İsrail hak hukuk tanımıyor
Uluslararası Af Örgütü, yayımladığı yeni bir raporunda İsrail'in, uzun süredir tuttuğu Filistinlileri serbest bırakması ve derhal adil bir şekilde yargılaması gerektiğini dile getirdi
07.06.2012 00:00:00
YENİ MESAJ - İSTANBUL
Uluslararası Af Örgütü, “Adalet Özlemi: İsrail Tarafından Yargılama Olmaksızın Tutulan Filistinliler” adlı raporunu yayınladı. Rapor, keyfi gözaltı ile ilişkili gerçekleşen insan hakları ihlallerini belgeliyor. Bölgenin İngiliz kontrolünde olan zamanından kalma uygulama, herhangi bir suçlama ya da yargılama olmaksızın askeri emirlerle sonsuza kadar yenilenebilen gözaltılara izin veriyor.
Rapor ayrıca İsrail'e İşgal Altındaki Filistin Toprakları'ndaki eylemcilerin yasal ve barışçıl eylemlerini bastırmak için bu uygulamaya başvurmaya bir son vermesi çağrısında da bulunuyor. Sadece barışçıl bir şekilde ifade ve toplanma özgürlüklerini kullandıkları için tutulan düşünce mahkûmlarının derhal ve koşulsuz bir şekilde serbest bırakılması talep ediliyor.
Zulmün bin bir türü
İdari gözaltında bulunanlar -diğer birçok Filistinli mahkûm gibi- gözaltı süreleri boyunca zalimane ve onur kırıcı muamelelere maruz kalmanın dışında, açlık grevleri ve diğer protestolara ceza teşkil etmesi için işkence kullanımı ve sorgulama sırasında diğer kötü muameleler şeklindeki hak ihlallerine maruz bırakılıyor. Buna ek olarak keyfi olarak gözaltında tutulanlar ve aileleri, ne kadar süreliğine özgürlüklerinden mahrum bırakılacaklarını bilmeme muğlaklığı ve tam olarak hangi sebeple gözaltında olduklarını bilmeme adaletsizliği ile yaşamak zorunda. Filistinli diğer mahkûmlar gibi, idari gözaltında tutulanların da ailelerinin ziyaretleri engellendi, zorla transfer ya da sınır dışı edildi, bazıları da hücre hapsine maruz kaldı.
Bu çerçevede raporda şu görüşler öne çıkarılmaktadır: “Bu uygulamalar İsrail'in uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası insancıl hukuk uyarınca sahip olduğu yükümlülükleri ihlal etmektedir. İsrail'in, davaların kanunlar tarafından belirtilen esaslara uygun olarak yürütülmesi, adil yargılanma hakkını sağlamak ve gözaltındakilerin kötü muamele ile işkenceye maruz kalmalarına son vermek gibi görevleri vardır.
İsrail, Filistinli tüm mahkûmların ve gözaltındaki bireylerin aileleri tarafından ziyaret edilmesine izin vermeli, zorla transfer ve sınır dışı edilmelere son vermeli. Aynı zamanda İsrail, hak ihlallerini araştırma, sorumluları adalete teslim etme ve mağdurlara tazminat sağlamakla da yükümlüdür.”
Üniversite öğrencileri de gözaltında
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktör Yardımcısı Ann Harrison, “On yıllardır Uluslararası Af Örgütü, İsrail'den keyfi gözaltı uygulamasına bir son vermesini, gözaltındaki bireyleri serbest bırakmasını ve gözaltındaki bireyleri serbest bırakması ya da onları uluslararası düzeyde tanınan bir suçla suçlamasını ve uluslararası standartlara uygun bir şekilde yargılamasını talep etti” açıklamasında bulundu.
Nisan sonuna gelindiğinde en az 308 Filistinli idari gözaltındaydı, bunların 24'ü aralarında sözcüsü Aziz Düveyk'in de bulunduğu Filistin Yasama Konseyi üyesiydi. Velid Hanatşe ve en az dört gazetecinin yanı sıra üniversite öğrencileri ve akademisyenler gibi insan hakları savunucuları da cezaevinde bulunuyor. Kadir Adnan ve Hana Şelebi gibi idari gözaltında bulunan bireylerin uzatılmış açlık grevleri, idari gözaltı sorununu bu yılın başında uluslararası alana taşımıştı. Adnan ve Şelebi'nin şiddet yanlısı olmayan protestolarının ardından 17 Nisan 2012'de toplu bir açlık grevi başlamıştı. Açlık grevine cezalarını çeken ya da davalarını bekleyen, İsrail cezaevlerinde bulunan tahmini 2000 kadar Filistinli mahkûm katıldı.
Uluslararası Af Örgütü, “Adalet Özlemi: İsrail Tarafından Yargılama Olmaksızın Tutulan Filistinliler” adlı raporunu yayınladı. Rapor, keyfi gözaltı ile ilişkili gerçekleşen insan hakları ihlallerini belgeliyor. Bölgenin İngiliz kontrolünde olan zamanından kalma uygulama, herhangi bir suçlama ya da yargılama olmaksızın askeri emirlerle sonsuza kadar yenilenebilen gözaltılara izin veriyor.
Rapor ayrıca İsrail'e İşgal Altındaki Filistin Toprakları'ndaki eylemcilerin yasal ve barışçıl eylemlerini bastırmak için bu uygulamaya başvurmaya bir son vermesi çağrısında da bulunuyor. Sadece barışçıl bir şekilde ifade ve toplanma özgürlüklerini kullandıkları için tutulan düşünce mahkûmlarının derhal ve koşulsuz bir şekilde serbest bırakılması talep ediliyor.
Zulmün bin bir türü
İdari gözaltında bulunanlar -diğer birçok Filistinli mahkûm gibi- gözaltı süreleri boyunca zalimane ve onur kırıcı muamelelere maruz kalmanın dışında, açlık grevleri ve diğer protestolara ceza teşkil etmesi için işkence kullanımı ve sorgulama sırasında diğer kötü muameleler şeklindeki hak ihlallerine maruz bırakılıyor. Buna ek olarak keyfi olarak gözaltında tutulanlar ve aileleri, ne kadar süreliğine özgürlüklerinden mahrum bırakılacaklarını bilmeme muğlaklığı ve tam olarak hangi sebeple gözaltında olduklarını bilmeme adaletsizliği ile yaşamak zorunda. Filistinli diğer mahkûmlar gibi, idari gözaltında tutulanların da ailelerinin ziyaretleri engellendi, zorla transfer ya da sınır dışı edildi, bazıları da hücre hapsine maruz kaldı.
Bu çerçevede raporda şu görüşler öne çıkarılmaktadır: “Bu uygulamalar İsrail'in uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası insancıl hukuk uyarınca sahip olduğu yükümlülükleri ihlal etmektedir. İsrail'in, davaların kanunlar tarafından belirtilen esaslara uygun olarak yürütülmesi, adil yargılanma hakkını sağlamak ve gözaltındakilerin kötü muamele ile işkenceye maruz kalmalarına son vermek gibi görevleri vardır.
İsrail, Filistinli tüm mahkûmların ve gözaltındaki bireylerin aileleri tarafından ziyaret edilmesine izin vermeli, zorla transfer ve sınır dışı edilmelere son vermeli. Aynı zamanda İsrail, hak ihlallerini araştırma, sorumluları adalete teslim etme ve mağdurlara tazminat sağlamakla da yükümlüdür.”
Üniversite öğrencileri de gözaltında
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktör Yardımcısı Ann Harrison, “On yıllardır Uluslararası Af Örgütü, İsrail'den keyfi gözaltı uygulamasına bir son vermesini, gözaltındaki bireyleri serbest bırakmasını ve gözaltındaki bireyleri serbest bırakması ya da onları uluslararası düzeyde tanınan bir suçla suçlamasını ve uluslararası standartlara uygun bir şekilde yargılamasını talep etti” açıklamasında bulundu.
Nisan sonuna gelindiğinde en az 308 Filistinli idari gözaltındaydı, bunların 24'ü aralarında sözcüsü Aziz Düveyk'in de bulunduğu Filistin Yasama Konseyi üyesiydi. Velid Hanatşe ve en az dört gazetecinin yanı sıra üniversite öğrencileri ve akademisyenler gibi insan hakları savunucuları da cezaevinde bulunuyor. Kadir Adnan ve Hana Şelebi gibi idari gözaltında bulunan bireylerin uzatılmış açlık grevleri, idari gözaltı sorununu bu yılın başında uluslararası alana taşımıştı. Adnan ve Şelebi'nin şiddet yanlısı olmayan protestolarının ardından 17 Nisan 2012'de toplu bir açlık grevi başlamıştı. Açlık grevine cezalarını çeken ya da davalarını bekleyen, İsrail cezaevlerinde bulunan tahmini 2000 kadar Filistinli mahkûm katıldı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.