İsrail Afrika'ya çörekleniyor
İsrail'in Ortadoğu açılımının hemen akabinde Afrika'daki İslam ülkelerine çengel atması dikkat çekiyor. Peki İsrail neyin peşinde?
30.11.2018 00:00:00





İsrail devleti kurulduğu günden bu yana dış politik dengeleri faydacı çerçevede ele alarak değişen şartlara göre evriltmekte mahir bir siyasi kültüre sahip. Günümüzde İsrail'in başta Filistin meselesi olmak üzere Gazze'nin defalarca bombalanması, İran'a uygulanan ambargonun devam ettirilmesi yönünde dünya kamuoyunu etkileme girişimleri, Lübnan hava sahasının defalarca ihlali, Suriye'ye karşı düzenlenen hava saldırıları ve Golan'daki işgalin devam etmesi gibi konularda değişmeyen agresif politikaları, tüm dünyada ciddi tepkilerle karşılaştı ve neticesinde de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki ABD'nin Kudüs kararını tanımama oylamasında İsrail için bir diplomatik felaketle sonuçlandı.
Bu gibi durumlarda İsrail dış politikası B planını devreye sokarak uluslararası kamuoyunda mevzi kazanmaya çalışır. İşte bu yazıda ele alınacak İsrail'in Afrika açılımı da bu minvalde bir dış politika planı olarak değerlendirilebilir.
Bu gibi durumlarda İsrail dış politikası B planını devreye sokarak uluslararası kamuoyunda mevzi kazanmaya çalışır. İşte bu yazıda ele alınacak İsrail'in Afrika açılımı da bu minvalde bir dış politika planı olarak değerlendirilebilir.
İsrail son yıllarda aktif bir mekik diplomasisi izliyor. Rusya'dan Çin'e, ABD'den Güney Amerika'ya uzanan ve Başbakan Binyamin Netanyahu'yu her ay başka bir ülkede görmemize neden olan da İsrail'in uluslararası kamuoyundaki imajını güçlendirmeyi hedefleyen bir diplomasi trafiği bu. 2016 yılından itibaren Türkiye ilişkilerinin yeniden normalleşmesi için atılan adımlardan tutalım; Mısır, Suudi Arabistan ve Körfez'e uzanan yatırım temelli ekonomik ilişkilere; Suriye meselesinde Rusya ile sürdürülen aylık görüşmelerden, Çin'in Doğu Akdeniz-Kızıldeniz hattındaki politikalarında kilit ülke olma uğraşına kadar pek çok hamleyi de yine bu kapsamda değerlendirebiliriz.
Afrika ilgi odaklarında yer alıyor
Hem konum hem de stratejik ortaklık arayışları çerçevesinde Afrika 20. yüzyılın başından beri Yahudilerin ilgi odağındaki bir bölge olageldi. Bu ilgiyi siyasal Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl'e kadar geri götürebiliriz. Herzl 1902'de yayımlanan Altneuland (Eski-Yeni Toprak) adlı eserinde, Afrika milletleri için "Kendi milletimin kurtuluşunu arzu ettiğim gibi Afrika'nın kurtuluşunu da diliyorum" diyordu.
Bugün ise İsrail'in Afrika'daki etkili diplomatlarından biri olan, Senegal ve Gine nezdinde büyükelçilik faaliyetlerinden sorumlu Paul Hirschon, İsrail'in modern Afrika politikalarını yüz yıl önceki motivasyona paralel şekilde açıklıyor: "Afrika gibi biz de işgal edildik, sömürgeleştirildik ve modern zamanlarda egemenliğimizi tekrar elde ettik." Pekala, bu motivasyon, gerçekten İsrail'in kendisini Afrikalı mazlum milletlerle özdeşleştirmesinden ve onların maruz kaldığı sömürgeciliğe Yahudilerin de maruz kaldığına inanmalarından mı kaynaklanıyor? Oysa İsrail, Hıristiyan Güney Sudan'ın Müslüman Sudan'dan ayrılmasında büyük çaba sarf etmişti.
Bugün ise İsrail'in Afrika'daki etkili diplomatlarından biri olan, Senegal ve Gine nezdinde büyükelçilik faaliyetlerinden sorumlu Paul Hirschon, İsrail'in modern Afrika politikalarını yüz yıl önceki motivasyona paralel şekilde açıklıyor: "Afrika gibi biz de işgal edildik, sömürgeleştirildik ve modern zamanlarda egemenliğimizi tekrar elde ettik." Pekala, bu motivasyon, gerçekten İsrail'in kendisini Afrikalı mazlum milletlerle özdeşleştirmesinden ve onların maruz kaldığı sömürgeciliğe Yahudilerin de maruz kaldığına inanmalarından mı kaynaklanıyor? Oysa İsrail, Hıristiyan Güney Sudan'ın Müslüman Sudan'dan ayrılmasında büyük çaba sarf etmişti.
İsrail, son yıllarda diplomatik ilişki kurduğu Afrika ülkesi sayısını 42'ye yükseltti. Bu ilişkiler tarım, enerji sektörü, Afrika yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi ve savunma sanayi ticareti gibi alanlar üzerinden hızlı bir gelişim gösterdi. Afrika'da öncelikli olarak nüfusu Müslüman çoğunluğa sahip olmayan devletlerle ilişkilerini güçlendirme yollarını arayan İsrail'in, son olarak Çad ile olan yakınlaşması gündeme bomba gibi düşen bir gelişme oldu.
Ne var ki Afrika kıtası üstünde ağırlığı bulunan İslam ülkelerinin İsrail ile bizatihi yakınlaşma içinde olmaması, "her koyun kendi bacağından asılır" deyişini akıllara getiriyor. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman gibi ülkelerle geliştirdiği sıcak ilişkilerin, İsrail'i Afrika'nın mütevazı devletleri için de bir çekim merkezi haline getirmesi olasıdır. İsrail'in Kanal 10 televizyonuna göre, İsrail ile Sudan arasında bile ilişkileri geliştirmek üzere gizli görüşmeler düzenlenebildiği bir dönemdeyiz.
SELİM HAN YENİACUN/AA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.