İmam Kazım’ın ibadete olan düşkünlüğü
Abbâsî Halifesi Me’mun, onu şu yönü ile anlatıyordu: “Çok ibadet etmekten adeta bitkin düşmüştü. Çok secde etmekten dolayı, yüzünde ve burnunda apaçık izler meydana gelmişti
16.12.2023 17:33:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Abbâsî Halifesi Me'mun, onu şu yönü ile anlatıyordu: "Çok ibadet etmekten adeta bitkin düşmüştü. Çok secde etmekten dolayı, yüzünde ve burnunda apaçık izler meydana gelmişti."
Kemâluddin Muhammed b. Talha eş-Şafii şöyle anlatır:
"O çok değerli bir İmam'dır. Önemli bir şahsiyettir. Büyük bir müctehiddir. Sürekli cehd ederdi. İbâdeti ile meşhurdu. Durmadan Allah'a ibâdet ederdi. Keramet sahibi olmakla şöhret bulmuştu.
Geceleri secde ve kıyam hâlinde geçirirdi. Gündüzlerini de sadaka dağıtmak ve oruç tutmakla tamamlardı. Çok ibâdet ettiği için 'el-bâbu>l-havâic illallah/Allah'a muhtaç olanların kapısı' adını vermişlerdi. Çünkü onu vesile ederek dua edenler, Yüce Allah'tan istediklerine kavuşurlardı."
İMAM KÂZIM'IN NAMAZ İBADETİ İLE İLGİLİ HADİSLERİ
İmam Kâzım'ın, vaktinin çoğunu namaz ibâdeti ile geçirdiği bilinmektedir. Gece başlayan nâfile namazlar, sabah namazına kadar devam ederdi.
Zevâl vaktinden öğlen ezanı okunana kadar süren uzun secdeleri de anlatılmaktadır.
İmam Mûsâ Kâzım (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Kim, kâmil bir abdest alıp, taranır ve güzel koku sürerek, vakarla acele etmeksizin, Müslümanların topluluğuna özenerek namaz kılınan bir yere doğru ilerlerse, attığı her adım için hanesine bir hasene yazılır; bir günahı silinir ve bir derecesi yükseltilir.
Mescide girip de imamla birlikte namaza başladığında ise imam selâm vermeden önce, onun Allah tarafından bağışlanması ve Cennetlik olması kesinleşir."
Namaz esnasında bütün dikkatin bu ibâdete verilmesini tavsiye buyuran İmam, "Kaç rekât namaz kıldığını bilmiyorsan ve bir tarafa zan da edemiyorsan, namazı tekrar kılmalısın" buyurur.
Hişam b. Hakem, İmam Mûsâ Kâzım'a şöyle sordum, der: "Neden namaza başlarken yedi tekbir getirmek faziletlidir?"
İmam buyurdular ki: "Ey Hişam! Allah, yedi gök ve yedi yer yaratmıştır. Hicablar da yedi tanedir.
Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) Mi'rac'a götürülüp de, iki ok yayı arası veya daha yakın bir makama getirildiğinde önüne Allah'ın hicablarından bir hicab dikildi.
Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) tekbir getirdi ve namazın başında okunan kelimelerden okumaya başladı. İkinci hicab dikildiğinde de yine Allah Resûlü tekbir getirdi. Böylece yedi hicaba ulaşıncaya kadar devam etti. Namazın başlangıcında yedi tekbir getirmenin sebebi budur işte."
NAMAZ ODASININ SADELİĞİ
İbrahim b. Abdulhamid diyor ki: "İmam Mûsâ Kâzım'ın namaz kıldığı odaya gittim. Odada hurma yaprağından yapılan bir sepet, asılmış bir kılıç ve Kur'an'dan başka bir şey yoktu."
Bu hâli fakirlikten kaynaklanmıyordu. Ülkenin her yanından sevenleri ona para gönderiyordu. Bu hâl, dünyaya meyletmemiş bir mü'minin Allah'ın huzurundaki hâlidir.
Sâduk diyor ki: "İmam Mûsâ bin Ca'fer (a.s.) kendisini, perşembe gününden, cuma gününün ibâdeti için hazırlıyordu."
GECEYİ İBÂDETLE GEÇİRMESİ
Ammar b. Eban diyor ki: "Bacım, İmam Mûsâ b. Ca'fer'in hizmetçisi idi. Ondan şöyle duydum:
İmam Mûsâ Kâzım (a.s.) yatsı namazını kıldığında, Allah hamd ediyor, O'nu zikrediyordu. Gecenin yarısı geçinceye dek sürekli bu hâldeydi. Sonra kalkıp namazı kılıyordu. Daha sonra sabah namazını kılıyordu. Daha sonra güneş doğuncaya kadar zikre devam ediyordu..."
İrbilî diyor ki: "İmam Mûsâ b. Ca'fer (a.s.), gece nâfilelerini kılıyor ve onları sabah namazıyla birleştiriyordu. Daha sonra güneş doğuncaya dek dua ve zikirle meşgul oluyordu."
UZUN SECDELERİ VE SECDEDE DUA ETMESİ
Ahmed b. Abdullah, babasından şöyle nakleder: "Zindana bakmak için damın üzerinde oturmuş olan Fazl bin Rebiy'in yanına gittim. Bana, 'Bu odaya bak ne görüyorsun?' dedim.
O, 'İyi bak, biraz dikkat et' dedi. Dikkatle baktığımda, 'O secde hâlinde bir kişidir' dedim.
Bunun üzerine, 'Onu tanıyor musun? O, Mûsâ bin Ca'fer'dir. Ben, onu sürekli bu hâlde görüyorum. O sabah namazını kılıyor, güneş doğuncaya kadar dua ediyor ve zikir yapıyor. Daha sonra secdeye kapanıyor ve öğleye kadar secde hâlinde kalıyor.
Namaz vakitlerini kendisine bildirmesi için birini görevlendirmiştir. Ona namaz vaktinin girdiğini haber verdiklerinde kalkıp, abdest almadan namaza başlıyor, bu onun her zamanki hâlidir."
Bir ara gecenin başlangıç saatlerinde Mescid-i Nebi'ye girdi ve tek bir secde yaptı.
Gözlerinden dökülen yaş damlalarıyla birlikte korku ve ihlâsla sabah oluncaya kadar başını secdeden kaldırmayıp şöyle dua etmiştir: "Kulunun günahı büyüktür! Senden ise güzel bir af gerçekleşsin."
İmam Kâzım'ın başını secdeden kaldırmadan bir namaz vaktinden diğer namaz vaktine kadar secdede dua etmesi çok meşhurdur. Âlimler bu hâli gıpta ile anlatmışlardır:
Şeybanî bu hâli şöyle anlatır: "Ebû'l-Hasan Mûsâ Kâzım (a.s.) senelerce her gün güneşin aydınlanmasından zevâl vaktine kadar secdeye kapanırdı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Kemâluddin Muhammed b. Talha eş-Şafii şöyle anlatır:
"O çok değerli bir İmam'dır. Önemli bir şahsiyettir. Büyük bir müctehiddir. Sürekli cehd ederdi. İbâdeti ile meşhurdu. Durmadan Allah'a ibâdet ederdi. Keramet sahibi olmakla şöhret bulmuştu.
Geceleri secde ve kıyam hâlinde geçirirdi. Gündüzlerini de sadaka dağıtmak ve oruç tutmakla tamamlardı. Çok ibâdet ettiği için 'el-bâbu>l-havâic illallah/Allah'a muhtaç olanların kapısı' adını vermişlerdi. Çünkü onu vesile ederek dua edenler, Yüce Allah'tan istediklerine kavuşurlardı."
İMAM KÂZIM'IN NAMAZ İBADETİ İLE İLGİLİ HADİSLERİ
İmam Kâzım'ın, vaktinin çoğunu namaz ibâdeti ile geçirdiği bilinmektedir. Gece başlayan nâfile namazlar, sabah namazına kadar devam ederdi.
Zevâl vaktinden öğlen ezanı okunana kadar süren uzun secdeleri de anlatılmaktadır.
İmam Mûsâ Kâzım (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Kim, kâmil bir abdest alıp, taranır ve güzel koku sürerek, vakarla acele etmeksizin, Müslümanların topluluğuna özenerek namaz kılınan bir yere doğru ilerlerse, attığı her adım için hanesine bir hasene yazılır; bir günahı silinir ve bir derecesi yükseltilir.
Mescide girip de imamla birlikte namaza başladığında ise imam selâm vermeden önce, onun Allah tarafından bağışlanması ve Cennetlik olması kesinleşir."
Namaz esnasında bütün dikkatin bu ibâdete verilmesini tavsiye buyuran İmam, "Kaç rekât namaz kıldığını bilmiyorsan ve bir tarafa zan da edemiyorsan, namazı tekrar kılmalısın" buyurur.
Hişam b. Hakem, İmam Mûsâ Kâzım'a şöyle sordum, der: "Neden namaza başlarken yedi tekbir getirmek faziletlidir?"
İmam buyurdular ki: "Ey Hişam! Allah, yedi gök ve yedi yer yaratmıştır. Hicablar da yedi tanedir.
Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) Mi'rac'a götürülüp de, iki ok yayı arası veya daha yakın bir makama getirildiğinde önüne Allah'ın hicablarından bir hicab dikildi.
Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) tekbir getirdi ve namazın başında okunan kelimelerden okumaya başladı. İkinci hicab dikildiğinde de yine Allah Resûlü tekbir getirdi. Böylece yedi hicaba ulaşıncaya kadar devam etti. Namazın başlangıcında yedi tekbir getirmenin sebebi budur işte."
NAMAZ ODASININ SADELİĞİ
İbrahim b. Abdulhamid diyor ki: "İmam Mûsâ Kâzım'ın namaz kıldığı odaya gittim. Odada hurma yaprağından yapılan bir sepet, asılmış bir kılıç ve Kur'an'dan başka bir şey yoktu."
Bu hâli fakirlikten kaynaklanmıyordu. Ülkenin her yanından sevenleri ona para gönderiyordu. Bu hâl, dünyaya meyletmemiş bir mü'minin Allah'ın huzurundaki hâlidir.
Sâduk diyor ki: "İmam Mûsâ bin Ca'fer (a.s.) kendisini, perşembe gününden, cuma gününün ibâdeti için hazırlıyordu."
GECEYİ İBÂDETLE GEÇİRMESİ
Ammar b. Eban diyor ki: "Bacım, İmam Mûsâ b. Ca'fer'in hizmetçisi idi. Ondan şöyle duydum:
İmam Mûsâ Kâzım (a.s.) yatsı namazını kıldığında, Allah hamd ediyor, O'nu zikrediyordu. Gecenin yarısı geçinceye dek sürekli bu hâldeydi. Sonra kalkıp namazı kılıyordu. Daha sonra sabah namazını kılıyordu. Daha sonra güneş doğuncaya kadar zikre devam ediyordu..."
İrbilî diyor ki: "İmam Mûsâ b. Ca'fer (a.s.), gece nâfilelerini kılıyor ve onları sabah namazıyla birleştiriyordu. Daha sonra güneş doğuncaya dek dua ve zikirle meşgul oluyordu."
UZUN SECDELERİ VE SECDEDE DUA ETMESİ
Ahmed b. Abdullah, babasından şöyle nakleder: "Zindana bakmak için damın üzerinde oturmuş olan Fazl bin Rebiy'in yanına gittim. Bana, 'Bu odaya bak ne görüyorsun?' dedim.
O, 'İyi bak, biraz dikkat et' dedi. Dikkatle baktığımda, 'O secde hâlinde bir kişidir' dedim.
Bunun üzerine, 'Onu tanıyor musun? O, Mûsâ bin Ca'fer'dir. Ben, onu sürekli bu hâlde görüyorum. O sabah namazını kılıyor, güneş doğuncaya kadar dua ediyor ve zikir yapıyor. Daha sonra secdeye kapanıyor ve öğleye kadar secde hâlinde kalıyor.
Namaz vakitlerini kendisine bildirmesi için birini görevlendirmiştir. Ona namaz vaktinin girdiğini haber verdiklerinde kalkıp, abdest almadan namaza başlıyor, bu onun her zamanki hâlidir."
Bir ara gecenin başlangıç saatlerinde Mescid-i Nebi'ye girdi ve tek bir secde yaptı.
Gözlerinden dökülen yaş damlalarıyla birlikte korku ve ihlâsla sabah oluncaya kadar başını secdeden kaldırmayıp şöyle dua etmiştir: "Kulunun günahı büyüktür! Senden ise güzel bir af gerçekleşsin."
İmam Kâzım'ın başını secdeden kaldırmadan bir namaz vaktinden diğer namaz vaktine kadar secdede dua etmesi çok meşhurdur. Âlimler bu hâli gıpta ile anlatmışlardır:
Şeybanî bu hâli şöyle anlatır: "Ebû'l-Hasan Mûsâ Kâzım (a.s.) senelerce her gün güneşin aydınlanmasından zevâl vaktine kadar secdeye kapanırdı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.