Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın, Veda Hutbesinde İnsan Hakları eserinde, İslam'da kadının hakları hakkında şu bilgilere yer veriliyor:
"Yaşama hakkı:
İslâm'da can emniyeti sıkı tedbirlerle koruma altına alınmıştır. Kadın veya erkek her kim olursa olsun kesinlikle öldürülemez. Usame b. Zeyd şu olayı nakleder: "Peygamber Hurka Kabilesi ile savaşmak için bizi gönderdi. Bir sabah onlara baskın yaptık. Aralarında biri vardı ki bize göz açtırmıyordu. Ben ve Ensar'dan bir arkadaş ona yetiştik. O anda adam kelime-i şehadet getirdiği için Ensar'dan olan zat geriye çekildi. Ben ise dinlemedim ve onu öldürdüm. Peygamber durumu öğrendi ve 'Usame adam lailaheilallah dedi ve sen onu öldürdün öyle mi?' dedi. Ben, 'Ya Resûlallah! Ölüm korkusundan söyledi' dedim. Peygamber bu defa, 'Sen onun kalbini mi yardın ki ölüm korkusundan söylediğini öğrendin? Kıyamet günü seni bu vebalden kim kurtaracak?' buyurdu. Ve bunu o kadar çok tekrar etti ki, 'Keşke ben yeni Müslüman olmuş biri olsaydım' dedim." (Dehlevi, Hayatü's-Sahabe, c.3, s.39-40).
Can emniyetinin ve yaşama hakkının üzerinde bu derece hassasiyetle duran İslâm, kadınların kendilerini savunma konusunda erkeklere nazaran daha güçsüz oldukları düşünüldüğünde onların can emniyetini çok sıkı tedbirlerle korumuştur. Esasen bir savaş durumunda veya başka herhangi bir tehlikeli durumda kocası, oğlu veya herhangi bir yakını bizzat kadını korumakla mükelleftir. Bu, erkeğin sorumluluğu ve en önemli vazifelerindin biridir. Allah'ın Resulü bir orduyu sefere gönderirken, yaşlılara, sakatlara, çocuklara ve savaşa bizzat iştirak etmedikleri müddetçe kadınlara dokunmamalarını emir buyururdu. Zira her kim olursa olsun İslâm'da can mukaddestir. Ve buna dokunulamaz.
Mülk edinme hakkı:
İslâm'da kadın, dilediği şekilde mülk edinip, mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Hz. Hatice, Mekke'nin en zengin hanımlarından biriydi. Cahiliyle devrinde bile tahire (temiz kadın) ve tacire (kadın tüccar) lakaplarıyla anılırdı. İslâm'ın zuhurundan sonra da İslâm'ı canıyla olduğu kadar malıyla da desteklemiştir.
Yönetime katılma hakkı:
Kadınlar Hudeybiye Barışı'ndan önceki Rıdvan Beyatına katılmışlar ve Mekke'nin fethinden sonra da Allah'ın Resûlü'ne tek tek beyat etmişlerdi. Ki bu beyat bir Peygambere olduğu kadar, aynı zamanda bir devlet başkanına da yapılıyordu. Hz. Ayşe bu durumu şöyle anlatır: "Mümin kadınlardan âyetteki şartları kabul edene, Hz. Peygamber, 'Seninle beyat yaptım' diyordu."
Çalışma hakkı:
İslâm'da kadınların hür tercihlerini kullanarak çalışma hayatına atılabileceklerini izah etmiştik. Nitekim, Mekkeli Müslümanlardan olan ve Resûlullah'a beyat eden, ilk muhacirlerden Şifa Hatun'a , çarşı ve pazarları kontrol vazifesi verilmişti. (İbn-i Hacer El İsabe c. 4, s. 333 176)." (devam edecek…)
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020