logo
12 HAZİRAN 2024

İsrail Türkiye ile savaşacak

13.04.2002 00:00:00
Türkiye, önümüzdeki yıllarda şu anda Filistin'de soykırım uygulayan İsrail ile müthiş bir savaşa girişecek. Neden mi?

İsrail şu anda Vatikan ile birlikte dünya üzerinde yer alan iki 'teokratik' devletten biridir. Suudi Arabistan gibi bir kaç devlet 'hukuk düzeni' itibariyle teokratiktir. İsrail ise 'devlet nizamı, devletin hedefleri, uygulamaları' açısından teokratiktir.

İsrail'i kurulduğu 1948 yılından bu yana yönetenler, siyasi hedeflerini hep muharref Tevrat'a göre belirlediler. Siyasetin kaynağı Tevrat olunca, Türkiye ile savaş da kaçınılmaz olacaktır.

Topraklarımızda

gözleri var

Yahudilikte bütün Yahudilerin iman ettikleri bir kavram var: Vaadedilmiş topraklar kavramıdır bu. Türkiye ile İsrail'in neden bir savaşa tutuşacağı da bu kavramın detaylarında gizli.

Önce 'vaadedilmiş topraklar' akidesini bir açalım:

Tanrı tarafından Yahudilere vaadedildiği öne sürülen topraklar, Eski Ahit'e yani Yahudilerin bizzat tahrif ettikleri Tevrat'a göre tarihin ve medeniyetin doğduğu "Nil'den Fırat'a" kadar geniş bir coğrafyayı içine almaktadır. Bu durum, Tevrat'ın Tekvin kitabının 15. Bab'ında şöyle belirtilmektedir:

"O günde Rab, Abraham'la (Hz. İbrahim) ahdedip dedi: Mısır ırmağından (Nil Nehri) büyük ırmağa, Fırat Nehri'ne kadar bu diyarı senin zürriyetine verdim."

Tesniye kitabının 12. bap, 25. ayetinde ise 'vaadedilmiş topraklar'ın sınırları şöyle çizilmektedir:

"O zaman Rab bütün milletleri önünüzden kovacak, sizden büyük ve kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayaklarınızın basacağı her yer sizin olacak, sınırınız çölden (Sina Çölü) ve Lübnan'dan, ırmaktan (Nil), Fırat Irmağı'ndan garp (batı yani Akdeniz) denizine kadar olacaktır. Önünüzde kimse duramayacak, Allahınız Rab size söylediği gibi, dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır"

Tevrat ayetlerinde tarif edilen bu sınırların, günümüzde hangi bölgeleri içine aldığı konusunda Yahudiler arasında tam bir fikir birliği yoktur. Ancak tüm Yahudiler, 'sınırlar' konusu ihtilaflı olsa da, 'vaadedilmiş topraklar' kavramını iman esaslarından biri olarak telakki etmekte ve buna öylece inanmaktadırlar. Özellikle bugün İsrail'de yaşayan "ortodoks bir başka deyişle fundamentalist Yahudiler" bu kavramın gereğini yerine getirmeyi 'farz' olarak benimsemişlerdir.

'Vaadedilmiş toprakların' hangi bölgeleri ihtiva ettiği konusunda, Yahudiliğin ne olduğu konusunda önemli araştırmalara imza atan Musevi araştırmacı İsrael Şahak, şunları kaydetmektedir: "İsrail topraklarının Tevratsal sınırlarını (Biblical borders) gösteren farklı haritalar içinde en büyük sınırlara sahip olan versiyon şu bölgeleri içine alır: Güneyde tüm Sina Yarımadası ve buna ek olarak Kuzey Mısır'ın Kahire'ye uzanan bir parçası; doğuda, Ürdün'ün tamamı ve Suudi Arabistan'ın kuzey bölgesi; Kuveyt'in tümü ve Irak'ın çok büyük bir bölümü; kuzeyde Lübnan ve Suriye'nin tamamı ve Türkiye'nin Van Gölü'ne kadar uzanan büyük bir parçası (5 vilayetimiz) ve batıda ise Kıbrıs. Bu sınırlar hakkında yapılmış çok geniş kapsamlı araştırmalar devlet desteğiyle atlaslara, kitaplara ve makalelere dökülmekte ve okullarda bu sınırların propagandası yapılmaktadır. Başta Guş Emunim olmak üzere kimi etkili dini gruplar, sözkonusu coğrafyanın İsrail tarafından fethedilmesini istemekle kalmamakta, bu fethin ilahi bir emir olduğuna inanmaktadırlar. (İsrael Şahak; Jewish History, Jewish Religion, sayfa:9)

Tüm Yahudiler 'vaadelmiş toprakların' peşinde

Bugün gerek İsrail'deki 5.2 milyon Yahudi, gerekse de yabancı ülkelerde ikamet etmekte olan 8 milyon Yahudi olsun, hepsi 'vaadelmiş toprakların' ele geçirilmesi konusunda ortak kanaat taşımaktadırlar. Güvercin olarak nitelendirilen 'sol kanat' ılımlı Yahudiler bile bu ideali benimsemektedir. Ancak onlar 'Şaron' gibi şahinlerin aksine, bu sınırların fethedilmesini ileri bir tarihe bırakılmasını, barışçı bir fetih ile bu bölgelerin kazanılacağını savunmaktadırlar. Bir gün Arapların ve Türklerin bu bölgeleri kendiliğinden Yahudilere bırakacağını ummaktadırlar. (Zaten Şanlıurfa'da bırakmaya başladık bile!) Oysa Ariel Şaron, Mayıs 1993'teki Likud (Şaron'un partisi) Kongresi'nde, "İsrail'in Tevratsal sınırları" resmi politika olarak benimsemesini önermiştir. Bu teklife karşı ne Likud içinden, ne de diğer partilerin saflarından pek eleştiri gelmemişti.

Öte yandan Siyonizm hareketinin kurucusu Teodor Herzl de, 1897 yılında İsviçre'nin Basel kentindeki Siyonist Kongre'nin açılışında yaptığı konuşmada, Yahudiler için değişik bir hedef çizmiştir: "Kuzey sınırlarımız Kapadokya'daki (İç Anadolu Bölgemiz) dağlara kadar uzanır, güneyde de Nil Nehri'ne."

Yine İsrail'in ilk başbakanı David Ben Gurion da 1948 yılında İsrail devletinin kuruluşunu ilan ettiği konuşmasında aynı haritayı çizer ve şöyle der: "İsrail'in bugünkü haritası İngiliz manda yönetimi tarafından çizilmiştir. Yahudi halkının, gençlerimizin ve yetişkinlerimizin yerine getirmeleri gereken bir başka harita daha var. Bu harita Nil'den Fırat'a kadar olan bölgeleri kapsamaktadır."

Bu doğrultuda delilleri çoğaltmak mümkün. Gerek Tevrat'ta yer alan pek çok ayet, gerekse de Yahudi hahamlarının yorumlarını ihtiva eden sözlü şeriatın yer aldığı Talmud külliyatı, gerekse de bu 'dini kaynaklardan' beslenen Yahudi siyasetçilerinin beyanları; bu milletin Türkiye toprakları üzerinde emelleri olduğunu yalın bir biçimde gözler önüne sermektedir.

Şaron ve

vaadedilmiş topraklar

Filistin'de soykırım yapan Şaron 73 yaşında. 14 yaşından beri hahamların dizi dibinde yetişmiş. Şaron'un en büyük hedeflerinden biri 'vaadedilmiş topraklar' idealini gerçekleştirmek. Yaşı ilerlediği için, İsrailli 'güvercin kanattan' politikacılar gibi beklemeye tahammülü yok. Eline geçirdiği 'başbakanlık' fırsatını iyi değerlendirmek istiyor. Şaron bu çerçevede Arapları da kışkırtmayı da amaçlıyor. Yani Araplar bir bütün olarak İsrail'e savaş açsa, bu Şaron'un pekala işine gelir. Böylece 'askeri açıdan' zayıf olan Arap devletlerini bir bir yutarak, 'vaadedilmiş toprakların' bir bölümünü ele geçirebilir.

Vaadedilmiş toprakların Yahudiler açısından en 'önemli bölümü' Türkiye sınırları içinde yer alıyor. Yahudiler, Hz. İbrahim'den geldiklerine inanmaktadırlar. Dünya üzerinde Hz. İbrahim ile özdeşleşmiş yegane belde de Şanlıurfa'dır. Bugün İsraillilerin Şanlıurfa'da 'tarımsal yatırım yapıyoruz' diye habire toprak satın almalarının temel nedeni de budur. Yoksa GAP'ın verimliliği değil. Neden İsrailliler yatırım amaçlı olarak Çukurova ya da Bafra Ovası ile ilgilenmiyorlar da, özellikle GAP Bölgesi'ne özel alaka duyuyorlar? Sorunun cevabı 'vaadedilmiş topraklar' idealinde yatıyor.

Peki İsrailliler ile ne zaman savaşa tutuşuruz. Bunu tahmin edebilmek mümkün değil elbette. İsrail askeri ve ekonomik açıdan ne kadar güçlenirse, Türkiye de her iki alanda ne kadar zayıflarsa, savaşın tarihi o kadar yakınlaşacaktır. Öte yandan, Şanlıurfa yöresinde toprak alan Yahudiler, Filistin'de olduğu gibi bu bölgeyi sahiplenebilir ve İsrail devletini göreve çağırabilir. Böyle bir durum karşısında, eğer toprak bütünlüğümüzü koruma duyarlılığımızı yitirmemişsek, savaş yine kaçınılmaz olacaktır.

Bugün Türkiye, tank ihalesini İsrail'e vererek, bir bakıma topraklarına göz dikmiş potansiyel 'düşmanını' palazlandırmaktadır. Bugün atılan böyle bir adımın ileride karşımıza çıkaracağı fatura 'bölük pörçük' bir ülke olabilir.

Öte yandan İsrail, üniversitelerini devreye sokarak Kürtler üzerine yaygın araştırmalar yaptırmaktadır. Son olarak Hayfa Üniversitesi'nden kimi siyaset bilimciler ve antropologların hazırladığı bir rapora göre, Yahudiler ile Kürtler'in 'akraba topluluk' olduğu savunulmaktadır. Böyle bir iddianın gerçekle en küçük bir ilgisi yoktur. Bir kere dil açısından Kürtçe, İngilizce, Farsça, Hintçe gibi Hint-Avrupa dil ailesindendir. Yahudilerin konuştuğu İbranice ise Arapça ile aynı kökten gelmektedir. Bugün Araplar ile Yahudilerin, Hz. İbrahim'in soyundan geldiği konusunda kuşku yok. Dilleri de ortak kökenden geliyor. Yahudilerin aynı atadan gelmelerine rağmen, Filistinlileri nasıl doğradığını görüyoruz. Kürt kardeşlerimizin bu tür Yahudi oyunlarına alet olmaması gerekir.

Son söz: Türkiye'nin etrafı sıklıkla söylendiği gibi 'ateş çemberi'ni andırıyor. Yunanistan'dan Ermenistan'a, Suriye'den İsrail'e pek çok ülke Güzel Anadolu'ya gözlerini dikmiş, Türkiye Cumhuriyeti'nin zayıflamasını bekliyor. bunların içinde en tehlikelisi de İsrail. Çünkü hem taleplerini 'dinsel akideye' dayandırıyor, hem de amacına ulaşmak için gerekli askeri donanıma sahip. Askeri donanımdan öncelikle kastım da nükleer silahlar tabii.
 
Recep Bahar / diğer yazıları
İsias Otel davası
KKTC heyeti tam kadro Adıyaman'da
Maliyet katlanıyor
İnşaat yapmak her zamankinden daha zor
KKTC Başbakanı Adıyaman'da
'Adaletin tecelli edeceğine inanıyoruz'
Numan Kurtulmuş’un kehaneti gerçekleşti
'2023'te bu beyler iktidar olursa sivil anayasayı tartışıyor olacağız'
CHP'nin yeni anayasa şartı
Özel'in Erdoğan'a ne dediği açıklandı
O görüşme gerçekleşti
Erdoğan Sinan Ateş'in eşi ile görüştü
Hem işgalci hem gaspçı
İsrail Filistin'in parasına da çöküyor
Beklenen görüşme gerçekleşti
Özel ve Erdoğan ne konuştu?
Blinken, İsrail'in muhalif liderleriyle görüştü
Liderler 'maksimum baskı' istiyor
İsrail öldürmeye devam ediyor
BMGK'da ateşkes kararı çıkmıştı
Havalimanları 5 ayda 82 milyon yolcuya hizmet verdi
Uçak trafiği yüzde 8.4 arttı
Sinop'ta feci kaza
2'si doktor 4 kişi öldü
Vatandaş gıdaya para ayıramıyor
En fazla pay kiraya gidiyor
Tekstil atölyesinde facia
11 yaşındaki çocuk işçi can verdi
Kokoreçte müthiş iddia
İthal bağırsak yerli diye satılıyor
İsias Otel davası
KKTC heyeti tam kadro Adıyaman'da
Maliyet katlanıyor
İnşaat yapmak her zamankinden daha zor
KKTC Başbakanı Adıyaman'da
'Adaletin tecelli edeceğine inanıyoruz'
Numan Kurtulmuş’un kehaneti gerçekleşti
'2023'te bu beyler iktidar olursa sivil anayasayı tartışıyor olacağız'
CHP'nin yeni anayasa şartı
Özel'in Erdoğan'a ne dediği açıklandı
O görüşme gerçekleşti
Erdoğan Sinan Ateş'in eşi ile görüştü
Hem işgalci hem gaspçı
İsrail Filistin'in parasına da çöküyor
Beklenen görüşme gerçekleşti
Özel ve Erdoğan ne konuştu?
Blinken, İsrail'in muhalif liderleriyle görüştü
Liderler 'maksimum baskı' istiyor
İsrail öldürmeye devam ediyor
BMGK'da ateşkes kararı çıkmıştı
Havalimanları 5 ayda 82 milyon yolcuya hizmet verdi
Uçak trafiği yüzde 8.4 arttı
Sinop'ta feci kaza
2'si doktor 4 kişi öldü
Vatandaş gıdaya para ayıramıyor
En fazla pay kiraya gidiyor
Tekstil atölyesinde facia
11 yaşındaki çocuk işçi can verdi
Kokoreçte müthiş iddia
İthal bağırsak yerli diye satılıyor
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.