İmam Musa Kazım ve evlatları
Evlatlarının içinde en faziletlisi elbette ki, İmam Ali er-Rızâ’dır
06.12.2023 06:03:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Mûsâ Kâzım'ın 37 çocuğu olmuştur. İsimleri şöyledir: Ali (İmam Rızâ), İbrahim, Abbâs, Kâsım, İsmail, Ca'fer, Hârun, Hasan, Ahmed, Muhammed, Hamza, Abdullah, İshak, Ubeydullah, Zeyd, Fazl, Hüseyin, Süleyman, Fâtıma-i Kübra, Fâtıma-i Suğra, Rukiye, Halime, Ümmü Ebiha, Rukiye-i Suğra, Ümmü Ca'fer, Lübabe, Zeyneb, Hatice, Aliye, Âmine, Hasane, Bureyhe, Ayşe, Ümmü Seleme, Meymûne, Ümmü Gülsüm...
Evlatlarının içinde en faziletlisi elbette ki, İmam Ali er-Rızâ'dır.
"Ahmed b. Mûsâ da âbid bir insandı. İmam Mûsâ Kâzım onu çok severdi. Basire diye bilinen çiftliği kendisine hediye etmiştir. Ahmed b. Mûsâ'nın ömrü boyunca bin köle azad ettiği rivâyet edilmiştir.
İbrahim b. Mûsâ da cesareti ile bilinirdi.
Muhammed b. Zeyd b. Ali b. Hüseyin, Halife Me'mun'a isyan edip, Kûfe'de hükümet kurduğu zaman İbrahim b. Mûsâ'yı Yemen'e vali olarak atamıştı. Sonra Abbasîler, Muhammed b. Zeyd'in hükümetini dağıtınca, İbrahim'e aman vermişlerdi.
Oğlu Muhammed de erdemli bir insandı. İmam Kâzım'ın kızı Rukiyye'nin hizmetçisi, Muhammed b. Mûsâ'nın devamlı abdestli olduğunu, geceleri kalkıp abdest alıp namaz kıldığını, sonra tekrar yatıp tekrar kalkarak namaza durduğunu anlatmıştır."
Ahmed de İmam Kâzım'ın çok sevdiği oğullarındandı. Takvada pek üstündü. Bin köle azad ettiği rivâyet edilmiştir.
İmam Rızâ (a.s.), İran'a geldiğinde, o da İran'a gelmiş, Kum şehrinde kalmış; sonra Şiraz'a gitmiştir. Şiraz'da "Şah Çerağ" denilen ve ziyaret edilen türbede medfundur.
Muhammed isimli oğluna gelince; Horasan'da, Kunabad'daki türbe ona aittir.
Hamza, Seyyid Abdü'l-Azim'in yanında, Kirman'ın Sincan kasabasında, Terşiz'e bağlı Susefid'de yattığı rivâyet edilir. Her üç yerde de ziyaretgâhı vardır.
Zeyd, İmam Rızâ'nın, Halife Me'mun tarafından veliaht tayin edilmesinin ardından Hicrî 200 senesinde Basra'da kıyam etti. Abbâsoğulları'nın Basra'daki evlerini ateşe verdi. Kardeşinin bu yanlışı İmam Rızâ'yı çok üzdü.
Me'mun, Irak Valisi Hasan b. Sehl'i, bir ordu ile Zeyd'in üzerine yolladı. Zeyd'in ordusu yenildi, kendisi de esir olarak Bağdat a getirildi.
Me'mun ona, "Düşmanlarımız olan Ümeyyeoğulları'nın evleri dururken, sen amcaoğlunun evlerini yaktın" diye çıkıştığında Zeyd, "Evet, önce onların evlerini yakmalıydım, yanılmışım" diye cevap verdi.
İmam Rızâ (a.s.) ona şöyle nasihat etti:
"Ey Zeyd, Fâtıma nefsini kötülükten korudu, Allah da onun zürriyetini ateşe haram etti deniyor ya; buradaki zürriyet Fâtıma, Hasan, Hüseyin, Zeyneb-i Kübra ve Zeyneb-i Suğra, Ümmü Gülsüm'den ibarettir. Bilmez misin ki, Nuh'un oğlu bile kafirlere uydu da, 'O, senin ehlinden değildir. Çünkü o kötü bir iş işledi' buyruldu.
Ey Zeyd, iyi dinle; sen Basra'daki Müslümanları öldürüyor, evlerini yakıyorsun. Baban Mûsâ b. Ca'fer ise ibâdet mihrabında öylesine duruyor ki, bedeni adeta bir iskelet hâline geliyordu.
Sen de, Allah'ın rahmetine mazhar olacaksın, baban Mûsâ b. Ca'fer de; öyle mi sanıyorsun? Bu Allah'ın adaletine uyar mı? Duymadın mı ki, ceddimiz Ali b. Hüseyin, 'Cennet Allah'a itaatte bulunanlar için yaratılmıştır, isterse itaat eden Habeşî bir köle olsun; Cehennem de Allah'a isyan edenler için yaratılmıştır; isterse Kureyş boyundan bir seyyid olsun' buyurmuşlardır."
Bu sözlerden sonra Hz. Zeyd'in elleri ve ayaklarındaki bağlarını çözdüler fakat bir daha onu görmediler.
EVLATLARINDAN İMAM RIZÂ'NIN DOĞUMU İLE İLGİLİ NAKLEDİLEN BİR HADİS
İmam Mûsâ Kâzım'ın (a.s.) evlatlarının en hayırlısı ve sekizinci İmam olan İmam Rızâ (a.s.) Efendimizin annesi bir câriyedir.
Nitekim Hişam b. Ahmer şöyle rivâyet etmiştir: "Ebû'l-Hasanu'l-Evvel (Mûsâ b. Ca'fer aleyhisselâm) bana dedi ki: 'Mağrib'den Medine'ye gelen birini gördün mü?'
'Hayır' dedim.
'Evet, geldi, onu bana getir' dedi.
O, atına bindi, ben de atıma bindim. Beraber bir adamın yanına gittik. Medineli bir adamı gördük, yanında bir köle vardı.
Adama dedim ki: 'Kölelerini bize göster.' Adam, yedi tane câriye gösterdi.
Ebû'l-Hasan (Mûsâ b. Ca'fer aleyhisselâm) onların her biri için, 'Bu, bana lazım değildir' diyordu.
Sonra dedi ki: 'Diğer kölelerini bize göster.'
Adam, 'Hasta bir câriyeden başka kimse yok' dedi.
Ona dedi ki: 'Onu bize göstersen ne olacak ki?'
Adam, yüzünü çevirdi, İmam da arkasını dönüp geldi.
Sonra, ertesi sabah beni gönderdi ve dedi ki: 'Ona şöyle de: Onun için ne kadar istiyorsun? Eğer, şunu şunu istiyorum dese, aldım gitti, de.'
Ertesi sabah adama gittim, dedi ki: 'Şu kadardan aşağı inmem.'
Dedim ki: 'Onu alıyorum.'
'O senindir' dedi, 'Ancak, dün seninle gelen adam kimdi?' diye sordu.
'Hâşimoğulları'ndandı' dedim.
'Hangi Hâşimoğulları?' dedi.
'Bundan başkasını bilmiyorum' dedim.
Adam dedi ki: 'Şu câriyenin hikâyesini sana anlatayım. Bu câriyeyi, Mağrib'in uzak bir bölgesinden satın aldım. Ehl-i Kitap'tan bir kadın karşıma çıktı ve dedi ki: Bu kadının senin yanında ne işi var? Onu kendim için satın aldım, dedim.
O, senin gibi birinin yanında olamaz. O, yeryüzünün en hayırlı insanının yanında olmalıdır. Onun yanında da çok kalmadan bir oğul doğuracak ve bu oğul gibisi yeryüzünün doğusunda ve batısında görülmemiş olacaktır, dedi.'
Onu getirdim, İmam'a teslim ettim. Çok geçmeden, İmam Rızâ'yı (Ali b. Mûsâ aleyhisselâm) dünyaya getirdi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Evlatlarının içinde en faziletlisi elbette ki, İmam Ali er-Rızâ'dır.
"Ahmed b. Mûsâ da âbid bir insandı. İmam Mûsâ Kâzım onu çok severdi. Basire diye bilinen çiftliği kendisine hediye etmiştir. Ahmed b. Mûsâ'nın ömrü boyunca bin köle azad ettiği rivâyet edilmiştir.
İbrahim b. Mûsâ da cesareti ile bilinirdi.
Muhammed b. Zeyd b. Ali b. Hüseyin, Halife Me'mun'a isyan edip, Kûfe'de hükümet kurduğu zaman İbrahim b. Mûsâ'yı Yemen'e vali olarak atamıştı. Sonra Abbasîler, Muhammed b. Zeyd'in hükümetini dağıtınca, İbrahim'e aman vermişlerdi.
Oğlu Muhammed de erdemli bir insandı. İmam Kâzım'ın kızı Rukiyye'nin hizmetçisi, Muhammed b. Mûsâ'nın devamlı abdestli olduğunu, geceleri kalkıp abdest alıp namaz kıldığını, sonra tekrar yatıp tekrar kalkarak namaza durduğunu anlatmıştır."
Ahmed de İmam Kâzım'ın çok sevdiği oğullarındandı. Takvada pek üstündü. Bin köle azad ettiği rivâyet edilmiştir.
İmam Rızâ (a.s.), İran'a geldiğinde, o da İran'a gelmiş, Kum şehrinde kalmış; sonra Şiraz'a gitmiştir. Şiraz'da "Şah Çerağ" denilen ve ziyaret edilen türbede medfundur.
Muhammed isimli oğluna gelince; Horasan'da, Kunabad'daki türbe ona aittir.
Hamza, Seyyid Abdü'l-Azim'in yanında, Kirman'ın Sincan kasabasında, Terşiz'e bağlı Susefid'de yattığı rivâyet edilir. Her üç yerde de ziyaretgâhı vardır.
Zeyd, İmam Rızâ'nın, Halife Me'mun tarafından veliaht tayin edilmesinin ardından Hicrî 200 senesinde Basra'da kıyam etti. Abbâsoğulları'nın Basra'daki evlerini ateşe verdi. Kardeşinin bu yanlışı İmam Rızâ'yı çok üzdü.
Me'mun, Irak Valisi Hasan b. Sehl'i, bir ordu ile Zeyd'in üzerine yolladı. Zeyd'in ordusu yenildi, kendisi de esir olarak Bağdat a getirildi.
Me'mun ona, "Düşmanlarımız olan Ümeyyeoğulları'nın evleri dururken, sen amcaoğlunun evlerini yaktın" diye çıkıştığında Zeyd, "Evet, önce onların evlerini yakmalıydım, yanılmışım" diye cevap verdi.
İmam Rızâ (a.s.) ona şöyle nasihat etti:
"Ey Zeyd, Fâtıma nefsini kötülükten korudu, Allah da onun zürriyetini ateşe haram etti deniyor ya; buradaki zürriyet Fâtıma, Hasan, Hüseyin, Zeyneb-i Kübra ve Zeyneb-i Suğra, Ümmü Gülsüm'den ibarettir. Bilmez misin ki, Nuh'un oğlu bile kafirlere uydu da, 'O, senin ehlinden değildir. Çünkü o kötü bir iş işledi' buyruldu.
Ey Zeyd, iyi dinle; sen Basra'daki Müslümanları öldürüyor, evlerini yakıyorsun. Baban Mûsâ b. Ca'fer ise ibâdet mihrabında öylesine duruyor ki, bedeni adeta bir iskelet hâline geliyordu.
Sen de, Allah'ın rahmetine mazhar olacaksın, baban Mûsâ b. Ca'fer de; öyle mi sanıyorsun? Bu Allah'ın adaletine uyar mı? Duymadın mı ki, ceddimiz Ali b. Hüseyin, 'Cennet Allah'a itaatte bulunanlar için yaratılmıştır, isterse itaat eden Habeşî bir köle olsun; Cehennem de Allah'a isyan edenler için yaratılmıştır; isterse Kureyş boyundan bir seyyid olsun' buyurmuşlardır."
Bu sözlerden sonra Hz. Zeyd'in elleri ve ayaklarındaki bağlarını çözdüler fakat bir daha onu görmediler.
EVLATLARINDAN İMAM RIZÂ'NIN DOĞUMU İLE İLGİLİ NAKLEDİLEN BİR HADİS
İmam Mûsâ Kâzım'ın (a.s.) evlatlarının en hayırlısı ve sekizinci İmam olan İmam Rızâ (a.s.) Efendimizin annesi bir câriyedir.
Nitekim Hişam b. Ahmer şöyle rivâyet etmiştir: "Ebû'l-Hasanu'l-Evvel (Mûsâ b. Ca'fer aleyhisselâm) bana dedi ki: 'Mağrib'den Medine'ye gelen birini gördün mü?'
'Hayır' dedim.
'Evet, geldi, onu bana getir' dedi.
O, atına bindi, ben de atıma bindim. Beraber bir adamın yanına gittik. Medineli bir adamı gördük, yanında bir köle vardı.
Adama dedim ki: 'Kölelerini bize göster.' Adam, yedi tane câriye gösterdi.
Ebû'l-Hasan (Mûsâ b. Ca'fer aleyhisselâm) onların her biri için, 'Bu, bana lazım değildir' diyordu.
Sonra dedi ki: 'Diğer kölelerini bize göster.'
Adam, 'Hasta bir câriyeden başka kimse yok' dedi.
Ona dedi ki: 'Onu bize göstersen ne olacak ki?'
Adam, yüzünü çevirdi, İmam da arkasını dönüp geldi.
Sonra, ertesi sabah beni gönderdi ve dedi ki: 'Ona şöyle de: Onun için ne kadar istiyorsun? Eğer, şunu şunu istiyorum dese, aldım gitti, de.'
Ertesi sabah adama gittim, dedi ki: 'Şu kadardan aşağı inmem.'
Dedim ki: 'Onu alıyorum.'
'O senindir' dedi, 'Ancak, dün seninle gelen adam kimdi?' diye sordu.
'Hâşimoğulları'ndandı' dedim.
'Hangi Hâşimoğulları?' dedi.
'Bundan başkasını bilmiyorum' dedim.
Adam dedi ki: 'Şu câriyenin hikâyesini sana anlatayım. Bu câriyeyi, Mağrib'in uzak bir bölgesinden satın aldım. Ehl-i Kitap'tan bir kadın karşıma çıktı ve dedi ki: Bu kadının senin yanında ne işi var? Onu kendim için satın aldım, dedim.
O, senin gibi birinin yanında olamaz. O, yeryüzünün en hayırlı insanının yanında olmalıdır. Onun yanında da çok kalmadan bir oğul doğuracak ve bu oğul gibisi yeryüzünün doğusunda ve batısında görülmemiş olacaktır, dedi.'
Onu getirdim, İmam'a teslim ettim. Çok geçmeden, İmam Rızâ'yı (Ali b. Mûsâ aleyhisselâm) dünyaya getirdi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.