü'l-ehâdisi'z-zâife, 11, 268-269)
Gelelim, 'Onu fetheden komutan'a?
ABD'li Prof. Dr. John Freely fizik profesörü, yıllarca Boğaziçi Üniversitesi'nde fizik tarihi dersleri verdi ve yazdı. Çoğu İstanbul ve Osmanlı tarihi üzerine tam 50 kitap yazmış bir isim. Kendisi bir röportajında şunları söylüyor:
"-Fatih Sultan Mehmed'le ilgili en çok tartışılan konu, Hıristiyan olup olmadığıdır. Siz nasıl bir bilgiye ulaştınız dini konusunda?" "-Fatih'in pek dindar olduğu söylenemez. Galata'da St. Pietro Kilisesi'ne gidip ayinleri izlediği, komünyon ekmeğinden yediği biliniyor."
"-Ama kitabınızdan şu sonucu çıkardım: Fatih, Ne Müslüman ne de Hıristiyan'dı." "-Evet, öyle görünüyor. Seremoni seven bir padişah değildi. St. Pietro Kilisesi'ne genelde yalnız gidiyordu." (Milliyet Gazetesi)
Ve son olarak, 'o ordu'dan bahsedelim.
Prof. Dr. Halil İnalcık şöyle demiştir:
"Osmanlı Devleti Balkan'da mevcut aristokrasiyi kılıçtan geçirmemiş, aksine tımar vererek Bulgar, Sırp, Arnavut senyörünü yerinde bırakmış, işbirliği yapmış onlarla. Böylelikle Osmanlı Balkanlar'da yüksek sınıfı tımar rejimine sokarak Osmanlılaştırmış ve Müslüman olma şartı koymamıştır."
İşte bu yüzden, İstanbul 1453'te kuşatıldığında Fatih'in ordusunda pek çok Hıristiyan asker vardır. Peygamber Hıristiyan'ları övdü yani öyle mi? Bu sözü iman ve izan sahibi hiç kimse söyleyemez.
Evet, bu hadis Kütüb-i Sitte'de geçmektedir. Fakat bu sahihliğine delil olamaz. Zira usûl açısından Allâme Kâsım b. Kutluboğa'nın isâbetle belirttiği gibi "Bir hadisin sıhhati, hangi kitapta bulunduğuna bakılarak değil, onu nakleden kişilerin haline bakılarak tayin ve tespit edilir." (Kâsımî, Kavâid, s. 82)
Bu meşhur hadisin sıhhati hakkında birçok araştırma yapılmış ve bu konuda çokça olumsuz görüş bildirenler olmuştur. Hadisin isnad açısından son derece zayıf olduğu ve tek sahabî ravisi olan Bişr el-Ğanevî'nin de yeterince tanınmadığı söylenmektedir. (İbik, Hasan, İstanbul'un Fethi Hadisi, İlahiyat, Ankara 2004, s. 36.)
Ayrıca hadis, ferdi mutlak bir rivayet olmasından dolayı da eleştirilmiştir. Yani hadisin ilk üç ravisi bu rivayette tek kalmışlardır. Birçok sahabînin bilmesi gereken bir hadisin sadece bir sahabî tarafından rivayet edilmesi bir problem olarak görülmüş ve en azından İstanbul'un muhasarasına katılan sahabîler tarafından bilinip rivayet edilmesinin beklendiği savunulmuştur. (İbik, Hasan, a.g.e, s. 37-38)
Müslümanlar için İstanbul'un fethinin önemi dolayısıyla, fethin kutsal bir ideal halinde canlı tutulması amacıyla bu hadisin ortaya çıkarıldığı düşüncesine de yer verilmiştir. (İbik, Hasan, a.g.e, s. 39)
Mahmud Ebû Reyye, "Bu hadisin Yezid b. Muaviye için uydurulmuş olması muhtemeldir. Zira Kostantiniyye savaşında bulunan ordunun komutanı o idi." (Muhammedî Sünnetin Aydınlatılması, s. 145)
Nâsıruddin el-Albânî de, hadisimizin râvilerinden Abdullah b. Bişr el-Ğanevî hakkındaki İbn Hibban'ın müspet görüşünün kendisini tatmin etmediği gerekçesiyle, "Bana göre hadis sahîh değildir" demekte ve zayıf olduğuna işaret etmektedir. (Silsiletü'l-ehâdisi'z-zâife, 11, 268-269)
Gelelim, 'Onu fetheden komutan'a?
ABD'li Prof. Dr. John Freely fizik profesörü, yıllarca Boğaziçi Üniversitesi'nde fizik tarihi dersleri verdi ve yazdı. Çoğu İstanbul ve Osmanlı tarihi üzerine tam 50 kitap yazmış bir isim. Kendisi bir röportajında şunları söylüyor:
"-Fatih Sultan Mehmed'le ilgili en çok tartışılan konu, Hıristiyan olup olmadığıdır. Siz nasıl bir bilgiye ulaştınız dini konusunda?" "-Fatih'in pek dindar olduğu söylenemez. Galata'da St. Pietro Kilisesi'ne gidip ayinleri izlediği, komünyon ekmeğinden yediği biliniyor."
"-Ama kitabınızdan şu sonucu çıkardım: Fatih, Ne Müslüman ne de Hıristiyan'dı." "-Evet, öyle görünüyor. Seremoni seven bir padişah değildi. St. Pietro Kilisesi'ne genelde yalnız gidiyordu." (Milliyet Gazetesi)
Ve son olarak, 'o ordu'dan bahsedelim.
Prof. Dr. Halil İnalcık şöyle demiştir:
"Osmanlı Devleti Balkan'da mevcut aristokrasiyi kılıçtan geçirmemiş, aksine tımar vererek Bulgar, Sırp, Arnavut senyörünü yerinde bırakmış, işbirliği yapmış onlarla. Böylelikle Osmanlı Balkanlar'da yüksek sınıfı tımar rejimine sokarak Osmanlılaştırmış ve Müslüman olma şartı koymamıştır."
İşte bu yüzden, İstanbul 1453'te kuşatıldığında Fatih'in ordusunda pek çok Hıristiyan asker vardır. Peygamber Hıristiyan'ları övdü yani öyle mi? Bu sözü iman ve izan sahibi hiç kimse söyleyemez.
M. Haydar AKYAVUZ / diğer yazıları
- ‘Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık’ / 30.05.2020
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018