İsrail, Gazze Şeridi'ndeki katliamına ve Batı Şeria'daki işgaline devam ederken hala ateşkes tiyatrosu oynanmaya devam ediyor.
Ateşkes görüşmeleri aylardır devam ederken, İsrail'in, katliamların dozajını sürekli artırması aslında ateşkesin bir oyalama taktiği olduğunu gösteriyor.
Ateşkes konuşulurken, İsrail, daha önce güvenli olarak ilan ettiği bölgeleri de tahliye etti ve 2 milyondan fazla Filistinliyi zor koşullar altında daracık bir alana hapsetti.
İsrail, ne zaman ateşkesi ciddi düşünür? Elbette ki işgalini tamamlayıp bu işgali kendi lehine kalıcı hale getirmek istediği zaman.
Bildiğiniz gibi, daha önce ABD Başkanı Biden tarafından bir ateşkes önerisi sunulmuştu, bu öneriyi Hamas kabul etmiş, İsrail reddetmişti.
Biden'ın 3 aşamalı ateşkes önerisinde şunlar vardı:
Altı hafta sürecek olan ilk aşama, tam kapsamlı bir ateşkes getirecek ve İsrail ordusunun Gazze'deki tüm yerleşim alanlarından çekilmesini içerecek. Bu aşamada, İsrail'deki yüzlerce Filistinli mahkum karşılığında Hamas'ın elindeki kadın, yaşlı ve yaralı rehineler serbest bırakılacak. Gazze'de kalan Amerikalı rehineler bu aşamada serbest bırakılacak ve öldürülen rehinelerin bir kısmı iade edilecek.
Yerinden edilmiş Filistinli sivillerin ayrım gözetmeksizin Gazze'nin her bölgesinde evlerine dönmelerine izin verilecek. Plana göre, bölgeye günde 600 kamyonun girmesine izin verilecek ve insani yardımda artış yaşanacak. Ateşkes, yardımın ihtiyaç sahiplerine "güvenli ve etkili bir şekilde dağıtılmasını" sağlayacak.
İkinci aşamada erkek askerler de dahil olmak üzere Gazze'de kalan tüm rehineler serbest bırakılacak ve İsrail ordusu Gazze'den tüm güçlerini çekecek.
Üçüncü aşama, harabeye dönen Gazze şehri için uluslararası destekli büyük bir yeniden inşa planını içeriyor. Öldürülen ve geride kalan tüm rehinelerin bu aşamada iade edilmesi bekleniyor.
Dikkat ederseniz Biden'ın önerisinde İsrail'in işgali sonlandırması, geri çekilmesi, Gazzelilerin evlerine dönmeleri, rehinelerin takası, Gazze'nin yeniden inşası gibi hususlar var.
Son ateşkes görüşmelerinde ise bu durum ciddi anlamda değişti.
Zaten bu son ateşkes önerisinin nasıl bir şey olduğunu İsrail'in hemen kabul etmesi, Hamas'ın ise görüşmelere bile katılmaması net olarak gösteriyor.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, İsrail'in Gazze için ateşkes teklifini kabul ettiğini savundu ve Hamas'ı da teklifi kabul etmeye çağırdı. Hatta Blinken, anlaşma için "en iyi ve son fırsat" olarak diyerek aba altından sopasını da gösterdi.
Hamas, yeni teklifin İsrail Başbakanı Netanyahu'nun taleplerine göre şekillendiğini belirtiyor. Buna göre, Biden'ın önerisindeki savaşın sona erdirilmesi şartı rafa kaldırılıyor ve İsrail, Gazze ile Mısır arasında bulunan Philadelphi Koridoru'nun kontrolünü eline geçiriyor.
Esasen bu şartlar Gazze'nin resmen İsrail toprağı olduğunu kabul anlamına geliyor.
İşin garip tarafı, İsrail Mısır ile bu koridorun kontrolü hakkında bir mutabakat sağladı bile. Mısırlı üç üst düzey kaynağın Middle East Eye'a (MEE) verdiği bilgiye göre Mısır ve İsrail, Refah sınır kapısının yeniden açılması ve Filistinliler tarafından işletilmesi karşılığında Mısır-Gazze sınırı boyunca İsrail güvenlik varlığına izin verecek bir anlaşmaya vardı.
Philadelphi Koridoru, 1979 ve 2005 yıllarında iki Mısır-İsrail anlaşmasıyla oluşturulan, Gazze ile Mısır arasındaki tüm sınır boyunca uzanan 14 kilometre uzunluğunda ve 100 metre genişliğinde askerden arındırılmış bir tampon bölge.
Ateşkes görüşmeleri de ABD'nin baskılarıyla İsrail'in lehine şekillenirken, İsrail Gazze'deki katliamlarını artırıyor.
İsrail'deki Walla News'in haberine göre, hükümetteki politika ve güvenlik kabinesi, son dönemde İsrail'in ateşkes müzakerelerindeki konumunu güçlendirmek için orduya Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşın şiddetini artırma talimatı verdi.
Gazze'deki İsrail vahşeti 320'nci gününe girerken, can kaybı 40 bin 173'e ulaşmış durumda. İsrail dün de Filistinli sivillerin sığındığı Mustafa Hafız Okulunu bombalayarak 9 kişinin ölümüne neden oldu.
Dünya, 7 Ekim'den bugüne yaşanan bu soykırımı asla unutmayacak ve de İsrail ve destekçileri eninde sonunda bu yaptıkları zulmün faturasını ödeyecekler.
Şu bir gerçek ki; zulümle asla payidar olunmaz. Tarih bunun ispatıdır.
Eğer yaşansaydı, koskoca Roma İmparatorluğu bugün hala ayakta olurdu.
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025