"İsmi belli üst düzey yetkiliyi niye duymadı medya"

Yıllarca şu manşetleri okuduk yalaka basından; "İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili..." soyunu sopunu, aslını neslini cibilliyetini sadece o gazetenin bildiği "üst düzey yetkilinin" verdiği bilgiler etrafında bu millet rencide edildi.

İnancına hakaret edildi,

İbadeti aşağılandı,

Horlandı, hırlandı.

Bu hayali "yetkilinin" hayali "açıklamaları" her yerde, her iş için kullanıldı.

İsminin açıklamasını istemediği için de, diğer mevkutelerde çıkan "isminin açıklanması istemeyen üst düzey yetkilinin" aynı yetkili mi yoksa farklı mı olduğunu da yıllardır bir türlü öğrenemedik.

İsminin açıklanmasını istemeyen, ismi kertel medyasının kalbinde saklı "üst düzey yetkili" yerine, ismi, makamı, soyu sopu milliyeti, cibilliyeti belli bir "üst düzey yetkili" açıklama yaptı Perşembe günü.

"üst düzeyi"; 2. Ordu Komutanı.

"İsminin açıklanmasını istedi"; Orgeneral Edip Başer Paşa.

Soyu da belli; Şeyh İsmail'in torunu.

"İsminin açıklanmasını isteyen bir üst düzey yetkili" olduğu için mi bilinmez kertel medyası Edip Paşa'nın bu yüreklere su serpen açıklamasını duymadı, duyduysa da kayda değer bulmadı.

Manşetten geçtik, aralara bile giremedi.

Sayın paşanın bu tarihi beyanı, muhterem Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllarca anlatmaya çalıştığı bir hakikatin yetkili bir ağız tarafından beyanı idi.

Alın sayın paşanın sözlerini, mukayese edin muhterem hocamın alanlarda, salonlarda söyledikleriyle, göreceksiniz ki, bazı cümleler bile aynı.

"Asker bu milletin gözbebeğidir, gözbebeğinize kazara bir toz kaçsa gözünüzü mü çıkarırsınız?"

Bu söz de acizane bana aittir.

Saygıdeğer Hüseyin Mümtaz bey bu sözümü teşekküre değer bulmuştu, yazdığım zaman.

Bu millet nasıl Müslüman ise bu asker de o ölçüde Müslüman'dır.

Çünkü bu asker senin abin,

Benim amcam,

Bir diğerinin kardeşidir, oğludur.

Türkiye üzerinde çok ince hesaplar yapanların oynadığı bir başka oyunsa Atatürk düşmanlığı.

Bu konuda da sayın Paşanın ifadelerini, yerinde ifadelerini dinlediniz.

Ben de bir tespitimi sizlerle paylaşmak isterim.

Bursa Amerikan Koleji'ni, misyonerlik faaliyetlerine yardım ve yataklık ettiği için Atatürk'ün kapattırdığını bilirsiniz.

İşte o Atatürk'e yıllarca "Deccal" diyenler, ne ilginçtir ki, şu ülkeyi misyonerler cenneti haline getirdiler.

Olayları parça parça değil de, ancak bir bütün olarak düşündüğünüz zaman sağlıklı sonuçlar almanız mümkün.

Sizce de garip değil mi?

Bir insan, vatanı bölmeyi hedefleyen faaliyetlere karşı mücadele veriyor, onun adı oluyor "Deccal".

Bir diğeri masum bazı gerekçelerle ülkenin bölünmesine sebep olacak işleri yapıyor, o oluyor "mehdi".

Tuhaf bir çelişki değil mi?

Tencere tabak ile ayakta durmaya çalışan kertel medyası yazmasın, sayın paşanın ifadeleri bağrından çıktığı bu aziz milletin gönlünün en müstesna köşesinde yerini aldı.

Sağ ol Paşam.