Kapitalist düzenin getirdiği paylaşımdan uzak duygusuz davranış bozuklukları giderek çevremizi esir almış durumda…
Bu durum ister istemez çevrenizde olan insanlara bir değer biçmenizi gerektiriyor. Bunu doğru veriler ile yapmadığınız takdirde üzülüyor veya sinirleniyor, sağlığınızı zora sokuyorsunuz.
Dünün Anadolu yaşantısında var olan değerler birer birer kayboldu. Çok önemli işler yapan büyük şirketlerde bile anlatılanı dinlemekte zorlanan yöneticiler sürekli bir rekabet içinde çalışıyorlar. Oysa köye gelen bir misafir için yalın insanların çoğu köy kahvesine hoş geldin demek için koşar, karınca kararınca bir salkım üzümü varsa onu misafire ikram eder, onun yaşamla ilgili düşüncelerini, varsa sorunları ile ilgili çözüm önerilerini alırlar, söylenenleri dinlerlerdi. Askere gidip gelmiş olanın bile fikrine hürmet ederler, kahvede adam yerine koyarlardı.
Yine böyle kalmış yerler var mıdır? Sanmıyorum. İnternet her yere girdiği ve Google hazretleri her şeye doğru veya yanlış bir bilgi sunduğu için ansiklopediler bile tarih oldu.
Ancak değişmeyen bir tek gerçek var.
İnsanoğlu yaşanmışlıklardan ders almıyor, yaşayanların önerilerine kulak asmıyor. Bunlara değer vermiyor. Aksine, kendisine ücretsiz sunulan önerileri veya verilen akılları işgüzarlık, ukalalık olarak algılıyor, yanlışının düzeltilmesini içine sindiremiyor.
Bu nedenle de pek çok yaşanmışlık bir kapının arkasında kilitli olarak kalıyor…
* * *
İnsanlara değer vermek önemli. Günümüzde işi düşünce veya borç almak için aklına gelince arayanlar sadece tanıdık kitlesinden ibaret değil. Aile fertlerinde bile aynı görmemezlik sorunu yaşanıyor. Anasına, babasına danışmadan iş yapanlar ancak sıkıntıya düştüklerinde aileye başvurup yardım istiyorlar.
Aile dışında da durum hep kuyruğu dik tutmak, kendini başarılı göstermek, her şey çok güzelmiş gibi havalara girmek, öz güvenli görünmek düstur olmuş. Kimse soğan ekmek yediğini söylemiyor, kürdanla dişini karıştırıyor.
Rahmetli dedem "insanlara ederinden fazla değer verirsen tepene çıkarlar" der. Herkesin duracağı yeri belirler, daha ileri gitmesine izin vermezdi. Ömrü boyunca hem çalışma hayatında, hem de evde bu kuralı hep uyguladı. Bize de öğretmeye çalıştı. İlkokulda bile arkadaşlarımızı seçerken kriterlerimiz vardı. Basit kriterlerdi ama önemliydi. Örneğin pis ve pasaklı olanlardan, kavgacı ve agresif davrananlardan, bizden borç isteyenlerden, verilen ödevleri yazmayıp daha sonra bizden isteyenlerden, yemek veya kantin sırasında önümüze geçenlerden, kızlara sataşanlardan, sınıfın eşyalarına zarar verenlerden, öğretmenin söylediklerini dinliyormuş gibi yapıp, aksini yapanlardan, kütüphanedeki kitapların sayfalarını yırtanlardan, tebeşirleri boşa harcayanlardan, küfür edenlerden hep uzak dururduk. Okuldan kaçmak ve dersi kaytarmak aklımızdan bile geçmezdi. Mesela fakir ama mazlum arkadaşlarımız vardı. Babası madenci diye onları hor görmezdik. Bir arkadaşımız sabahları babasına balıkları kasaya yerleştirirken yardım ettiği için gün boyu balık kokardı. Onu dışlamazdık. Bazı sabahlar dedemin arabası ile okula gelirken onu limandan okula doğru yürürken görür, durur alırdık. Dedem bana; "Onunla iyi arkadaş ol, derslerine yardım et…" demişti. Nedenini sorduğumda da, "Onun babası dürüst bir adam… Asla bayat balık satmıyor…" demişti.
O zamanlar iyi insan olmak, paralı insan olmak demek değildi…
Şimdi düşünüyorum da, bu gibi insanlar şimdi neredeler? Nereye gittiler?
* * *
İnsanlarda bir ön plana çıkma, karşısındakini ezme, kendi gücünü kabul ettirme kaygısı var. Yılların arkadaşlarında bile bunu görüyoruz. Egoizm tavan yapmış. Doğru ile yanlışı ayırırken bile kendi istek ve arzuları ön plana çıkıyor. Bir başkasının söylediğini dikkate almıyorlar. Oysa tavsiyelerde bulunan insanların yaşanmışlıklarına değer vermek, onları dinlemek, bir köşeye atmamak lazım…
Tecrübe, hayatta yenilen kazıkların bir bileşkesidir. Tecrübeli insanlara ihtiyacımız var. Attan düşenlerin tavsiyelerini dinlemek lazım. Bu tür insanlar şimdi bir köşeye çekiliyorlar ise sizin gidip onları bulmanız gerekiyor. Onlara gerekli değeri vermez ve kendi ortamınızdan uzaklaştırmak gibi bir hata ya düşerseniz çok değerli önerileri kaybetmekle kalmaz, çevrenizdeki iyi arkadaş ve dostları da yitirirsiniz…
O nedenle iyi ve deneyimli insanları arayıp bulmak ve onlara değerli olduklarını hatırlatmak zorundayız.
- Haydar Hoca'yı hatırlarken… / 06.08.2024
- Kıyılarda sorun büyük… / 05.08.2024
- Bir kral, bir prenses ve bir Demir Leydi / 28.07.2024
- Koca Nazım… / 04.06.2024
- Bizim 19 Mayıslarımız… / 19.05.2024
- Helallik / 14.05.2024
- Gerçek… / 18.01.2024
- Gözyaşı… / 27.12.2023
- Yazmak, yaşamaktır… / 23.12.2023