"Amerikan bakış açısı"yla olaylara bakabilme istidadı zirvede olan ender yazarlardan Cengiz Çandar 'ın malum gündem, Irak'a asker gönderme ile ilgili önceki günkü yazısına önemli bir muhalefet şerhi koymadan geçmek, hem tarihe hem de okuyuculara büyük bir haksızlık olacaktır. Çandar'ın "Irak'a asker göndermeye bir de buradan bakın" başlıklı yazısı, tahmin edeceğiniz gibi Türkiye'nin Irak'a asker göndermesini teşvik ve tahrik mahiyetindeydi. Çandar, Birinci Dünya savaşı yıllarını örnek göstererek, Türkiye'nin "Irak'a neden asker göndermek zorunda olduğu" savını tarihi örneklerle destekleyeceğini düşünmüş olmalı.
Çandar, bu yazısıyla, tarihi bilgi eksikliğini ve tarihi yüzeyselliğini bütün yönleriyle hissettirmiş.
Çandar'ın "birçok belgesi var" iddiasıyla ortaya attığı şu paragrafı iyi okuyun:
"Türkiye'nin (Osmanlı İmparatorluğu diye de okuyabilirsiniz), Birinci Dünya Savaşı'na girmeme şansı sıfıra yakındı ama 'ittifak değiştirme' ya da 'savaştan çekilme' şansı savaş süresince mevcuttu. Bunun birçok belgesi var. Dolayısıyla, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılması veya ölümü mukadder değildi. Ülkeyi yönetenlerin (yani İttihat Terakki Partisi'nin) savaş öncesinde ve savaş sırasında yaptıkları iç ve dış politika hataları, savaşta Osmanlı İmparatorluğu'nun 'yanlış ittifak'ta ve nihai olarak 'kaybeden tarafta' yer almasına yol açtı."
Şunu söylemeliyim ki, sadece bu paragraf bile Çandar'ın "anakronik" ve tekdüze tarih yaklaşımına delalet etmeye yeter. Şunu hemen belirtelim: Osmanlı'nın Birinci Cihan harbinde ittifak değiştirme şansı hemen hemen hiç yoktu. Osmanlı savaşın galipleri safına (İngiltere- Fransa) geçme teşebbüslerini Almanya'nın yanında savaşa girmeden denedi. Ama bu istek tabii olarak kabul görmedi. Çünkü savaşın asıl sebeplerinden olan ve üzerinde büyük nüfuz mücadeleleri yaşanan toprak parçaları Osmanlı'nın egemenliğinde bulunuyordu. Osmanlı mecburen savaşın kaybeden safında yer almıştı. Ayrıca Osmanlı'nın savaştan çekilme şansı bulunmasına rağmen, bu çekilme Osmanlı'nın hazin sonunu değiştirmeye yetmezdi. Osmanlı savaştan çekilse de, İngiltere ve Fransa (ve 1917'ye kadar da Rusya) Osmanlı topraklarını daha savaşın ilk yıllarında aralarında zaten pay etmişlerdi.
Çandar'ın Türkiye'nin ABD safında yer alması için büyük gayret sarfederek, Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'nda "yanlış ittifakta" yer aldığı iddialarını ortaya atması; tarihi gerçekleri, kendi popülist emellerine alet etmek için çarpıtmaktan başka bir anlama gelmiyor. Çandar açık açık tarihi çarpıtıyor ya da gerçekten tarihten haberi yok.
Ama Çandar'ın olayı sürükleyerek getirmek istediği nokta çok farklı. Çandar şöyle devam ediyor: "Türkiye'nin günümüzdeki yöneticileri, Birinci Dünya Savaşı'nın dünyası ile Türkiye'siyle bugünkü dünya ve Türkiye arasındaki farkı göremezler ve anlayamazlarsa, Türkiye, 'yeni dünya'nın kuruluşunu gerilerden ve kendi 'stratejik çıkarları'nın 'optimizasyonu'nu yapamadan izleyecek demektir.
...Soğuk Savaş sonrasıyla birlikte (Körfez Savaşı) ve son Irak Savaşı'nın ardından, 'tek süperdevlet' Akdeniz-Körfez arasındaki bölgeye hükmetme çabasında. Ancak, yüzyıl öncesinden (Birinci Dünya Savaşı ve sonrası) temel farkı, bunu, Türkiye'yi yanına alarak yapmak istedi."
İşte burada Çandar ipin ucunu kaçırıyor. O gün Osmanlı'nın İngiltere safında yer alamamış olmasıyla bugün Türkiye'nin ABD'nin Irak pisliğini temizlemek için Irak'a asker göndermeme ihtimalini aynı düzlemde değerlendiriyor. Hele şunu anlamak hiç mümkün değil: Sözde ABD Türkiye'yi yanına alarak bölgeye hükmetme çabasındaymış. Sanki ABD Türkiye'yi ortak olarak görüyor da, yanına alarak bunu gerçekleştirecekmiş. Birinci Dünya savaşından bugünü ayıran temel fark da buymuş. Yapmayın sayın Çandar, insaf! ABD, Türkiye'yi Kuzey Irak'a bile yanaştırmıyor. Irak'ın güneyinde, baş edemediği şiilerin hakimiyetindeki bir bölge için Türk askerini istiyor. Bunu sizden daha iyi bilen olamaz.
Çandar'ın yaptığı bu benzetme elma ile armudu aynı kefeye koymakla eşdeğer. Ayrıca Çandar'ın Sir Mark Sykes ve Sykes-Picot gizli paylaşımıyla ilgili iddialarında birçok tarihi yanlış bulunuyor. Bunları bugün bu sütunlarda anlatmam mümkün değil. Ama sırası gelince onları da tek tek anlatırız.
Irak'a asker gönderme olayına Çandar'ın baktığı pencereden bakarsak yandık!
Çandar, bu yazısıyla, tarihi bilgi eksikliğini ve tarihi yüzeyselliğini bütün yönleriyle hissettirmiş.
Çandar'ın "birçok belgesi var" iddiasıyla ortaya attığı şu paragrafı iyi okuyun:
"Türkiye'nin (Osmanlı İmparatorluğu diye de okuyabilirsiniz), Birinci Dünya Savaşı'na girmeme şansı sıfıra yakındı ama 'ittifak değiştirme' ya da 'savaştan çekilme' şansı savaş süresince mevcuttu. Bunun birçok belgesi var. Dolayısıyla, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılması veya ölümü mukadder değildi. Ülkeyi yönetenlerin (yani İttihat Terakki Partisi'nin) savaş öncesinde ve savaş sırasında yaptıkları iç ve dış politika hataları, savaşta Osmanlı İmparatorluğu'nun 'yanlış ittifak'ta ve nihai olarak 'kaybeden tarafta' yer almasına yol açtı."
Şunu söylemeliyim ki, sadece bu paragraf bile Çandar'ın "anakronik" ve tekdüze tarih yaklaşımına delalet etmeye yeter. Şunu hemen belirtelim: Osmanlı'nın Birinci Cihan harbinde ittifak değiştirme şansı hemen hemen hiç yoktu. Osmanlı savaşın galipleri safına (İngiltere- Fransa) geçme teşebbüslerini Almanya'nın yanında savaşa girmeden denedi. Ama bu istek tabii olarak kabul görmedi. Çünkü savaşın asıl sebeplerinden olan ve üzerinde büyük nüfuz mücadeleleri yaşanan toprak parçaları Osmanlı'nın egemenliğinde bulunuyordu. Osmanlı mecburen savaşın kaybeden safında yer almıştı. Ayrıca Osmanlı'nın savaştan çekilme şansı bulunmasına rağmen, bu çekilme Osmanlı'nın hazin sonunu değiştirmeye yetmezdi. Osmanlı savaştan çekilse de, İngiltere ve Fransa (ve 1917'ye kadar da Rusya) Osmanlı topraklarını daha savaşın ilk yıllarında aralarında zaten pay etmişlerdi.
Çandar'ın Türkiye'nin ABD safında yer alması için büyük gayret sarfederek, Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'nda "yanlış ittifakta" yer aldığı iddialarını ortaya atması; tarihi gerçekleri, kendi popülist emellerine alet etmek için çarpıtmaktan başka bir anlama gelmiyor. Çandar açık açık tarihi çarpıtıyor ya da gerçekten tarihten haberi yok.
Ama Çandar'ın olayı sürükleyerek getirmek istediği nokta çok farklı. Çandar şöyle devam ediyor: "Türkiye'nin günümüzdeki yöneticileri, Birinci Dünya Savaşı'nın dünyası ile Türkiye'siyle bugünkü dünya ve Türkiye arasındaki farkı göremezler ve anlayamazlarsa, Türkiye, 'yeni dünya'nın kuruluşunu gerilerden ve kendi 'stratejik çıkarları'nın 'optimizasyonu'nu yapamadan izleyecek demektir.
...Soğuk Savaş sonrasıyla birlikte (Körfez Savaşı) ve son Irak Savaşı'nın ardından, 'tek süperdevlet' Akdeniz-Körfez arasındaki bölgeye hükmetme çabasında. Ancak, yüzyıl öncesinden (Birinci Dünya Savaşı ve sonrası) temel farkı, bunu, Türkiye'yi yanına alarak yapmak istedi."
İşte burada Çandar ipin ucunu kaçırıyor. O gün Osmanlı'nın İngiltere safında yer alamamış olmasıyla bugün Türkiye'nin ABD'nin Irak pisliğini temizlemek için Irak'a asker göndermeme ihtimalini aynı düzlemde değerlendiriyor. Hele şunu anlamak hiç mümkün değil: Sözde ABD Türkiye'yi yanına alarak bölgeye hükmetme çabasındaymış. Sanki ABD Türkiye'yi ortak olarak görüyor da, yanına alarak bunu gerçekleştirecekmiş. Birinci Dünya savaşından bugünü ayıran temel fark da buymuş. Yapmayın sayın Çandar, insaf! ABD, Türkiye'yi Kuzey Irak'a bile yanaştırmıyor. Irak'ın güneyinde, baş edemediği şiilerin hakimiyetindeki bir bölge için Türk askerini istiyor. Bunu sizden daha iyi bilen olamaz.
Çandar'ın yaptığı bu benzetme elma ile armudu aynı kefeye koymakla eşdeğer. Ayrıca Çandar'ın Sir Mark Sykes ve Sykes-Picot gizli paylaşımıyla ilgili iddialarında birçok tarihi yanlış bulunuyor. Bunları bugün bu sütunlarda anlatmam mümkün değil. Ama sırası gelince onları da tek tek anlatırız.
Irak'a asker gönderme olayına Çandar'ın baktığı pencereden bakarsak yandık!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012